Çizmenin Parmak Ucunda: Palermo (Bölüm 8)

Yunan döneminin Panormus’u “Büyük Liman”ı başkent Palermo, Fenikeliler tarafından kurulmuş. 2.700 yıllık bir geçmişe sahip tarihî kent; Roma, Bizans, kısa bir dönem Arap, Norman istilalarını takiben Sicilya Krallığı'nın başkenti olmuş. Güzel parkları, meydanları ile görülmesi gereken şehir, kültürü, tarihi, büyüleyici Arap ve Roma mimarisi yapıları kadar astronomisi ile de ünlü.

Turistik kent Palermo’da görülmeye değer birçok tarihî yapı, yakın çevrede ise görülmesi gerekli müthiş yerler var. Kent içindeki yerlerin hepsi de yürüme mesafesinde. Vakit kaybetmeden yürümeye ve gezmeye başlayalım mı? İlk durağımız Indipendenza Meydanı’ndaki katedral ve içindeki şapel.

PALERMO - Dünyaca ünlü Altın Moziklerin ve The Godfather’ın Dünya Mirası Kenti

PALAZZO dei NORMANNI

Asırlık ağaçların arasından bahçeyi geçerek, birçok Sicilya Kralı’na ev sahipliği yapmış binaya giriyoruz. Şehrin en muhteşem yapılarından, günümüzde Parlemento Binası olan bina, üç kültürden izler taşıyor. 12. yy.’da Arapların adayı istilası sırasında, cami olarak inşa edilmiş ve tabii Arap mimarisi hâkim, sütun başlıkları ise Bizans mimarisi korint düzeninde. Mermer ve ahşap müthiş bir uyum içinde dans ediyor adeta.

Avlunun etrafını saran iki kat, tonozlu koridorlar, kraliyet odaları duvarlarındaki freskler müthiş, mutlaka görülecekler arasında.

Cappella Palatina

Norman mimarisine ışık tutan şapel 11. yüzyıl yapımı. Yunan, Arap ve Latin kültürlerine ait heykel detayları çok önemli, mukarnaslarla (İslam sanatında mimari yapılarda görülen geometrik bir bezeme çeşidi) süslenmiş ahşap tavana hayran olacaksınız. Şapelin içi, altın varaklı duvarlar, freskler, birer hikâye anlatan büyüleyici mozaikler, süslemeleri ile mutlaka görülmeli

Katedral çıkışında sola döndüğünüzde hemen karşı sokakta, UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Chiesa di San Giovanni degli Eremiti de atlamayın.

12. yy.’a ait kilisenin kırmızı kubbesi Arap, Roman ve Norman sanatını yansıtırken, kemer ve işlemeli pencere detayları da İslam mimarisinin özelliklerini taşıyor. Avlusunda, yemyeşil ağaç ve bitkilerle, doğal bir ortam yaratılmış.

Vittoria Emmanuel Caddesi’nde ilerliyoruz, karşımıza çıkan kapı, Porta Nuova, “Yeni Kapı” 16. yüzyıl eseri. İtalyan Kralı 5.Charles’ın Osmanlı’yı yendiği savaşından sonra yapılmış kapının üzerinde, yenilgiye uğramış Osmanlı askerleri kabartmaları bulunan kapıdan şehre giriyoruz.

Geniş cadde sağlı sollu tarihî yapılarla çevrili ancak yemyeşil park (Villa Bananno) tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi yine benim kıskançlık duygularımı kabartıyor.

Sağlı sollu dar sokaklar da hoş görüntüler vermekte. Az ileride caddenin sol tarafında ise karşımızda muhteşem bir yapı yükseliyor.

Palermo Katedrali

Yuvarlak kemerler, kavisli parapetleri orijinal Norman, 15. yüzyıl revaklar ise gotik-Norman karakterini yansıtmakta. Giriş kapısının çerçevesindeki haşmetli mermer detaylar süslemeler insanı hemen büyülüyor.

Sütunlardan birinin üzerindeki Arapça yazıt gözünüzden kaçmasın.

Ahşap kapı ve detaylarına da hayran kaldım. Mutlaka girin içeri, Normanni Palas kadar görkemli olmasa da yerdeki dönenceler ilginizi çekecektir.

12. yüzyıl Çan Kulesi de oldukça ihtişamlı. Yürümeye devam ediyor ve bir meydana geliyoruz.

Quattro Canti

Emmanuele ve Maqueda’nın kesiştiği noktada dairesel dört köşe oluşmuş. Her binanın içbükey köşelerindeki, birbirinin aynı heykeller ve klasik Yunan sütunlu çeşmeler hayli ilginç ve hoş görünüyor. Oldukça turistik meydan şehrin merkezi ve “dört mevsim”i simgeliyor.


Fontana Pretoria

Pretoria Meydanı’ndaki, Floransalı heykeltıraş Camiliani tasarımı ve 16. yüzyıl eseri çeşmenin üzerinde çok sayıda heykeller, mitolojik canavarlar göreceksiniz. Çevresindeki çıplak kadın figürleri nedeniyle çeşmenin bir adı da “Utanç Çeşmesi.


Santa Maria dell’Ammiraglio

Muazzam bir çan kulesi ile Norman-Arap mimari tarzının eşsiz bir örneği. Orijinal mozaik döşemeleri, 12. yüzyılı yansıtıyor. (Piazza Bellini‘de bulunuyor.)

Teatro Massimo

19. yüzyıl yapımı Tiyatro ve Opera Binası, Kral Victor Emanuel II onuruna yapılmış, Mimar Gian Battista Basile tasarımı. Avrupa’nın 3. büyük opera binası 1.350 seyirci kapasiteli ve akustiği ile eğimli sahnesi ile ünlü. (Piazza Verdi’de bulunuyor.) Baba “The Godfather” filminin çekildiği yerleri görmek isterseniz doğru yerdesiniz.

Tam karşısındaki “Pizzeria Ristorante 54” her şey mükemmeldi, tavsiye ederim.

Cuba Palermo

Arap sanatçıların sade tasarımı, mimari yapısı ve Fatimi sanat etkilerinin de görüldüğü, 12. yüzyıl yapımı ve UNESCO Dünya Miras Listesi’nde.

Yarın Palermo yakınlarında mutlaka görülmesi gereken, dünyaca meşhur altın mozaikleri ile ünlü Unesco Dünya Mirası Monreale kasabasındayız. 

Çizmenin Parmak Ucunda yazı dizisinin diğer bölümleri için tıklayınız:

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.