Çizmenin Parmak Ucunda: Noto (Bölüm 13)

Avrupa'nın en güzel ve ihtişamlı barok mimaride doruğa ulaşmış, bir mücevher gibi nefes kesen güzellikteki Noto’dayız.

NOTO: BAROK SANATININ DORUĞA ULAŞTIĞI ŞEHİR

Tarih kokan Sicilya Adası’nı gezmeye doyamadık ve elbette bitiremedik. Adanın en önemli, tarihî ve güzel kentlerini, Katanya’dan başlayarak doğudan kuzeye, batıya, güneye gezdik. Katanya yakınlarındaki Noto şehri Sicilya gezimizin son durağı.
 
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan “Güneydoğu Sicilya’da,Noto Vadisi’nin geç barok mimarisiNoto, Ragusa ve Modica kentlerini kapsamakta.
 
17. yüzyılın sonlarında yerle bir olan ve 18. yüzyılda tekrar inşa edilen Noto kentindeki tüm yapılarda, tabiatın yüz binlerce yılda yarattığı ve altın sarısı etkisini yansıtan doğal taş kumtaşı (sandstone) kullanılmış. Bu taşın renginin günün her saatinde değiştiği söylenir, gün doğumu ve gün batımı saatlerinde güneşin yansımaları ile çok güzel kareler elde edebilirsiniz.

Yapıların birçoğunda ünlü mimar Rosario Galiardi’nin imzası var. Sanırım bu kadar çok ve güzel barok yapıyı bir arada görmek dünyanın hiçbir yerinde mümkün değildir.

Aracımızı, “Maggio 16 Meydanı”na park ederken, karşımızdaki kapı bize son derece güzel bir kente geldiğimizin kanıtı. Tüm övgüleri hak eden kente yakışan bu muhteşem kapıdan Porta Ferninandea ya da Porta Reale Noto giriyoruz içeri.

Kapıdan adım atar atmaz sağlı sollu, inanılmaz güzellikteki yapılar karşılıyor bizi. Önümüzde uzanan cadde (Corso Vittorio Emanuele) ve caddeyi dik kesen ve caddeye paralel sokakların tamamı ihtişamlı yapılarla çevrili. 

Sicilya’da en fazla göze çarpan mimari üslup olan barok mimari, Noto kentindeki hemen tüm yapılarda doruğa çıkmış. Küçücük kentte çok fazla sayıda kilise ve katedral bulunması da oldukça ilginç. İlk heybetli yapıyla başlayalım.

San Francesco D'assisi All'immacolata

Noto'daki en etkileyici dini yapılardan. Etkileyici üç şeritli bir merdivenle çıkılan yapının hareketli cephesinde, barok sütunlar ve üç niş ile kaplı güzel portal dikkat çekiyor.


Cathedrale Di San Nicolo - Noto Katedrali

Kentin merkezinde, Belediye Meydanı’nı süsleyen göz alıcı yapı, Saint Nicholas of Myra anısına yapılmış. İnşası 18. yüzyılın başlarında başlamış ve ancak son yıllarında tamamlanmış.


Chiesa Di San Carlo

1730 yılına tarihlenen bu müthiş yapı içbükey cephesiyle kentin en güzel yapıları arasında.


Ducezio Sarayı

Günümüzde belediye binası olan yapı ön kısmındaki revaklı bölümle ilginç.


The Church Of San Domenico

Mimar Galiardi imzasını taşıyan, 18. yüzyıl eseri bu ihtişamlı yapının cephesi müthiş.


TiyatroBinası

Kilisenin hemen karşısında yükselen, 1860’da neoklasik mimari tarzıyla inşa edilmiş göz alıcı tiyatro binası da güzel yapılardan biri.

Ve bu iki muhteşem yapının ortasındaki meydanda de yine dikkat çekici mimarisiyle bir çeşme.

Fontana D'ercole – Çeşme

Güzel bir bahçe içinde meydana bakan zarif bir çeşme.


Palazzo Di Nicolaci Villadorati

Ana caddeyi kesen Nicolaci Sokağı’na mutlaka girin, yine sağlı sollu inanılmaz güzellikte yapıları dikkatlice inceleyin.

Nicolaci Di Villadorata Sarayı

17. yüzyılda barok üslupta inşa edilmiş sarayın tüm balkonlarının altında yer alan aslan, at, melek gibi figürler müthiş, ilginizi çekecektir.

Montevergine Kilisesi

Yolun sonunda yer alan kiliseye mutlaka girin, inanılmaz güzellikleri kaçırmayın. Çan kulelerine çıkarak şehri kuşbakışı izleyin.

Nereye baksanız karşınıza ihtişamlı, göz kamaştırıcı tarihi yapılar çıkan Noto kenti bana göre fazla şatafatlı olsa da Sicilya’nın en güzel kentlerinden biri. Muhteşem  bir Çiçek Festivali görmek isterseniz gezinizi mayısın 3. pazarına rastlatabilirsiniz. Yarın Katanya’dan İstanbul’a uçarak Sicilya’ya veda edeceğiz. Mutlaka gidin bu güzel adaya, biz gezmeye doyamadık, sanırım ben de yazmaya doyamadım. 13 bölümde özetleyerek anlatmaya çalıştım, umarım faydalı olmuştur.

Sevgiyle…

Çizmenin Parmak Ucunda yazı dizisinin diğer bölümleri için tıklayınız:

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.