Çizmenin Parmak Ucunda: Siracusa ve Ortigia Adası (Bölüm 11)

Sicilya Adası'ndaki son gezilerimiz, iki UNESCO Dünya Mirası şehri olan, Amfi tiyatrosu, kültürü ve mimarisi ile antik çağlarda bile ünlü Siracusa ve daha sonra barok başkenti Noto.


BAROK ŞAHESERİ ŞEHİR: SIRACUSA

MÖ 733 yılında Korintler zamanında kurulmuş 2.500 yıllık barok mimarisi ile ünlü kent,  adasının güneydoğusunda, Siracusa Körfezi’nde kurulmuş ve limanı nedeniyle tarih boyu önemli bir kent olmuş.

Aracımızı şehrin girişindeki geniş alana park ettikten sonra kentin ara sokaklarında yürüyerek, Ortigia Adası’na doğru ilerliyoruz. Yürümek istemezseniz bu meydandan şehre giden otobüsleri kullanabilirsiniz. Siracusa'dan iki köprü ile ayrılan küçük ama sevimli ada, dar sokakları, Akdeniz bitkisi zakkumlarıyla çok şirin. Sağlı sollu tarihî yapılarla çevrili sokak aralarında bile karşımıza tarihî eserler çıkıyor.

Adını kentte doğmuş, yaşamış bilim adamı Arşimet’den alan “Archimede Meydanı” na (Piazza Archimede) geldiğimizde karşımıza ortasında çok güzel heykeller ve fıskiyeleriyle küçük ama güzel bir çeşme çıkıyor: Fontana di Artemide.

Via Saverio Landolina Sokağı’ndan dümdüz ilerleyerek, şehrin yine ara sokakları arasından keyifli bir yürüyüşten sonra muazzam Duomo Meydanı’na geliyoruz. Karşımızda yükselen çarpıcı katedral binası ve etrafındaki muazzam yapılar müthiş. En heybetlisi ise…

DUOMO DI SIRACUSA

Tam bir barok mimari harikası ve gerçek bir Roma mimarisi tarzdaki katedral, aynı zamanda Yunan mimarisini de yansıtmakta.

Yıllar içinde birkaç deprem görmüş yapının ön cephesi tam anlamıyla barok tarzda yenilenmiş, dış duvarlarında görülen ve halen ayakta olan sütunların çoğu ise Korint tarzını sergilemekte.

Katedralin görkemli giriş kapısı ve kenar sütunlar, iç mekândaki duvarların içindeki kemerler, nef ve koridorlardaki avizeler, mihrap, harika tavan ve vitray detayların güzelliklerini kaçırmamak için mutlaka içini gezin.


PALAZZO BENEVENTANO DEL BOSCO VE CHIESA DI SANTA LUCIA ALLA BADIA KİLİSESİ 

18. yüzyıl freskleri ve sanatsal tonozlarla, İspanyol rölyefleri ve müthiş rokoko süslemelerle inşa edilmiş. Ünlü İtalyan Rönesans ressamı barok akımının ilk ustası Caravaggio’nun muhteşem bir eserini de görebilirsiniz.

Geniş, ferah ve insanın içini açan meydandaki diğer yapıların hemen hepsi de çok etkileyici. Meydanın keyfini çıkarmak için bir kafede oturuyor ve güzel binaları doyasıya içimize sindiriyor, bu arada da şehrin özel lezzeti sorbelerimizi tadıyoruz. Adada çok sayıdaki Akdeniz meyveleri, portakal, mandalina, limon ağaçlarının yanı sıra badem ağaçların da ürünleri olan limonlusu da bademlisi de çok lezzetli, denemenizi tavsiye ederim. Meydanda rastladığımız, Türkiye’den buraya motorları ile gelmiş bir grup genç de tarihî kente hayran kaldıklarını anlatıyorlar.

Meydana açılan, iki tarafında harika yapılar, altlarında hediyelik eşya dükkânları, minik restoran ve kafeleri bulunan, Arnavut kaldırımlı dar sokaklara mutlaka girin çıkın.

Denize doğru inen sokağın sonunda tam karşınıza “Fonte Aretusa”, yarım daire şeklinde denizle yol arasında bir havuzun çıkacak. İçinde ve duvarlarında ilginç bitkiler, palmiyeler göreceksiniz.

Ve bir de efsanesi var tabii…

Yunanistan'da akan Alpheis Nehri’nin perisi olarak bilinen güzel bir avcı Arethusa, bir av sırasında serinlemek için ırmakta yıkanırken ırmağın dibinde kımıldayan bir şey görünce ürkerek ırmaktan çıktığında bir ses duyar ve kaçmaya başlar. Periyi kovalamaya başlayan sesin sahibi Irmak Tanrılarından Alpheios’tur. Korkan peri Artemis'ten yardım ister, Artemis de onu bir su kaynağına çevirerek toprağın altından geçit açar ve Sicilya'ya Ortigia Adası’na kadar getirir. Perinin güzelliğinde etkilenen Alpheios ondan vazgeçmez ve aynı geçitten Ortigia'ya kadar giderek burada kaynakla birleşir.”

Yunanistan'da Alpheios Nehri’ne bir şey atarsanız Ortigia'da Arethusa Pınarı’ndan çıkacağına inanılırmış... Güzel bir hikâye, ne dersiniz?

Yoruldunuz mu? O halde havuzun sol tarafında deniz kenarında sıra sıra restoranlardan birine oturup hem deniz manzarasının keyfini çıkarın hem de deniz mahsullü İtalyan yemeklerini tadın.

Antik Yunan Çağı’ndan beri amfi tiyatrosu, kültürü ve mimarisi meşhur olmuş kent Siracusa gezimizden sonra Arkeoloji Park'ı ve Grek Tiyatrosu’na gidiyoruz.

Çizmenin Parmak Ucunda yazı dizisinin diğer bölümleri için tıklayınız:

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.