Alanya, konumu itibari ile tarih boyunca her zaman bir cazibe merkezi olmuştur. MÖ 20. yüzyıla dayanan tarihi ve o tarihten yakın geçmişimize kadar çok fazla ülke hâkimiyetine girişi bu düşünceyi destekler. Bu sebeptendir ki, ülkemizdeki birçok güzel bölge gibi Alanya da tam bir medeniyetler beşiğidir. Farklı uygarlıklardan kültürel ve mimarî izleri hâlâ taşımaktadır. Bir de iklimsel özellikler eklenince, bu harman Alanya’yı tarih ve turizm açısından önemli bir noktaya taşır. Ayrıca coğrafî olarak da benzerine az rastlanır kara ve deniz mağaraları, harika plajları, doğal mucize gibi akan akarsuları ve kanyonları ile gezip görmek için sabırsızlık yaratır. Gezi rotanızı buraya çevirdiyseniz, doğa ve tarih dolu harika zamanların sizi beklediğini söyleyebiliriz.
Alanya’da Gezilecek Yerler
1577 metrekare bir ilçeden bahsederken gezilecek yerlerin hepsinin maalesef birbirine yakın olabileceğini söyleyemiyoruz. Birbirine farklı uzaklıkta bulunan fakat her gördüğünüzde içinizde benzer hayranlıklar uyandıracak yerlerden bahsedelim biraz da. Görülmesi gereken yerleri ekleyerek bir rota çizmenize yardımcı olacak bir kılavuz arıyorsanız okumaya devam edin. Alanya’ya gelip AlanyaKalesi’ni görmeden, Tersane’ye gitmeden surları takip etmeden, KızılKule’ye çıkmadan geziniz eksik kalır bunu unutmayın deriz.
Bir tekne turuna katılıp tüm buraları bir de denizden görmenin keyfini sürüp, FosforluMağarası, ÂşıklarMağarası ve KorsanlarMağarası’nı ziyaret edebilirsiniz. DamlataşMağarası’na girip, DamlataşPlajı’nda serinleyebilirsiniz. DimÇayı’nın kıyısında yürüyüş yapıp, DimMağarası’nı görebilirsiniz. Rotanızı, KleopatraPlajı’na, SapandereKanyonu’na, Cebel-i ReisDağı’na çevirebilirsiniz. Leartes ve SyedraAntikkentlerini gezebilirsiniz. Müze gezmeden olmaz diyenlerdenseniz AlanyaArkeolojiMüzesi, AlanyaEtnografyaMüzesi ve AtatürkEviMüzesi de ziyaretçilerini bekleyen değerlerden sadece birkaçı. Alanya gezilip görülecek yerler bakımından da oldukça zengin duruyor sizce de öyle değil mi? Yukarıda adını andığımız yerlerle ilgili detaylı bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.
Alanya Kalesi ve Surlar
Alanya Kalesi, Antalya‘nın ilçesi Alanya’nın simgelerinden biri haline gelmiş tarihi bir kaledir. Denizden 250 metreye kadar yükselen yarımada üzerindeki kalenin surlarının uzunluğu 6.5 kilometreye kadar çıkar. Yarımadanın tarihi dokusu 13. yüzyıl Selçuklu mirasıdır. Kale de 1221 yılında kenti alarak yeniden inşa ettiren Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Denizden ve karadan zor ulaşılabildiği için tarih boyunca devamlı yerleşime açık olan Alanya Kalesi; Anadolu’yu süsleyen yüzlerce kaleden bugün ayakta kalabilmiş, en iyi korunmuş olanların başında gelir. Bu, zamana kafa tutan yapıyı görmek için Alanya’ya giderseniz mutlaka zaman ayırın.
- 1 view
Tersane
1228 senesinde, Sultan Keykubat tarafından yaptırılmış, 5 adet 43 metre derinliğindeki dehlizden oluşan yapıdır. Karadeniz’den sonra Akdeniz’de Alanya Tersanesi’ni yaptırması ile Alaaddin Keykubat ‘’İki Denizin Sultanı’’ unvanını almış. Tersane’nin kara girişindeki kemerli kapısının 4 metre üzerindeki kitabede bu unvanla ilgili bir kitabe yer almaktadır. Tersanenin girişinde sağ tarafta mescit, sol tarafta ise yazıhane bulunmaktadır. Ayrıca konservasyon – onarım çalışmalarında da Tersane’nin iki duvarında karşılıklı Zülfikar freskleri gözler önüne çıkarılmıştır. Tersane inşası sırasında, toz ve dumanın tahliyesini en iyi şekilde sağlarken, gün ışığından da en yüksek seviyede yararlanılmak üzere tasarlanmıştır. Dönemde tersane gemi üretiminin yanı sıra donanmanın olası korsan saldırıları ve hava şartlarından olumsuz etkilenme olasılığını azaltmak için bir barınak olarak da tasarlanmış ve kullanılmıştır. 1960 yılına kadar aktif kullanılan Tersane günümüzde denizcilik ve gemicilik üzerine bir müzedir.
- 1 view
Kızıl Kule
Alanya limanında, Alanya Kalesi’nin kuzey surlarıyla buluştuğu noktada yükselen Kızıl Kule, kalenin en göze çarpan kısmını oluşturan bir simge yapı. Adını, alt kısımlarını oluşturan kızıl kahverengi taşlardan ve üst kısımlarında, muhtemelen taşların yukarıya kaldırılması güç olduğu için kullanılmış olan tuğlalardan alan kule, Alanya’yı beş yıl süren zorlu bir kuşatmanın ardından ele geçiren I. Alaeddin Keykubad’ın (1221-1237) emriyle, Kilikyalı korsanlardan kalma kale kalıntılarının üzerine inşa edilmiş.
Kule içinde üç yazıt var. Kuzey duvardaki kitabeden yola çıkarak, yapının 1225-26 arasında, Sinop Kalesi’ni de tasarlayan Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kattani tarafından yapıldığı biliniyor. Diğer iki yazıtta ise Alaeddin Keykubad’a övgüler sıralanıyor. 29 metrelik bir çapa sahip olan yapı, kot farkı nedeniyle daha yüksek olan doğu cephesinde 35 metre ve batı cephesinde 3 metre yüksekliğe ulaşıyor. Olağanüstü bir deniz ve kent manzarası sunan düzgün sekizgen planlı ve beş katlı kulenin oldukça yalın görünen dış yüzeyinin en karakteristik özelliği, bütün katlarda düzensizce yer alan ince uzun dikdörtgen açıklıklar ve dendanlı parapetin hemen altında, her cephede ikişer tane ve bunların altında her cephede birer tane olarak düzenlenen, düşmanlara zift ve kaynar su dökmekte kullanılan peçeli yatay pencereler.Kızıl Kule yüzyıllar boyunca, limanı kontrol altında tutmak üzere askeri amaçlarla kullanıldı.
Tüm cepheleri 12,5 metre genişliğinde olan kuleye 85 basamaklı taş merdivenle çıkılıyor. Dış cephenin gösterişsizliğine karşılık iç mekân incelikli bir ustalıkla tasarlanmış. Yapının tepeden aldığı güneş ışığı birinci kata dek ulaşıyor. Kulenin zemin katından dördüncü kata dek uzanan bölümde, yağmur sularını kendisine bağlı küçük kanallar yardımıyla biriktiren bir sarnıç da yer alıyor. Kulenin giriş katında, ortadaki sekizgen ayağın çevresini dolaşan 3,50 metre genişliğindeki tonozlu koridorun üzerinde gözetleme pencereleri ve tonozlu yedi oda var. Birinci katta plan biraz değişmiş; odalar küçülmüş ve ikişer ikişer sıralanmış. Orta mekânda, aynı merkez etrafında dönen iki koridor daha bulunuyor. Sarnıcın ağzının görülebildiği bu katta, kuzeydoğuda yer alan iki merdivenle asma kata, oradan da manzara terasına çıkılıyor.
Bir dönem tedavülde olan 250.000 TL’lik banknotların arka yüzünde kullanılan yapı, 1951-57 arasında restore edildikten sonra, 1979’da halka açıldı ve giriş katı, kent müzesinin devamı niteliğinde Alanya Etnografya Müzesi olarak düzenlendi. Selçuklu sanatının eşsiz örneklerinden biri olan Kızıl Kule, Alanya Kalesi’ni tamamlayan planı ve ihtişamıyla Alanya’yı simgeleyen ve Anadolu’da türünün tek örneği olan görkemli bir anıt-yapı.
Alanya Arkeoloji Müzesi
Alanya merkezinde Damlataş Mağarası’na çok yakın bir noktada bulunmaktadır. 1967 yılında bölgede bulunan eserlerin sergilenmesi için açılmıştır. Bölgede yapılan kazı çalışmaları ve buna bağlı olarak eserlerin artması ile bu günkü müzenin açılması gereklilik halini almıştır. Müze, arkeolojik ve etnografik eserler için iki ayrı bölüm halinde açılmıştır. Anadolu kronolojisini tamamlamak için, bölgede bulunanların yanı sıra Ankara’dan gelen belli dönemlere ait eserler de bu müzede sergilenmektedir. Türlü sikkeler, kitabeler ve tarih süresince kullanılmış araç ve gereçlerin örneklerine rastlayabilirsiniz. Bahçe bölümündeki açık teşhir alanında ise farklı dönemlerden günümüze ulaşmış yazıt ve lehitleri de ziyerte edebilirsiniz. Müze girişi 5 lira olmakla beraber Müzekart+ da geçerlidir.
- 1 view
Alanya Atatürk Evi Müzesi
Geleneksel Alanya mimarisinin örneklerinden olan konak, 18 Şubat 1935 yılında Alanya’yı ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün konakladığı yerdir. Konak ahşap, üç katlı ve kâgir yapılıdır. Konağın yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir. Konağın sahibi Tevfik Azakoğlu’nun yapıyı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağışlaması ve restorasyonunun 1987 yılında tamamlanması ile Alanya Atatürk Evi Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Birinci katta Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafları, Anıtkabir Müzesi’nden gelen kişisel eşyaları ve Alanyalılara çektiği telgraf sergilenmektedir. İkinci katta ise yörenin mobilya, dokuma ve ev hayatına yönelik etnografik izler sergilenmektedir. Bir dizi onarımlardan geçerek Mustafa Kemal Atatürk’ün ziyaretinin 76. yıl dönümünde, 18 Şubat 2011 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır. Giriş ücretsizdir.
Laertes Antik Kenti
Alanya’nın 25 kilometre doğusunda, Torosların Cebel-i Reis Dağı’nda yer alan antik kenttir. Dim Vadisi’nin girişinde, yamaçlardan birinin eteklerine kurulmuştur. Kent deniz seviyesinde 800 metre yüksekte olmasına karşın bir de limanı vardır. Kentin MÖ 7. yüzyıldan kalma olduğu bilinmektedir. MÖ 7. yüzyıla ait 3 tarafı Fenike dilindeki anıt bunu kanıtlar niteliktedir. Günümüze ulaşabilen eserlerin başlıcaları agora, exedra, hamam, sarnıç, tiyatro, ev ve tapınaklardır. Tapınaklar ise Claidus, Apollon, Zeus Megistos ve Sezar gibi kişilerin adlarına yapılmıştır. Antik Kent henüz tesisleştirilmemiş olduğundan bir giriş ücreti ve belirlenmiş bir ziyaret saati yoktur. Bu antik kente maalesef toplu ulaşım da olmadığından kendi ulaşım planınızı yapmanız gerekiyor.
- 1 view
Syedra Antik Kenti
Alanya’dan 20 kilometre uzaklıkta ve Leartes Antik Kenti’ne yakın bir konumdadır. Asar Tepesi üzerinde ve denizden 400 metre yükseğe kurulmuştur. Kentte MÖ 7. yüzyıldan MS 13. yüzyıla kadarki sürece dair izler bulunmaktadır. Syedra Antik Kenti’ne, kentin batısında bulunan ve hala ayakta duran anıtsal kapısından girilir. Antik çağlarda inşa edilmiş ve günümüzde hala kullanıma uygun, kaynaklardan beslenen sarnıçlar da burada bulunmaktadır. Vaftiz Mağarası olarak bilinen ve dinsel amaçla kullanılmış bu mağaranın içerisinde bulunan, kayaya oyulmuş bir niş ve bu nişin etrafında bulunan fresko süslemeleri görebilirsiniz. Kentin doğusunda bulunan hamam en görkemli eserlerden biridir. Zemininde mozaik kalıntıları görünmektedir. Ayrıca sütunlu cadde, tiyatro, tapınak, evler, dükkânlar ve surlar kentin görülmesi gereken eserleri arasındadır. Antik kente giriş ücretsizdir.
- 1 view
Tekne Turu (Korsanlar, Âşıklar ve Fosforlu Mağaraları)
Alanya’yı özellikle yaz aylarında ziyaret ediyorsanız hem denizin hem de coğrafi güzelliklerin tadını çıkarmak için bir tekne turu yapmanızı öneririz. Bu turlar sayesinde hem tarihî ve coğrafî değeri yüksek mağaraları görebilir, hem de denize girebilirsiniz. Sabah 09.00-10.00 gibi hareket eden tekneler Kızıl Kule’yi denizden izlemenin keyfini yaşattıktan sonra yarımada etrafında dolaşarak mağaraları gezmeye başlıyor.
Korsanlar Mağarası, tekne turlarının ilk sırada uğradığı, tarihî yarımadanın altında yer alan deniz mağarasıdır. Bu mağarada denize girmenin keyfini sürmeniz için tekneler burada mola verir. Tavan yüksekliği 75 metre civarındadır. Zamanında ganimet deposu olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bir başka rivayete göre, mağaranın içerisinde bulunan bir geçitle kaleye ulaşılıyordu ve korsanlar kaçırdıkları ganimetleri ve kızları bu yolla saraya sokuyordu ama zaman içerisinde bu geçit kapandı.
Âşıklar Mağarası, tekne turlarının ikinci sıradaki durağıdır. Yarımadanın güneybatı yönünde yer almaktadır. Girişi denizden yaklaşık 35 metre yüksekliktedir. Tur tekneleri konuklarını burada bırakır ve burnu dolaşıp yarımadanın diğer tarafına geçer çünkü Âşıklar Mağarası’nın çıkışı o taraftadır. Böylece 75 metrelik mağaradan geçerek diğer tarafa ulaşıp yaklaşık 8 metreden denize atlamanın keyfini sürebilirsiniz.
Fosforlu Mağara, tur teknelerinin son mağara durağıdır. Bu mağara yapı ve jeolojik değeri olan bir mağaradır. Jeolojik yapısından dolayı zemini mağaranın içerisini geceleri aydınlıkmış gibi gösterir. Mağara adını da buradan alır. Tekne turları burada da yüzme molası verdikten sonra yemek servisi ve eğlence faaliyetleri ile turlarına devam ederler.
- 1 view
Dim Mağarası ve Dim Çayı
Alanya’dan 11 kilometre uzaklıkta, Cebel-i Reis Dağı’nın batı yamacında ve deniz seviyesinden 232 metre yüksekte yer alan Dim Çayı,Türkiye'nin turizme açılan ikinci büyük mağarasıdır. PamukkaleSalonu, Org Salonu, Avizeli Salon ve Göl Salonu olmak üzere 4 galeriden oluşmaktadır. Mağaranın içerisinde küçük bir göl bulunmaktadır. Mağaranın uzunluğu 410 metre olmasına rağmen, 360 metrelik kısmı turizme açılmıştır. Mağara içerisindeki sıcaklık yaz kış değişmemektedir ve her zaman 18 derecedir. Dim Çayı, Antalya’nın Alanya ilçesinde yer alan bir çaydır. Doğal güzelliği ile gidenleri kendine hayran bırakmayı başaran Dim Çayı, her sene binlerce turiste ev sahipliği yapar. Burada manzara fotoğrafları çekip, piknik yapabilirsiniz. Dim Çayı vadisinin doğu yamacında aynı adlı bir de mağara bulunur. Toroslardan doğarak 60 kilometre boyunca uzanan ve yaz kış soğuk suyu ile serinlemek için tercih edilen Dim Çayı’na Antalya ziyaretiniz sırasında mutlaka uğramalısınız. Çünkü burası Alanya gezilecek yerlerin en iyilerinden biridir.
- 1 view
Damlataş Mağarası ve Plajı
Damlataş Mağarası, Antalya ilinin Alanya ilçesinde yer alan bir mağaradır. Sahil şeridinde bulunan ve Alanya Kalesi‘nin batı yönünde bulunan mağara pek çok hastalığa şifa kaynağı olmasıyla meşhurdur.
Oluşumunun MÖ 15000 yılına kadar dayandığına inanılan Damlataş, her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret alanı olan bir doğa harikasıdır. Yolunuz Antalya‘ya düşerse astım hastalığının dermanı olarak bilinen ve yaz-kış 22 derecede sabit kalan Damlataş Mağarası‘nı gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.
- 1 view
Kleopatra Plajı
Kleopatra Plajı Antalya'nın Alanya ilçesinde, Damlataş Plajı’nın bitiminden başlayıp, 2 kilometre boyunca uzanan eşsiz güzellikteki plajdan biridir. Plaj ismini, MÖ 69-30 yıllarında yaşamış Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan almış.
- 1 view
Sapadere Kanyonu
Özellikle bahar aylarında keyifli bir gezme noktası olan bu kanyon, milyonlarca yıl boyunca akan suların oluşturduğu bir doğal güzellik olarak gidenleri selamlıyor. Burayı ziyaret edenlerin yapması gereken etkinliklerin başında şelaleden gelen suların oluşturduğu havuzda yüzmek geliyor. Bulunduğu köye de adını veren bu karstik oluşumlu kanyon yaklaşık olarak 360 metre uzunluğunda. Keyifli ve serin bir gün geçirmek için Sapadere’yi tercih edebilirsiniz.
Alara Han
Alara Han, Antalya-Alanya yolu üzerinde, Alara Kalesi’ne 800 metre uzaklıkta bir düzlükte, Alara Çayı kıyısında yükseliyor. Kervansarayın, İpek Yolu üzerinde, Selçuklu yönetimindeki kervan yolundan gelip geçen yolculara konaklama hizmeti verdiği gibi, inzivaya çekilmiş dervişleri de ağırladığı biliniyor. Alara Han, sultanın konaklamasına uygun gösterişli yaşama alanları, işlevsel planı ve mekânlarıyla Anadolu hanları arasında en yetkin mimari örnek kabul ediliyor.
- 1 view