Pekin, dünyanın en kalabalık kentlerinden, nüfusu 13 milyon civarında. Nüfusun çoğunluğu Budist ve Taocu. Hristiyan, Müslüman ve Hindular ise azınlıkta. Türkiye’den direkt uçuşlar ile 9 saatte Pekin’e ulaşabiliyorsunuz.
Kent, tarihte bir çok buluşa imza atmış. Kağıt, pusula, barut ve matbaanın bulunduğu yer. Pekin’in anlamı ise “kuzeydeki başkent”
Pekin’de korkunç bir yapılaşma mevcut. Yeni yapılan binalar birbiri ile yarış halinde. Pekin, tipik Çin mimarisinin (ucu yukarıya dönük seramik çatılar ve çatı üstü figürleri) en net olarak görülebildiği bir kent. Pekin’de her yerde kırmızı Çin fenerlerini göreceksiniz.
Pekin’de mutlaka görülmesi gerekenler listesi bir hayli uzun. Bunlar arasında en önemli olanlar ise; “Yazlık Saray”, “İyi Ürün Tapınağı”, “Tianamen Meydanı”, “Ming Mezarları”, “Cloisonne işçiliği”, “Çin Seddi” ve “Yasak Şehir”
Tianamen Meydanı, dünyanın en büyük meydanı olarak biliniyor. Yaklaşık 1 milyon kişi alabiliyor. Burası 17. yy.’da yapılmış. Meydan, Mao Zedong tarafından genişletilerek 40 hektarlık bir alana yayılmış. 1 Ekim 1949 Çin Halk Cumhuriyeti kuruluşunun 50. yılı anısına yerdeki taşlar sökülüp, tamamen granit döşenmiş. Meydanın güney tarafında Mao’nun ölümünden 1 yıl sona yapılan Mao Zedong Mozolesi yer alıyor. Mozolenin daha güneyinde kent surlarının 9 kapısından ayakta kalan tek kapı ise Qianmen kapısıdır. Aynı zamanda ön kapı olarak da bilinen Qianmen tam 500 yıllık bir yapı.
Meydanın batısında ise yaklaşık 1 km boyunca Büyük Halk Binası bulunuyor. 1968’de açılmış. Burası , Çin’in Yasama Merkezi. Meydanın batısında Halk Kahramanları Anıtı bulunuyor. 38 metre yüksekliğindeki bu dikilitaş tamamen granitten yapılmış ve 1958’de dikilmiş. Bu anıtın üzerinde Çin devrim tarihinin anlatıldığı sahneler ile bezenmiş, ayrıca Mao’nun el yazmaları ile süslenmiş. Meydanın doğusunda Çin Devrim Müzesi ve Çin Tarih Müzesi bulunuyor. Çin Devrim Müzesinde, komünist partinin 1919-1949 tarihleri arasındaki devrim politikalarını belgeleyen 10.000’den fazla doküman bulunuyor. Çin Tarih Müzesinde ise, taş devrinden son hanedana kadar uzanan Çin tarihi ile ilgili 300.000 civarında eser bulunuyor.
Meydanın kuzey tarafında ise Yasak Şehrin giriş kapısı olan Meridyen (Cennet) kapısı bulunuyor. Bu kapının üzerinde Tiananmen meydanına bakan tarafta Mao’nun resmi yer alıyor.
Mao, 1893’te Hunnan eyaletine bağlı Savşan köyünde doğmuş. 1921’de Çin Komünist Partisine girmiş. 1934’te Hunnan eyaletinden başlayan uzun yürüyüşe geçip, 12.500 km’lik bu yürüyüşe 100.000 kişi ile başlamış. 1965’ten ölüm tarihi olan 1976’ya kadar kültür devrimi yaptı. Çin 1978’de Denk Çin’in yönetimine girdi. Denk Çin 1980’de kapılarını batı kültürüne ve batılı yatırımcılara açtı. 1997’de öldü.
Mao’nun mozolesinin içinde Mao’nun mumyalanmış bedeni bulunuyor. Her gün saat 09:00 – 11:00 arası ziyarete açık olan mozolenin girişinde her zaman uzun ve kalabalık kuyruk oluyor. Mozolenin içine girince ilk bölümünde Mao’nun tahtında oturmuş şekilde bulunan bir heykeli, hemen içeride de kristal lahdin bulunduğu kısım gezilebiliyor. Arka odada hediyelik eşya satışı yapılan bir mağaza var.
Tianmen meydanı gece de gündüz de çok kalabalık. Gece gökyüzü ışıklı uçurtmalarla dolu. Her bir uçurtma birbirinden güzel.
Pekin’in 50 km kuzeybatısındaki Ming Mezarlar Vadisine geliyoruz. Burada 16 Ming Hanedanından 13’ünün mezarı var. Ming Sülalesi1368-1644 yılları arasında hüküm sürmüş. Önce Yaşam kapısından geçiyoruz. Yaşam kapısının mavi çatıları üzerinde kötü ruhların gelmesini önlemek amacı ile yapılmış küçük hayvan figürleri yer alıyor. Bu figürlerden en çok göze çarpanlar ise en öndeki minyatür prens ve en arkadaki boynuzlu dragon. Bahçede dev bir kaplumbağa üzerine dikilmiş bir anıt var. (Kaplumbağa uzun yaşamı simgeliyor) Kaplumbağa üzerinde bir sütun ve sütun üzerinde birbirine sarılmış 9 dragon bulunuyor. Bu 9 dragon da çocukları simgeliyor. Burada herkes kaplumbağanın başını ellemek için sıraya girmiş. İnanışlarına göre kaplumbağanın başını ellemek uzun yaşamı garantiliyor.
Yaşam kapısından geçerek önce müzeye gidiyoruz. Müzede 13. imparatorun kullandığı altın kaplar, paralar, giydiği kaftanlar, ejderha figürlü, yeşim ve incili taşın bulunduğu müzeye geliyoruz. Müzede gördüğümüz küçücük ayak kalıplarını soruyoruz. Çin’de küçük ayaklı kadınların daha güzel olduğu inancı hakimmiş. O dönemlerde çocukların ayaklarının büyümemesi için bu kalıplara sokuyorlarmış.
Ardından 13. Ming İmparatoru Wanli’nin (Ding Ting) yerin 27 metre altında bulunan mezarlığına 150 basamakla iniyoruz. 1.200 km2 lik bir alan. Mezar 5 bölümden oluşuyor. Mezarın içinde imparatorun beyaz mermerden yapılmış tahtı, altın tacı, kırmızı tabutu var. Kendi tabutunun yanında yine eşinin ve cariyelerinin de tabutları yer almış.
Ming Hanedanlığı 1368-1644 yıllarına rastlıyor. Ming mezar odalarının üstü Yasak Kent’tekilere benzer avlular, bahçeler ve süslü pavyonlarla kaplı. Kemerli giriş kapıları ve kapıların önünde inci ile oynayan Dragon ve Anka kuşunun betimlendiği, üst kısmında bulutların yapıldığı kabartma taş oymalar var. Bu figür Çin’de her gezdiğimiz yerde bolca karşımıza çıkıyor.
Ming mezarlarından sonra Çin vazolarının ve ipek ile işlenen tabloların yapıldığı çok büyük bir atölyeyi geziyoruz. Bakır vazo veya tabakların üzerine yine bakır tellerle şekillendirilmiş küçücük parçaların özel yapıştırıcı ile dantel gibi işlenişine tanık oluyoruz. Şekiller arasındaki boşluklar içine şırınga ile renkli çamur dolduruluyor. Daha sonra fırınlanıyor (900-1000o’de). Her rengin pişme süresi farklı. Tekrar başka renk sürülüp tekrar fırınlanıyor. Bu işlem 7-8 defa yapılıyor. Daha sonra cilalanma işlemi oluyor. Bu Ming Sülalesinden gelen 500 yıllık sanatın adı “CLOİSONNE”. Çok büyük bir işçilik ve emek var. Her üründe olduğu gibi, alçı ve boyadan yapılmış taklitler her yerdeki tezgahlarda yerini almış. Ama gerçek Çin yapımı vazolar mükemmel.
Ayrıca incecik ipek ipliklerle işlenen Çin tabloları da gerçek bir sanat eseri. Tabii ki vazo ve tablo almadan ayrılmıyoruz. Hala bu vazo ve tabloya baktıkça Çi gezimizi hatırlıyoruz. Çin’in her yerinde olduğu gibi bu işçiliği seyrettikten sonra mecburi istikamet Dostluk Mağazaları dedikleri devasa alışveriş mekânları. Kaçış yok. Daha sonra ise restoran. Pek çok restoranın giriş ve çıkışında alışveriş mağazalarından geçmek zorundasınız. Şehirde 1000’den fazla restoran bulunuyor. Biz alışverişimizi yaptık, yemeğimizi yedik ve üzerine yeşil çaylarımızı içtik. Artık Çin Seddi’ne gitmeye hazırız..
Pekin konaklama açısından birçok seçenek sunan bir şehir. Burada pahalı ve ekonomik oteller arasından birkaç otel tavsiyesi verilecek olursa, Beijing Regal Hotel Wangfujing düşünülebilir. Otel konum olarak şehrin en önemli alışveriş caddesinde olmasının yanında Pekin Sanat Müzesininde tam karşısında bulunuyor. Bu otele alternatif olarak da oldukça ekonomik bir otel olan 161 Hotel, bütçesi kısıtlı olanlar için tercih edilebilecek bir otel. Konum olarak ise Tiananmen Meydanı ve Jingshan Parkına 10 dakikalık bir yürüme mesafesinde. Eğer turistik ve tarihi mekanlara daha yakın olmak istiyorsanız, Davul Kulesi, Shishahai Parkı, Gong Wang Fu ve Ditan Parkına yürüyerek ulaşabileceğiniz Bamboo Garden Hotel hem ekonomik hem de lokasyon olarak elverişli otellerden biri. Pekin’de ki diğer otel seçenekleri için isterseniz buradan booking.com’a girebilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.