Çeşme Civarından Komşumuz: Sakız Adası

Bir apartmanda veya mahallede komşularla yaşarız da gide gele içlerinden biri artık ailemiz haline gelir ya bana sorarsanız Yunanistan da bizim o komşularımızdan :) Gittiğimizde evimizde gibi rahat ettiğimiz, birbirimize benzediğimiz, havasını, suyunu denizini bildiğimiz komşumuzun Ege Denizi'ndeki adaları, hem kıyılarımıza yakınlığı hem de son yıllarda yürürlüğe konan kapıda vize uygulamasıyla sayesinde Türk turistler tarafından keşfedilmeye başlandı.

Bu arada kapıda vize uygulaması sakın sizi yanıltmasın, buradan elimi kolumu sallaya sallaya gider kapıda vizemi alırım diye düşünüyorsanız tam bu noktada hayallerinizi yıkmak zorunda kalacağım maalesef. Kapıda vize uygulaması için feribot ile gideceğiniz adanın bağlı olduğu liman işletmesi ile iletişime geçmeniz gerekiyor. Örneğin Sakız Adası için İzmir-Çeşme'de bulunan liman işletmesine seyahatinizden 4-5 gün öncesinde istenilen evrakları ve vize ücretini göndermeniz gerekiyor.

Liman işletmeleri sizin için vizeye başvuruyor ve siz adaya geçtiğinizde kapıda vizeniz hazır şekilde sizi bekliyor. Tabii ücretinin normal bir Schengen vize ücretine oldukça yakın olması sebebiyle birazcık daha fazla evrak toplamayı da göz önünde bulundurarak Yunanistan konsolosluğu üzerinden normal bir vizeye başvurmanız her zaman daha avantajlı olacaktır.

2015 Kurban Bayramı tatilinden faydalanıp biz de kendimizi komşuya attık. Önceden plan yapmış olmamızın avantajı ile aylar öncesinden İstanbul-İzmir biletlerimizi ve feribot biletlerimizi aldık. 1 gece Çeşme'de konakladıktan sonra bayramın ilk günü sabah erkenden feribot iskelesine gittik. Pasaport kuyruğuna kalmamak için erken gitmeniz önerilir :)

5 dakikalık yolculuğumuz sona ererken ada karşıdan bize göz kırpmıştı bile, adaya vardığımızda kiraladığımız aracımızı limandan teslim alıp hızlıca otelimize yol aldık. Adada araç kiralamak oldukça uygun ancak özellikle bizim gibi bayram tatili gibi özel dönemlerde adaya gidecekseniz mutlaka aracınızın rezervasyonunu önceden yaptırın.

Gittiğimiz tarih Eylül ayının sonları olduğu için hava güneşli, ılık ve esintiliydi. Denize girmeye cesaret edemediğimiz için tekrar arabaya atlayıp birazcık adayı keşfetmeyi tercih ettik.

Otelimiz adanın meşhur sahillerinden biri olan Agia Fotia'daydı. Taşlık ve oldukça küçük bir sahil burası. En fazla çok da lüks olmayan 3-4 otel bulunuyor ki zaten lüks otel arayışınız varsa size en başından Çeşme'den buraya hiç geçmemenizi önerebilirim. Deniz harika, tüm adada olduğu gibi şezlonglar ücretsiz. Burada vakit geçirdiğiniz takdirde yiyecek-içecek servisi alabileceğiniz 2 küçük taverna var.

Agia Fotia'daki otelimize yerleştikten sonra ertesi gün havanın denize girebileceğimiz kadar güzel olmasını dileyerek adayı gezmek üzere haritamızı alarak yola koyuluyoruz.

Bir sonraki durağımız Komi oluyor burası da yine beach ve tavernalarıyla ünlü noktalardan bir yer adada. Hemen suyun kenarında masaları olan bir tavernaya oturup kendimizi Ege'nin mavisine ve mükemmel yemeklerine bırakıyoruz.

Bana sorarsanız bu adada kötü yemek yemek gerçekten çok düşük bir ihtimal. Eğer siz de bizim gibi deniz ürünlerine düşkünseniz bu adadan birkaç kilo fazlası ve gülen yüzlerle döneceğinizin garantisini verebilirim.

Adada neredeyse herşeyin sakızlısını yapmışlar, fotoğrafta görünen de Sakız Adası'nın kendi ürettiği bira. Benim gibi bira içmeyi sevmeyen birini bile kendini sevdirdiyse herkes mutlaka denemeli derim :)

Kalamar ızgaralar, karidesler, ahtapotlar gerçekten çok lezzetli ve Türkiye'de olsa herhalde başka birşey yemeyeceğim kadar ucuzlukta. Aynı denize sahili olan iki ülkenin birinde bu güzellikler bu kadar uygunken bir diğerinde bu kadar pahalı olmasını gerçekten anlamlandıramıyorum.

Zaten üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşayan insanlar olarak deniz ürünlerini neden bu kadar pahalıya tükettiğimizi anlamak da oldukça zor.

Bu güzel yemeğin ardından rotamızı adanın damla sakızının üretildiği güney kısmında yer alan Pirgi (Pyrgi) Köyü'ne çeviriyoruz. Burası adada en iyi sakız üretilen yerler arasında gösteriliyor. Dar sokakları, kliseler ve dış duvarları siyah beyaz geometrik şekillerle dekore edilmiş evleri birçok turisti ağırlamanın yanı sıra Türk film ve dizilerine de ev sahipliği yapıyor.

Bu küçük köyü gezdikten sonra köy meydanında dinlenip  meşhur içeceklerinden biri olan frappelerimizi içip otelimize geri dönüyoruz.

Ertesi sabah kahvaltının ardından Mesta Köyü'ne yol alıyoruz. Mesta, Bizans döneminden bu yana mükemmel korunmuş bir köy-kale. Çevre evlerin duvarları ve yapıları birliği güçlü bir sur duvarı olarak görev yapıyor. Bu yapısından dolayı arabayı köyün dışında bırakıp yürüyerek dolaşmanız gerekiyor

Sakız Adası ile ilgili hatırlamanız gereken en önemli şeylerden biri ise yerel halkın saat 13:00 ile 17:00 arası siesta yaptığı ve bu saatlerde sokakların bomboş hatta çoğu dükkanın da kapalı olduğudur. Ekonomisi bu kadar kötü durumda olan bir milletin ada turist kaynarken evlerine çekilip uyuması bizi oldukça şaşırtıyor.  

Adadan ayrılmadan görmek istediğimiz bir diğer plaj ise Emporios'da bulunan tarih öncesi zamanlarda volkanik bir patlama ile oluşan Mavra Volia Plajı. Bu plaj büyük taşlarla dolu bu yüzden güneşlenmek için pek konforlu gelmedi bize. Yakınlarındaki cafelerden birinde kahvelerimizi içtikten sonra adanın nadir kum plajlarından biri olan Karfas'a doğru yola çıktık.

Sahile ayak bastığımız an burasının tek farkının kumluk olması olmadıgını farkediyoruz cunku Karfas sahili cıvıl cıvıl. Bu sahilde de yanyana dizilmiş beach cafeler ve su sporları için noktalar bulunuyor. Koca bir öğleden sonrayı burada bol bol güneşlenip frappelerinizi yudumlayarak sadece yiyip içtiklerinizin ücretini ödeyerek geçirebilirsiniz.

   
Adada dolaşırken karşınıza sık sık fotoğraftaki yapılardan çıkacaktır. Bu yapılar bulundukları yerlerde ölümle sonuçlanan bir kaza olduğunun göstergesi. Ölen kişinin anısına bu yapılar yapılıp içerisine yanan mumlar bırakılıyor. Bu şekilde oradan geçen kişiler de ölen kişinin sevdikleri gibi onları anıp dualarını edebiliyorlar.       
   
                      

Eğer ki buralara kadar geldiyseniz:

- Meşhur reçelci Rena'nın çeşit çeşit reçellerinden alıp kendisiyle bir iki kelime Türkçe konuşmadan
- Sakız Adası'na özel Chios Beer adlı birayı içmeden
- Cacıki ve Grek Salata yemeden
- Sakız ile yapılmış her türlü adaya has mamülden tatmadan
- Sakız özü ile yapılmış kozmetik ürünlerinin satıldığı dükkanı gezmeden
- Frappe içmeden- Ama en en önemlisi çeşit çeşit deniz ürünleri tadıp yanına bir kadeh Uzo içmeden sakın dönmeyin.

Gittiğimiz bir restoranın sahibinin de söylediği gibi "Biz Türklerin ve Yunanların yemek yemek için hiçbir sebebe ihtiyaçları yok" :)

Eğer daha önce hiç Yunanistan veya Yunan Adası deneyiminiz yoksa ve eğer aklınızda hala birilerinin önyargılarına kapılıp söylediği Yunanlar Türkleri sevmez söylemleri dolanıyorsa hemen onları kafanızdan silip soluğu komşuda alın. Yunanlar çok sıcak kanlı ve sevecen insanlar. Tabii ki her millette olduğu gibi onlarda da mutsuz insanlar var ama genel olarak Ege güzel, Ege mutlu... Sanki Ege; insanlar huzuru, doğayı, maviyi, sükutu hiç unutmasınlar diye var. Yollarda tanımadıkları insanlara gülümseyenler var. Rakısı, balığı, otları, mavisi var. İster Türk olsun, ister Yunan bu mavi kıyılar insanlara büyük gri şehirlerde kaybettikleri mutlulukları hatırlatmak için var!

GÖZDE ÖZER ERDOĞAN

Yazar Hakkında

GÖZDE ÖZER ERDOĞAN

Gezmeye,görmeye,keşfetmeye ve işine sevdalı turizmci gezgin!bayangezenti.blogspot.com