Deniz, Güneş, Bembeyaz Kumlar ve Huzur: Maldivler Tatili

Bembeyaz kumsalları, denizin içine uzanan bungalov evleri ve egzotik ağaçlarıyla rüyalarımızın yeri MALDİVLER, açıkçası bu gezi turunu tercih etmemin nedeni oldu. Benim için rüyaydı, gerçek oldu.

Havaalanında sabah uçaktan iner inmez yüzümüze çarpan sıcaklık ve birkaç dakika sonra bizi saran nem, hoşgeldin der gibiydiler. Oysa filmlerde o egzotik adalarda görmeye alıştığımız boyunlarında çiçek halkalarıyla dans edip sizi karşılayan kızlar olmalıydı : ) Ama Maldivler bir Müslüman ülkesi ve gittiğimizde de Ramazan ayıydı. Ramazan ayı olmasına rağmen bunu bize hissettirmediler. Çünkü Maldivlerin en büyük geçim kaynağı turizm. 1200 adadan oluşan Maldivlerde sadece 300’e yakın adada yerleşim var. Yalnız küresel iklim değişiklikleri bu adalardan oluşan güzelim yer için tehlike taşıyor. Çünkü sular altında kalma tehlikesi var. Öğrendiğim kadarıyla Avustralya, Maldiv halkı için sığınma hakkı vermiş. Maldivlere; romantizmin ve görsel güzelliklerin ülkesine gitmeniz için işte bir sebep daha. Benim de nasipse tekrar farklı adalarını ziyaret etmek istediğim bir yer.

Maldivlerdeki tatil köyleri, üzerinde kuruldukları adanın ismiyle anılıyor. Havaalanından adamıza sürat tekneleriyle gitmek zorundayız. Yaklaşık 1 saat süren yolculuğumuzda okyanusun dalgalarıyla da tanışma fırsatı bulduk. Ama bu sizi korkutmasın, gayet güvenliydi. Sadece okyanus ile deniz arasındaki farkı daha iyi hissediyorsunuz. Yolculuk boyunca yanlarından geçtiğimiz adalardaki manzaralar ve uçan balıkların size eşlik etmeleri sıkılmanızı engelliyor. Adaların etrafındaki resiflere çarpan dalgaların oluşturduğu beyaz görüntü harika!

Adalara tekneden inmek için yapılan ahşap iskeleler, suların sığ olmasından dolayı epey uzun. Bizimkisi 100 metreye yakındı. Adalardaki tatil köylerinde beach bungalov veya water bungalov’larda kalıyorsunuz. Tatil köylerinin yıldızına göre bu bungalovların kalitesi değişiyor. Genelde hizmet sektöründe genç kuşaktan erkekler çalışıyor. Kadın çalışan sayısı çok azdı. İkram edilen tropikal meyve sularını içtikten sonra odalarımıza yerleştik ve koşar adım denize gittik. Ada keşfini sonraya bırakıp iskeleden kendimizi sulara bıraktık. Yemekten sonra çalışanlardan ada hakkında bilgi aldık. Öğrendik ki birkaç saat önce köpekbalıklarıyla denizde dans etmişiz : ) Şaka değil gerçekten köpekbalıkları varmış. Sualtı dalış yaptıran kadın bunu o kadar normal söylüyor ki ağzımız açık şaşkın şaşkın onu dinlerken bir süre önce köpekbalıklarıyla aynı denizi paylaştığınızı unutuyorsunuz. Köpekbalıklarının ufak olduğunu kadın, “baby shark” diyerek ifade ediyor. Sonra bize dalış sırasında görebileceğimiz deniz canlıları ile ilgili bir katalogda ada etrafındaki “baby shark”ları gösteriyor. Öğreniyoruz ki her köpekbalığı insanlara saldırmıyormuş. AAA diyoruz tabii ki! Köpekbalıkları ve tehlikeli diğer deniz canlılarıyla ilgili aklımıza gelen bütün şeyleri soruyoruz elbette : )

Genelde sırt yüzgeci siyah olan yavru köpekbalıklarının adamızın etrafında hem de sığ sularda yüzdüğünü öğreniyoruz. Büyük olanların kıyıdan daha uzakta olduğunu ve bugüne kadar herhangi bir saldırı ve a yaralanma vakasının olmadığını da öğrenmiş oluyoruz. Yemekten sonra köpekbalıkları bize biraz hazımsızlık yapıyor tabii ki : ) Sonra fotoğraflardan da göreceğiniz gibi biz de alıştık onlara. Artık daha iyi fotoğraf çekelim diye biz onların peşinde koşarken, onlar fazla yaklaşmamıza izin vermeden kaçıyorlardı. Köpekbalıklarıyla yüzeceğimize rüyamda görsem inanmazdım, ama bu rüyam da gerçek oldu : )

İstanbul’dan Dubai aktarmalı yolculuk yormuş olacak ki öğleden sonra uyudum. O sessizliği bozan adaya özgü garip sesler çıkartan bir kuştu. Adada olmak da böyle bir şeydi işte!

Yemeklerimiz ve kahvaltılarımız açık büfeydi. Bol bol tropikal meyvelerden yedik ama birkaç tanesi haricinde pek beğendiğimi söyleyemem. Yemekler deniz ve tavuk ürünlü, bol sosluydu. Pilavı her yemekte hatta kahvaltıda da göreceksiniz. Tatlı çeşitleri de oldukça fazlaydı. Akşam saatlerini kafe-barda, belli bir saatten sonra diskoda ya da masa tenisi, bilardo oynayarak da geçirebilirsiniz. Ama en güzeli içeceğinizi alıp deniz kenarında çok net ve çok parlak olan yıldızlara bakıp sessizliği yaşamanız. İnanın çok güzel ve huzur verici…

Ertesi gün çok bulutlu bir hava ile uyandık. Uzaklara bakınca kapkara yağmur bulutlarını görebiliyorduk. Yağacak yağmayacak diye konuşurken birkaç saat sonra okyanus yağmuruyla denizde yüzerken tanıştık. Maldivlerde yaz ve kış birbirine karışmış zaten. Kış ayı da olsa sıcaklık ve nem değişmiyor. Kısa bir pantolon ve tişörtle yaz-kış yaşayabilirsiniz. Mont ve kaban satılmayan ülkelerden birisi diye esprisini de yaptık.

Yağmur 3. gün de devam etti. Hava açıyor güneşi görüyorduk. Nasıl sıcak anlatılmaz. Bir süre sonra da sağanak yağmur, yine sıcak ve yine nem...

Adanın etrafını keşfetmemiz 20 dakikamızı aldı. Yakınımızdaki adada kepçeler çalışıyordu. Şaşırmayın, bildiğimiz büyük kepçeler denizden o beyaz kumları çıkartıp bir tür karadan denize doğru kumdan iskele yapıyordu. Dikkatimi çeken adanın iç taraflarında da zeminin üstüne denizden çıkan beyaz kumun döşenmiş olması. Çünkü adanın doğal zemin yapısı yürümeye uygun değil. Ama öyle güzel düzlemişler ve beyaz kumu üstüne sermişler ki sanırsınız ki ada bu beyaz kumdan yapılmış. Kumlar da üzerine basınca ayağınız gömülmüyor. Bahsettiğim o üzerinde insan yaşamayan adalar da turizm için hazırlanıyor anlayacağınız.

Maldivler yanınızda eşiniz ve ya sevgiliniz varsa romantizmi sonuna kadar yaşayabileceğiniz çok güzel bir yer. Aynı zamanda sessiz ve huzur verici bir ortam. Bu huzuru ve sessizliği Bolu Kartalkaya’da bir dağ evinde hissetmiştim. Bir de memleketimden kilometrelerce uzakta bir okyanus adasında…

Maldivlerin tek dezavantajı; her şeyden izole edilmiş bir adada olmanız. Sizin için önemli olan birtakım şeyleri tedarik ederek yanınızda getirmeniz  lazım. Çünkü dur marketten alayım geleyim olmuyor ya da eczaneden… Ne bileyim sizin için olmazsa olmazlar varsa mutlaka kalacağınız süreyi göz önüne alarak yanınızda getirmeniz iyi olur.

Bize ilginç gelen bir şeyi Maldivlerde ve bir de Dubai’de görmüştük. Wc’lerinde bizim gibi taharet musluğu yok. Onun yerine bizim duşlarda kullandığımız duş başlıklarından vardı. Doğrusu hoşumuza gitmişti : )

Çalışanlar genelde genç kuşak ama genelde saygılı ve ilgililer. İngilizcelerini ilerletmek için sizi lafa bile tutuyorlar. Elektrik prizleri bizimkilerden farklı, giderken oraya  özgü adaptörlerden almayı unutmayın. Zaten Uzakdoğu’da ve Asya’da genelde aynı prizler kullanılıyor, o tarafa bir yolculukta size lazım olacaktır. Şarj etmeyi umarım sadece fotoğraf makineleri için kullanırsınız. Yoksa öyle bir yerde telefonla konuşmak ya da elinde telefonla oynayıp durmak Maldiv tatilinize haksızlık olur sanki. Böyle tatil yerlerine teknolojiyi, işinizi ya da başka şeyleri taşımamak gerekiyor bence. Çünkü kafanızı boşaltacağınız, geride bıraktığınız sorunlardan arınacağınız ve düşünmeyeceğiniz bir yer…

Adada olunca sorular aklımıza üşüşüyor tabii ki elektrik, kullanma suyu vb. Büyük bir jeneratör durmadan çalışıyor. Deniz suyunu arıtarak kullanıyorlar. Böyle bir adada su ve elektriğin ne kadar değerli olduğunu anlayabiliyorsunuz. Ada olunca çeşitli hayvanlarla karşılaşmanız mümkün. Korkmayın zararsız ve çoğu sevimli canlılar… Çeşitli kuş cinslerine, ağaçlarda gezinen kertenkelelere ve irili ufaklı yengeçlere sık sık rastlamanız mümkün. Hele beyaz kumlar üzerinde o kadar seri hareket eden yengeçlerin renkleri çok güzel.

Deniz, güneş, bembeyaz kumlarla bir tatil düşünenler için Maldivler tam yeri. Ama çok uzun kalınacak bir yer de değil bana göre. İlk gün biz burada devamlı kalabiliriz, enfes, müthiş diye düşünürken 3. gün pek de öyle olmadığını gördük. Bu adada insan devamlı yaşarsa sıkılır demeye başladık. “Bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey ne olurdu” esprisinin nasıl ciddiyet kazandığını ve “gerçekten ne alırdım” diye düşünüldüğü yer, benden söylemesi : )

Benim “mutlaka deneyin” ve “yapın” listem şöyle: 
1- Tropikal meyve sularından için.
2- Yanınızda fotoğraf makinesi, şarj aleti ve yedek hafıza kartınız olsun. Çünkü bol bol fotoğraf ve video çekeceksiniz.
3- Domuz eti olmadığı için Maldiv mutfağını daha çok sevdim. Rahatlıkla yiyebilirsiniz.
4- Gece deniz kenarında içkinizle sessizliği ve huzuru hissedin. Yanınızda umarım sevdiğiniz biriside olur : )
5- Maldivli erkeklere özgü olan bellerine sardıkları ince şallar var. Hediyelik eşya satan dükkânlardan almayı unutmayın. Kadınlar da kullanıyor, çok şık.
6- Deniz kabuklarından güzel hediyelik olur, bol bol toplayın.
7- O kadar anlattım artık, köpekbalıklarıyla yüzmeyi de unutmayın : )
 Güzel anılar ve güzel yerler daima sizinle olsun…