Manyara Gölü adını, Maasai dilinde Emanyara anlamına gelen Euphorbia Tirucalli denilen bir bitkiden almıştır. Bu bitki Maasailer tarafından bomas adı verilen yerleşimlerinin çevresini çit gibi çevrelemekte kullanılıyor.
1960 senesinde park alanı olan Manyara Gölü ve çevresi, 1981 senesinde bioreserv alanı olarak ilan edilmiştir. Toplam 628 kilometrekarelik alanın 220 kilometrekarelik alanını ise göl oluşturuyor.
Arusha’nın 126 kilometre batısında yer alan Manyara Milli Parkı, Ngrongoro ve Serengeti’nin aksine oldukça yeşil ve ormanlık bir alan.
Milli parka en yakın yerleşim ise Mto wa Mbu kasabası. Bu kasabanın en büyük özelliği ise 120 farklı kabilenin bu bölgede yaşıyor olması. Buradaki etnik çeşitlilik de turistleri cezbeden bir diğer nokta.
Milli park alanı içerisinde yer altı suları ve kaplıcaların olması, hem buradaki canlı çeşitliliğini arttırıyor hem de bu milli parkı diğer milli parklardan biraz daha farklı kılıyor.
Park alanı içinde rangerlar eşliğinde yürüyerek safari yapmak, kamp yapmak ve göldeki su seviyesi yüksek olduğunda kano yapmak mümkün.
Kuru sezon olan Haziran – Ekim arası büyük memeli hayvanları izlemek için en ideal dönem. Bufalo ve fil sürüleri, aslan, maymun ve zürafa en sık görebilecekleriniz arasında.
390 üzerinde kuş çeşidinin olduğu bölge kuş gözlemcileri için çok cazip bir nokta. Kuş gözlemi için en uygun dönem ise Kasım – Haziran arası. Kasım – Aralık’ta kısa yağışlar, Şubat – Mayıs arası ise yoğun yağışlar görülüyor. Yıllık ortalama sıcaklık ise 26 – 27 derece civarında.
Park alanı her gün saat 06:00’da açılıyor ve akşam 19.00’da kapanıyor. Bu saatler oldukça önemli. Çünkü eğer Milli park içinde konaklıyorsanız ve giriş yapmak için 19.00’u geçirirseniz giriş kapısında ciddi problem yaşayabilirsiniz.
Biz öğle saatlerinde parka ulaşıyoruz. Amani, Deo ve ben giriş belgelerini almaya gidiyoruz. Tanzanya genelindeki en gelişmiş turist danışma merkezinin burada olduğunu söyleyebilirim. Tabii gelişmiş derken, en azından içinde bir görevli ve parka ait harita ve broşür bulabileceğinizi kastediyorum.
Giriş belgelerimizi aldıktan sonra safariye başlamadan önce sabah Arusha’daki otelimizden aldığımız lunch boxlarını açıp, hoş bir park alanında öğle yemeğimizi yiyoruz. Tabii yemek yerken yine de elinizden yiyeceğinizi kapma potansiyeline sahip yırtıcı kuşlara dikkat etmelisiniz.
Yemek sonrası başlıyoruz safariye.
Araçlar maksimum 50 kilometre hız yapabiliyorlar park alanı içerisinde. Eğer 50 kilometrenin üzerine çıkarsanız ciddi cezaları var. Ateş yakmak, çöp atmak, korna çalmak kesinlikle yasak.
İlk olarak iki tane upuzun kuyruklu blue monkeyleri görüyoruz. Doğu ve orta Afrikaya özgü bir maymun olan Blue monkeylerin boyları kuyrukları hariç 50-65 cm arasında. Dişileri yaklaşık 4 - 5 kg, erkekleri ise 8 kg ağırlığında.
Toprak yolda yavaş yavaş ilerlerken sağda solda sayısız antilop görüyoruz. Yaklaşık 100’e yakın antilop çeşidi var Afrika’da. En büyük antilop, 2 metre omuz yüksekliği olan yaklaşık 700 kg ağırlığındaki dev boğa antilobu. Kudu, nyala, gno, dikdik,… Bunların hepsi antilop çeşitleri. En küçük antilop çeşidi ise 25 cm uzunluğunda ve 2-3 kg ağırlıkta olan Kral Antilop.
Ardından birbirleri ile oynaşan filleri görüyoruz. Beş büyükler arasında yer alan Afrika fillerinin ağırlıkları yaklaşık 5-6 ton.
Biraz devam ettikten sonra düzlük alana çıkıyoruz. Nihayet Manyara gölünün kenarındayız.
Ama kurak sezon olduğu için göl göremeyeceğimiz kadar çok çekilmiş. Burada araçlardan inip uzaktan da olsa flamingoları izliyoruz.
Burada yaban domuzlarını, ceylan sürüsünü ve zebra sürüsünü görüyoruz. Etkileyici bir görüntüydü. Safarinin ilk günü gördüğümüz ceylan ve zebra sürülerine çok büyük ilgi gösterip dakikalarca izlerken, son günlerde “yine zebra sürüsüymüş, devam edelim, durmaya gerek yok” deme noktasına geldik.
Biraz ileride ise zürafaları görüyoruz. Dişi bir zürafa asla tek başına dolaşmıyor. Hep aile olarak dolaşıyorlar. Eğer tek başına bir zürafa görürseniz onun kesinlikle erkek olduğunu anlayabilirsiniz. Dünyanın en uzun boylu hayvanı olan Afrika zürafalarının dilleri ise 45 cm uzunluğunda.
Parkta son olarak Hippo Pool denilen Hippopotamların yani su aygırlarının bulunduğu bölgeyi ziyaret ediyoruz. Genelde 20’li gruplar halinde yaşıyorlar. Omuz yüksekliği 1,5 metre ve uzunluğu 4,5 metre olan yetişkin bir su aygırının ağırlığı yaklaşık 3 – 4,5 ton arasında değişiyor. Sürekli suyun içinde yatan miskin görünümlü bu hayvanlar saatte 48 km hıza ulaşabiliyorlar.
Afrikanın beş büyükleri içinde yer alan su aygırlarının 44 tane dişi var. Bu dişleri, iri cüssesi ve yüksek hızı neticesinde Afrika’nın en tehlikeli hayvanları arasında sıralanmaktadır.
Doğa manzarası ve harika kahvaltıları ile Burudika Manyara Lodge ve Manyara Wildlife Safari Camp konaklamak için tercih edilebilecek otellerden.