Hint ve Pasifik Okyanusları arasında yer alan Singapur, Tayland, Endonezya, Filipinler ve Malezya; dalış yapmak için çok elverişli yüzlerce adadan oluşmaktadır, ancak içlerinden Malezya - Sipadan Adası'nın yeri benim için daima farklı olmuştur...
Başkent Kuala Lumpur; gökdelenleri, renkli ve cıvıl cıvıl pazarları, sergileri, Uzakdoğu mutfağı, gece kulübü ve barları ile pek de diğer Uzakdoğu ülke başkentlerinden farklı değil aslında… Tabii ülkelerin içlerine doğru girdiğinizde tezatlar ülkesinde olduğunuzun farkına çok çabuk varıyorsunuz. Daha şehir merkezini yeni terk ederken; o beton yapılar yerini yeşilin 50 tonuna bırakırken, yer yer küçük köy ve kasabaları ve orada yaşayan fakir fakat mutlu insanları görüyorsunuz ve bir iç geçiriyorsunuz… Uzakdoğu dalış seyahatlerimde ekseriyetle bir ya da iki günü büyük şehirlere ayırıp, geri kalan zamanımı sahil kasabalarında ve ufak adalarda geçirmekteyim. Kuala Lumpur'dan 1 saatlik uçuş ile Tawau'ya, oradan da bizi almaya gelmiş olan minibüs ile yaklaşık 2 saatte Semporna'ya geçtik. Semporna bir balıkçı kasabası, birkaç büyük otelin dışında küçük küçük pansiyonlar ve restoranlar var. Tabii ki deniz mahsullerinin bol olduğu bu restoranların havuzlarından kendinize yengeç, ıstakoz gibi kabuklulardan seçebilir; bizim Boğaz'ın balıklarının lezzetlerine yakınlaşamasalar da tropik renkli balıklardan seçerek, kendinize ziyafet çekebilirsiniz. Malezya Müslüman bir ülke olmasına rağmen, turistlerin uğrak yerlerinde alkol satışı ve tüketiminde bir sorun yok. Semporna küçük bir kasaba, otel ve restoranların dışında bir de dalış merkezleri var; dünyaca ünlü dalış noktalarından biri olan Sipadan Adası'na hızlı tekneler ile 2 saatlik mesafede olmasından dolayı çok sayıda dalış teknesi var.
Sipadan Adası, indo-pasifik denilen bir yerde ve tam da dünyanın en zengin sualtı canlılığına sahip olan sularının kalbinde yer alıyor. Aslında bir yanardağın lavlarının birikmesi sonucu oluştuğu tahmin edilen adanın doğusu, 600 metre derinliğe kadar inen bir duvara sahiptir. 2002 senesine kadar Endonezya ve Malezya'nın ortak sularında yer alan ada, Ligitan Adası ile birlikte bu tarihten sonra Malezya'ya verilmiş. 2005 yılında ise ada turizme kapatılmış ve üzerinde bulunan resort, bar ve restoranlar çürümeye terk edilmiştir. Kısıtlı sayıda tekne ve dalıcının, günübirlik gelerek dalış yapabildiği ve tekrar yakınlarındaki Kapalai ve Mabul adalarındaki resortlara ya da 2 saat mesafedeki Semporna'ya döndüğü bir dalış aktivitesine sahiptir.
Adaya en yakın ve keyifli resort olan Kapalai resort aslında deniz hizasındaki bir adanın üzerinde, adaya sadece ahşap ayaklar ile basan ve lüksten uzak ancak otantik bir havaya sahip ahşap bungalovları ile büyük çoğunluğu dalıcılardan oluşan misafirlerini her sene ağırlamakta… Restoranı, dalış merkezi ve güneşlenme teraslarının yanında bir de muazzam turkuaz renkteki bir denize ve sabahları bungalovunuzun balkonundan size göz kırpan deniz kaplumbağalarına sahip… Odalarda elektrik var ancak klima bulunmuyor, tavandaki pervane yeterli geliyor serinlemeye. Bir iskele ile birbirine bağlı bungalovlar, konumları itibari ile oldukça mahrem… Adadan gün boyu limitsiz kıyı dalışı yapabildiğiniz gibi, tekne ile de Sipadan Adası başta olmak üzere diğer güzel dalış noktalarına tecrübeniz doğrultusunda ulaşabiliyorsunuz. Mabul Adası ise yağmur ormanları ile bezenmiş, resortun yanı sıra yerlilerin de yaşadığı, daha hayatla iç içe bir bölge… Kapalai'den günlük tekne ile de ulaşabileceğiniz bu adada en azından ormanda yürüyüş yapabiliyorsunuz, tabii eğer dalıştan sonra zaman ve kuvvet bulabiliyorsanız… 2000 yılında Filipinler'den gelen korsanlar tarafından Sipadan Adası'ndan 21 kişi kaçırılmış, ancak sonra salıverilmiş. Bu sebepten olsa gerek, hem resortta hem de açıkta demirlemiş olan askeri gemide ağır silahlı askerleri görüyorsunuz.
Hem makro hem de geniş açı fotoğrafçılarına hitap eden dalış noktaları ile ilk 10 en iyi dalış yeri listesinde haklı bir yeri olan bu bölgede, sıradan bir dalış yerinde görebileceğiniz küçük akya sürüleri, köpekbalıkları ve baraküdalar etrafınızı sarmakta ve siz bu sürüler içinde adeta kaybolmaktasınız. Tabii buradaki köpekbalıkları da diğer birçoğu gibi dalıcılar için bir tehlike oluşturmuyor. Avustralya'da yaptığım Büyük Beyaz Köpekbalığı dalışından sonra zaten bunlar küçük finocuklar gibi… Sipadan Adası'na, buranın bakir sualtı yaşamına olabildiğince az zarar vermek için kısıtlı sayıda dalıcı götürüyorlar; her 3 gün konaklamaya karşılık 1 gün adaya dalışa gidebiliyorsunuz. Tabii durum böyle olunca; sabah 05.00'te yola çıkıp, öğleden sonra 15.00'e kadar toplamda 4 dalış yapmak şart oluyor. 7 günlük turumuzda tüm ısrarlarımıza rağmen sadece 2 gün gidebildiğimiz Sipadan Adası daima aklımda kalan bir dalış noktası… Ancak “House Reef” diye adlandırılan adanın etrafında yapılan dalışlarda da ghost pipe fish, leaf scorpion fish, harlequin karides, mimic ahtapot, decorator yengeç, gobby ve deniztavşanı dediğimiz çok sayıda nudy branch gibi küçük canlıları görmek ve kaplumbağalar ile yüzmek mümkün… “Daldığım en iyi dalış noktası” listeme üçüncü sıradan giren Sipadan Adası ve çevresi, özellikle sualtı fotoğrafçılarının ve rahat dalış yapmak isteyen dalıcıların seyahat rotalarında olması gereken bir yer…