Bir Cuma günü 7 kadın düştük yollara... Kimimiz eşini, çocuğunu bırakıp ilk yolculuk deneyimini yaşarken, kimimiz geriye bir şey bırakmadan çıkmıştık yollara... Rotamız son dönemin popüler şehri Eskişehir'di.
Cuma 17.00 treniyle birkaç saat sürecek yolculuğun heyecanı içerisindeydik. Biletlerimizi internetten topluca alarak yakın koltukları seçmiştik. Yolculuk heyecanı, coşkulu bir şekilde hiç ama hiç terk etmiyordu. İçimiz kıpır kıpır... Hatta fazla ses yaptığımız için uyarımız da hemen arkasından geldi. Neyse coşkumuzu gezimize saklayarak, kısa süre sonra ineceğimiz Eskişehir İstasyonu'na yaklaşıyorduk.
Eskişehir'e ikinci defa geleceğimi hayal bile edemezdim ve birçok defa... İstasyona iner inmez hava biraz kararmak üzeriydi. Hemen ağırlıklarımızdan kurtulmak için konaklayacağımız öğretmenevine yerleştik. İstasyona ve merkezde gezilecek birçok yere yakın konumuyla tercih edilecek konaklama yerlerinden biri öğretmenevi... İlerleyen zamanda daha birçok seçeneğin olduğunu her gelişimde birer birer keşfediyorum.
Akşam yemeğimizi grup arkadaşımızın ailesinin hazırlamış olduğu nefis yöresel lezzetleri tadarak geçiriyoruz. Uzun sohbet, ertesi günün gezi planları derken günü bitirip, otelimize dönüyoruz. Biraz yorucu iş temposu, bir de yolculuk hepsi üst üste binmeden dinlenmeye çekiliyoruz.
Sabah kahvaltıda buluşuyor, ilk rotamıza doğru yola çıkıyoruz. Şelale Park, Eskişehir'in yeni gözde mekanlarından. Şelale Park tepedeki yapay şelaleden adını alan park içinde çeşitli oyuncaklar ve spor aletleri, yürüyüş parkuru, yeşil alanlar, yel değirmeni, Don Kişot ile uşağının heykeli ve iki adet kafe bulunan bir mekân. Parka giriş için biraz yorucu olabilecek merdivenleri tırmanmamız gerekiyordu. Ancak yukarı çıkınca kesinlikle bu tırmanışa değdiğini görüyoruz. Park içindeki iki kafeden birini tercih ederek, tepeden bütün ovaya yayılan bu modern şehrin panoramasını sessizce seyre dalıyoruz. İçimizi ısıtan çayların sıcaklığı ve bir de şırıl şırıl akan suyun coşkulu sesiyle... Bir bardak bir bardak diyerek üst üste içilen çayların, birkaçının sıcaklığını içimizde hissediyoruz.
Aşağıya doğru indiğimizde yeni oluşum aşamasında olan Sazova Parkı olarak da bilinen Eskişehir'in en büyük parkının resmi adı olan Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı’na geliyoruz. Adından da anlaşılacağı üzere burası klasik anlamda inşa edilmiş bir park değil. Türkiye’nin en özgün parkları arasında sayılıyor. Alanda yapım çalışmaları halen devam ediyor. Park yaklaşık 400 bin metrekarelik bir alana sahip. İçerisinde restoran ve kahve evleri, Masal Köşkü, Uzay Evi, Sualtı Dünyası, Amfi Tiyatro, Bilim Deney Merkezi, Korsan Gemisi, gezi ve oyun alanları barındıran bu park en az yarım günümüzü alıyor. Öğle vakti Eskişehir'in meşhur hamur işi “çi börek” ile açlığımızı kırıyoruz.
Eskişehir’in en güzel, gençlerin cıvıltılarını ve hareketliliğini hiç eksilmediği yer Adalar'a doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 450 kilometreye yakın bir uzunlukta bulunan Porsuk Çayı'nın kent merkezine rastlayan bölgesine “Adalar” deniliyor. Porsuk Çayı’nın Adalar bölgesi çayın ıslahıyla birlikte bölgenin en önemli merkezleri arasına girmiş. Şair Fuzuli Caddesi, Doktorlar Caddesi, Atatürk Caddesi, Çarşı gibi önemli merkezleri kapsayan Adalar bölgesi idari olarak da bir kaç mahalleyi de kapsıyor. Kısa süreli verilen soluklanma molası sonrası Porsuk turu yapıyoruz. Venedik'i aratmayacak nitelikte!!!
Tur sonrası yönümüzü Odunpazarı Evleri'ne çeviriyoruz. Birbirinden güzel bu tarihi evler, Eskişehir'in dünya kültür mirasına eklediği en önemli eserler arasında yer alıyor. Tarihten bu yana Evliya Çelebi’nin de içinde bulunduğu pek çok gezgin tarafından övgüyle bahsedilen bu mekânlar Eskişehir açısından önemli turizm merkezlerinden birisi. Küçük bir alana dizili evler olarak algılanmasına rağmen gezilecek yer çok.
İlk olarak Balmumu Müzesi'nden başlıyoruz. Tam adı Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi olan Eskişehir Balmumu Heykel Müzesi, ilk ziyaretçilerini 19 Mayıs 2013 tarihinde ağırlamış. Dünyanın pek çok ülkesinde yer alan, ilk olarak 1835 yılında İngiltere’de açılan Madame Tussauds Müzesi’nin Türkiye’deki ilk ve tek örneği Eskişehir Balmumu Heykel Müzesi. Oldukça canlı ve gerçeğe yakın bir izlenim uyandıran balmumundan yapılma heykeller; müzede balmumu heykeli bulunan tarihi ve popüler kişileri görmeye gelen ziyaretçilere oldukça etkileyici bir deneyim yaşatıyor. Müzede; Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından müzeye bağışlanan, tarihi kişiler ve yerli, yabancı ünlülerden oluşan 160 balmumu heykeli bulunuyor. Yaklaşık 1 saatimiz burada geçiyor. Çıkınca hemen yakınında yer alan Çağdaş Cam Sanatları Müzesi'ne doğru ilerliyoruz.
Eskişehir’in Odunpazarı semtindeki Çağdaş Cam Sanatları Müzesi Eskişehir Odunpazarı Evleri bölgesinde kurulmuş. 2007 yılında hizmete açılan müze üç tarihi evin restore edilmesiyle oluşan bina içinde yer alıyor. Hammaddesi cam olan bir birinden güzel eserleri burada seyrederek bir camdan ne kadar harika eserler çıkabileceğini görme şansına erişiyoruz.
Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Cam Dostları Grubu’nun ortak çalışmasıyla meydana gelmiş. İçerisinde yerli ve yabancı 100 kadar sanatçının eserleri sergileniyor. Büyük çoğunluğu yerli olan sanatçılar burada eserlerini sergiliyor, kimi eserleri de satın alabiliyoruz.
Odunpazarı sokaklarını dolaşırken buranın meşhur lüle taşından yapılmış takıları da atlamadan geçmiyoruz. Ara sokaklar, gizlenmiş güzel mekânlar, kahve molaları derken yönümüzü bu sefer Kentpark'a doğru çeviriyoruz.
Kentpark, Eskişehir’de yer alan en güzel parklardan birisi. Park içinde yer alan Türkiye’nin ilk yapay plajı, Kentpark’ın ülke genelinde bilinmesini sağlamış. Plaj haricinde parkta birçok oyun gurubu, yürüyüş parkurları, restoran ve kafeler yer alıyor.
Kentpark içinde inşa edilen plaj alanında tek olma özelliğine sahip. Plajın suyunun durgun olması ve havuz kriterleri sağlamaması Sağlık Bakanlığı tarafından kriterlere uymama gerekçesiyle kapatılmasına yol açmış. Ancak kapatıldıktan 1 yıl sonra havuz kenarındaki kumlar kalmış, havuz içine mermer döşenmiş. Bu şekilde yeniden kullanıma açılan plaj orijinalliğini yitirse de denize uzak kalan Eskişehir halkının ilgisini hala çekiyor.
Eskişehir'in her yerini gezmesek de öncelikli yerlerini dolaşarak günümüzü tamamlıyoruz. Akşam yemeği sonrası heyecanı seven arkadaşlarla gecelere akıyoruz. Gelmeyip, dinlenmeyi tercih eden de oluyor. Önce açılışı Barlar Sokağı'nda yapıp devamında 222, Social Pub'da tamamlıyoruz. Sabaha kadar dolaşmamıza rağmen sokaklar susmuyor, cıvıl cıvıl. Şehir özgür, insanlar özgür... Aranılacak, yaşanılacak yerlerden birisi...
Sabaha karşı odamıza geliyoruz. Birkaç saatlik dinlendirici uyku, günün yorgunluğunu atmamıza yetiyor. Güzel bir hafta sonu, kız kıza gezmenin tadı da damağımızda kalarak, sabah eve dönüş yolculuğu başlıyor... Tekrarı ne zaman olur bilmeden...