Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Avrasya'nın tam merkezinde yer alıyor. Tarihi İpek Yolu, bölgenin Xi’an kentinden başlayıp Avrupa’da İtalya’ya kadar uzanıyordu. Günümüzde Çin'i Orta Asya ile Avrupa'ya bağlayan kara ulaşım koridoru Sincan, tam 8 ülkeyle komşu…
Sincan’ın birden fazla ülkeye komşu olması ve Batı ile Doğu medeniyetlerinin buluştuğu yer olması halkının iyi bir dansçı ve müzisyen olmasında önemli rol oynamış. “Uygur” kelimesi, “birlik, birleşme” anlamına geliyor. Çin'deki 56 etnik gruptan 47'si Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşıyor. Dolayısıyla “şarkı ve dans” memleketi olarak bilinen Sincan’da nereye giderseniz gidin, farklı etkin gruplar sizi dans ve şarkılarıyla karşılıyor.
Sincan’ı “güneşin merkezi” olarak da tanımlayabiliriz. Çünkü dünyada en yüksek seviye olarak kabul edilen 50 derece sıcaklık burada ölçülmüş. Yılın 100 günü de ortalama sıcaklık 35 derece olarak seyrediyor. Sıcaktan kavrulan bölge, başta üzüm olmak üzere birçok meyve üretiminde de dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Üzümde dünya birincisi, domates, pamuk, lavanta, kavun-karpuz üretiminde ise ilk beşin içinde bulunuyor. Dünyada en fazla dinozor fosilini barındıran müzenin de Sincan’da olduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum.
Karız kanallarının bereketi
Sincan’ın başkenti Urumçi’nin adı Moğolca “güzel ova” anlamına geliyor. Urumçi’ye 3-4 saat uzaklıkta bulunan Turfan kenti, yüzü aşkın üzüm çeşidi ve diğer meyveleriyle öne çıkıyor. Meyve-sebzeyle öylesine iç içe ki Türkçede taze anlamına kullandığımız “turfanda” kelimesinin buradan geldiği belirtiliyor. Diyeceksiniz ki böylesine sıcak bir yerde sulamayı nasıl yapıyorlar? Hemen yanıtlayayım; karız kanalları sayesinde.
Deniz seviyesinden 154 metre aşağıda olan Turfan’daki “Ayışığı Gölü” (Aiding), bu özelliğiyle Ürdün'deki Ölü Deniz'den sonra dünyada ikinci konumdadır. Yüksekliği bin 400 metreye ulaşan Tanrı Dağları (Tianşan) ise kar ve yağmur kaynakları açısından doğal su deposudur. 1,5-1,7 metre yükseklinde 60-70 cm genişliğinde tünellerden oluşan kanallar, belli aralıklarla yukardan dikey olarak açılmış kuyulardan toprak tahliye edilerek kazılmış. Arazinin eğimi kullanılarak Tanrı Dağları'nın 1-2 derecelik soğuk suları buralara kadar getirilmiş. Karız Kanalları dik kuyu, yer altı-yerüstü kanalları ve barajlardan oluşuyor. İnsan elinden çıkma karız kanalarında her birkaç metre veya onlarca metre mesafede bir dik kuyu kazılmış.
2007 yılında Turfan’da hizmete giren Karız Kanalları Müzesi’ni gezerken rehberimiz, bir dönem Sincan genelinde sayıları 1700’ü aşan Karız Kanalı olduğunu, günümüzde sayının 614’e düştüğünü ve büyük bir kısmı Turfan’da olan sadece 195'inin de hala kullanılabildiğini söyledi. Toplam 2 milyon 400 bin yuana mal olan Karız Kanalları Müzesi, 100 metreden uzun yeraltı gezi tüneli, 500 metrekare genişliğindeki yerüstü sergi salonu, üzüm bağları koridoru ve üzüm kurutma odaları gibi bölümlerden oluşuyor. Burada ziyaretçilere resim ve simülatörler eşliğinde karız kanallarının yapısı, coğrafi dağılımı ve işleviyle ilgili bilgiler veriliyor. Müzenin yılda ortalama 150 bin ziyaretçi ağırladığı belirtiliyor.
Dans ve müzik her yerde
İkinci durağımız Turfan kentinin 10 kilometre batısında yer alan Jiaohe kenti oldu. İki bin yılı aşkın bir süredir iyi korunan şehir devletlerine ait bu kalıntı “açık hava müzesi” olarak hizmet veriyor. Kankıllar Krallığı'na başkentlik yapan “Jiaohe” (Yarkent), iki nehrin birleştiği yer anlamına geliyor. Antik kent, 2300 yıl önce bölgede yaşayan insanlar tarafından yabani hayvanların saldırıları ve kabileler arasındaki savaşları önlemek için kurulmuş. Toprak yapılardan oluşan antik kentin kalıntılarından o zamandaki şehir düzeni, resmi makamlar, tapınaklar ve sokakların izleri görülebiliyor.
Dans ve müziğe gelince… Burada kulağınıza çalınacak bazı kelimelerin pek de yabancı olmadığın göreceksiniz. Örneğin “Meşrep”… Bu kelime Uygur dilinde toplantı ve bir araya gelme anlamına geliyor. Halkın şarkı söyleyip dans ederek yaptığı şenlik “Meşrep” olarak adlandırılıyor. Bu yüzden ziyaretçiler her yerde kendine özgü yerel giysilerle icra edilen müzikli danslarla karşılaşıyor.
Turfan’ın etkileyici turistik değerlerinden biri de asma bahçeleri ya da diğer adıyla üzüm tünelleri. Demirden yapılan ızgaralar üzüm asmalarıyla örülmüş. Bu da ortaya güneş ışıklarının yer bulduğunda farklı yansıdığı hoş kokulu bir yolu çıkarmış. Çin’de yaşayan Uygurlar geleneksel akrobasi sanatı “Davaz” (cambaz) gösterileriyle de ziyaretçileri büyülüyor. “Davaz’lar” ip cambazları havada asılan tel üzerinde hiç bir koruma olmadan, hatta gözlerini bağlayıp rahatça yürüyüp dans ediyor.
Lavanta kokulu İli
Sincan'ın İli kenti akıntısı en büyük İli Nehri ve lavanta üretimiyle haklı bir üne sahip. İli Nehri, Tanrı Dağları’nın batı kesiminde yer alan Han Tengri Dağı 'ndan çıkıp, İli Vadisi’nden geçerek Kazakistan sınırlarındaki Balkaş Gölü'ne dökülüyor. En geniş kesimi 80 metreye ulaşan İli Nehri'nin yataklarında çok sayıda delta ve adacık bulunuyor. Toplam uzunluğu 1500 kilometreyi bulan İli Nehri'nin iki yakasındaki yeşillik ve bozkırlar güzel bir manzara oluşturuyor. Nehir yakasının bir bölümü de özellikle yeme-içme birimleri, hediyelik eşya satan dükkânları ve gezginlerin nehir kıyısına kadar götürüldüğü mini trenleriyle tam anlamıyla turistik bir merkeze dönüşmüş durumda. Yaklaşık 20 çeşit balık yetişen İli Nehri, Sincan'da balık kaynağı en zengin olan bölgelerin başında yer alıyor.
Rehberimiz günümüzde İli’nin dünyanın üç büyük lavanta üretim merkezinden biri haline geldiği bilgisini verdi. Diğer iki yeri merak edip araştırdığımızda bunların Fransa Provence ve Japonya Hokkaido olduğunu öğrendik. İli lavantalarından elde edilen güzel koku, bir kamu iktisadi teşekkülü olarak Epare adıyla markalaşmış. Kişisel bakım ve güzellik ürünleri üreten Epare, Çin'in çeşitli şehirlerinde 300'den fazla mağazaya sahip. Lavanta merkezindeki büyük alışveriş merkezine gittiğinizde birçok mağazadan lavanta satın alabilirsiniz. İli’de ayrıca yüksek tansiyona iyi gelen kalp dostu bitki çayı da alabilirsiniz. Her yerde size sütlü çay ikram edebilirler. Bu çayı şeker yerine tuzlu içtiklerini hatırlatmak isteriz. Sincan’a giderseniz şiş kebabı ve bizim pide olarak bildiğimiz “nan”ı tatmayı unutmayın. Dönerken de tansiyonu düşüren ve kalbi rahatlatan bitki çayı almayı da ihmal etmeyin.