Kanada’nın en büyük ve kalabalık şehri,Toronto'nun nüfusunun yarısını göçmenler oluşturmaktadır. Ülkenin ticaret merkezi ve Ontario eyaletinin de başkentidir. Ontario eyaletinin güneyinde ve Ontario Gölü'nün kuzeybatı kıyısında yer alan şehir, kozmopolit yapısı ile oldukça renkli bir şehirdir.
Kanada gezimizin ilk büyük şehri Toronto’ya, Niagara - On -The-Lake bölgesinde geçirdiğimiz çok güzel birkaç saat sonrasında bir pazar öğleden sonra geldik. Kalacağımız otelin de olduğu şehir merkezine yaklaşık 7-8 km kala tıkanan trafiği aşmamız en az bir saatimizi aldı. Otobandan çıktığımızda trafiğe kapalı olan caddeler ile birlikte karşılaştığımız mahşer kalabalığı otele varana kadar hem yordu hem de sabahki dinginliğin üzerine şok etkisi yaptı.
Otele giriş işlemlerini hızlıca yaptırdıktan sonra hemen kendimizi dışarı attık. Bu gezimizde şehirlere 2’şer gün ayırdığımız için elimizden geldiğince oyalanmadan hareket edip zamanımızı yeni yerler görmek için harcamak istiyorduk. Otelden çıktığımızda kalabalığın o gün oynanan bir maçtan çıkanlar olduğunu öğrendik. Şehir merkezine belki de olabilecek en kötü zamanlamayla girmiştik. Kalabalık, trafik, otopark sorunu biraz canımızı sıkmış ayrıca her yerde inşaatların devam ediyor olması da üstüne tuz biber olmuştu. O yüzden şehre karşı ilk izlenimimiz de olumsuzluklar ile başladı diyebiliriz.
Toronto’da ilk dikkatimizi çekenler; şehir merkezinde yükselen gökdenler ile yeni yapılmakta olan gökdelenlerin inşaatlarıydı. İnşaatların birçoğu 2016 yılında tamamlanacak ve etrafı düzenlenince eminiz ki sokaklardaki düzensizlik çözümlenecektir. Birçok cadde ve sokakta da yapım çalışmaları olduğundan trafiğe kapalı; o yüzden hem yürürken hem de araba ile dolaşırken bu durum biraz sıkıntı yaratıyor.
Kanada’nın farklı ülkelerden göçmen kabul ettiğini bilsek de özellikle Hindistan ve Arap ülkelerinden olan göçmen nüfusunun bu kadar fazla olacağını tahmin etmemiştik. Hintlilere zaten ABD’den çok alışkınız, kalabalık nüfusları ile her yerdeler; ama Arap göçmenlerin de bu kadar kalabalık olduğunu Toronto’da gördük. 2 gün içinde bazı anlar Hintli’leri ve Arap’ları çıkarsalar sanki geriye sadece biz kalacakmışız gibi hisse kapıldığımız bile oldu. Özellikle Toronto Adaları'na giderken vapurda bu hissi çok yoğun bir şekilde yaşadık.
Sokaklarda yaşayan evsiz sayısı fazla; ama rahatsız etmiyorlar. Genel olarak Toronto oldukça güvenli bir şehir.
Kanada’nın resmi dili İngilizce ve Fransızca olsa da bu bölgesinde ağırlıklı İngilizce konuşuluyor.
Şehrin merkezinden genel olarak çok zevk alamadık. Büyük binaların arasında sanki bir şeyler eksikti, insanı içine alan şehrin kendine özgü bir ruhu yoktu. Belki inşaatların devam ediyor olması, görselliğinin bozulmuş olması da bu duyguyu hissetmemizde etkili oldu. Şehir merkezinin dışındaki mahalleleri dolaştıkca merkeze göre çok daha keyifli olduğunu hissettik. Hatta keşke otelimizi bu bölgelerde ayarlasaydık diye düşündük. Toplu taşımacılık oldukça geniş o yüzden yoğun mesai saatleri hariç rahatlıkla kullanılabilir.
Toronto'da Gezilecek Yerler
CN Tower (CN Kulesi): Toronto’nun şehir merkezinde yapılabilecek en önemli aktivitelerden biri; yaklaşık 500 metre yüksekliğe sahip CN Tower’a çıkmak olacaktır. CN, Canadian National’ın kısaltmasıdır. Şehri 360 derece izleyebileceğiniz iki ayrı yükseklikte gözlem imkanı sunmaktadır. 356 metre yükseklikteki ilk gözlem bölümünün zemini camdan yapılmıştır. Skypod adı verilen ikinci gözlem noktası ise 447 metre yüksekliktedir. Genel giriş ücretine bu kat dahil değildir. Eğer macera tadında bir gezi düşünüyorsanız EdgeWalk kesinlikle yapılmalıdır. 356 metre yükseklikte kulenin dışında yürümek gerçekten adrenalin dolu müthiş bir deneyim olacaktır. Sınırlı sayıda yapılan aktivite için dönemine göre önceden bilet almakta fayda var. Kuledeki 360 derece dönenerek hem Toronto’yu hem de Ontario gölünü izleme fırsatını sunan restoranında öğle veya akşam yemeği yenilebilir. Hem öğlen hem de akşam yemeği için yapılmış olan sabit fiyatlı menüler fena durmuyordu. Ayrıca yemek menüsü aldığınızda veya sırf restoranında yemek yediğnizde yukarı çıkış ücretsiz ve 356 metredeki gözlem bölümüne de geçebiliyorsunuz.
İlk gözlem bölümüne çıkış: 32 Kanada dolari. Skypod gözlem katına çıkış: 12 Kanada Doları. Eğer biletinizi online alırsanız indirim yapılıyor. CN kulesi ile ilgili tüm detayları linkteki web sayfasında bulabilirsiniz.
Harbourfront: Şehrin göl kıyısındaki liman; restoranları, kafeleri, galerileri, açık hava tiyatrosu ve alışveriş merkeziyle en yoğun bölgelerinden biridir. Turistik açıdan da oldukça keyifli bir bölge, ayrıca gezi tekneleri de buradan kalkıyor. Şansımıza gittiğimiz dönemde Yahudi Festivali vardı ve açık hava tiyatrosunda güzel konserler verildi. Yahudi kültürünü tanıtan panayır alanı ve sergiler vardı. İlk akşam yemeğimizi Harbourfront’ta yedik ve açık havada verilen konseri dinleyerek hoş vakit geçirdik. Buradan Toronto adalarına doğru gün batımını izlemek ayrıca keyifliydi. Yemekli-yemeksiz, gün batımı, mehtap tekne turlarına katılınabilir. Eğer araba ile bu bölgeye gelecek olursanız; etrafta ücretli otoparklar var.
Toronto Islands (Toronto Adaları) : Toronto adaları birbirine bağlı 3 ayrı adadan oluşuyor ve üçüne de vapur seferleri var. İstanbul’daki vapurların biraz daha küçükleri ile 10 dakikalık kısa ve güzel manzaralı bir yolculuk sonrası ulaşılıyor. Adalarda yürüyüş, piknik, bisiklet yolları, plaj vs. alternatifleri var. Biz akşam hava kararmak üzereyken Centre Island’a geçtik. Biraz yürüyüş yaptıktan sonra vapur iskelesine yakın bir kafede Toronto’nun gece manzarasını izledik. Kesinlikle gittiğimize değdi hatta dönüş yolunda Toronto’ya doğru hem müthiş bir gece manzarası izledik hem de bol bol fotoğraf çektik.
Vapurların kalktığı iskele Jack Layton Ferry Terminal Harbourfront’tan yürüyerek yaklaşık 10 dakika sürüyor. Bütün adalara gidiş-dönüş bilet 7 Kanada doları. Sadece gidişte bilet satılıyor ve tek bilet veriyorlar, adalardan dönüşte bilet istenmiyor.
The Distillery District: Restoranları, kafeleri, sanat galerileri, dükkanları ile hem tarihi hem de çok şirin bir bölgedir. Keyifli birkaç saat geçirebilir, öğlen veya akşam yemeğinizi bu bölgede yiyebilirsiniz. Trafiğe kapalı olan bölgenin yakınında otopark mevcut veya yol kenarına (saati 2,25 Kanada Doları) aracınızı park edebilirsiniz.
St. Lawrence Market: En çok tavsiye edilen turistik aktivitelerden biri de bu marketi ziyaret etmek. Dünyadaki en iyi yiyecek marketleri arasında sayılıyor. Biz de uğradık ancak şansımıza bakım sebebiyle kapalıydı. Daha detaylı bilgi için linki tıklayabilirsiniz.
Yonge/Dundas Square: Şehrin kalbi diyebiliriz. Yonge-Dundas Meydanı'nın etrafında restoranlar, kafeler ve alışveriş merkezleri var. Meydanda ise sokak sanatçıları performanslarını sergiliyor. Biz gittiğimizde de gösteri yapan, konser veren sokak sanatçıları vardı. Toronto gezi otobüsleri de (Toronto hop-on/hop-off) buradan kalkıyor. Meydanda ayrıca ücretsiz kablosuz internet ulaşımı mevcut. Meşhur alışveriş merkezleri Eaton Center da burada yer almaktadır.
Yonge Street: Alışveriş merkezleri, restoranları ile şehrin en işlek caddelerinden biridir. Bu arada Yonge caddesinin yaklaşık 1896 km uzunluğu ile dünyanın en uzun caddesi olduğunu yürümek isteyenlere hatırlatalım…
Yunan, İtalyan ve Çin Mahalleleri: İtalyan ve Çin Mahalleleri birbirine çok yakın. Çin Mahallesi küçük ve pek özelliği yoktu, belki ABD’de her daim bu tarz mahallelere denk geldiğimiz için çok ilgimizi çekmedi. İlk defa Çin kültürü ile tanışacaklar için ilginç olabilir. Çin yemeklerini de deneme şansınız var. İtalyan ve Yunan Mahallelerinin her ikisinde de bol bol restoran ve kafe var. İtalyan mahallesi öğlen, Yunan mahallesi de tavernaları ile akşam yemeği için alternatif bölgeler olabilir. Biz İtalyan mahallesinde öğlen yemeğimizi yedik.Toronto’da neredeyse bütün ülkelere ait bir mahalleye denk gelebilirsiniz. Portekiz, Hint, Kore vs.
Casa Loma: 98 odası, 30 banyosu, 2 gizli geçiti ve 240 metrelik tüneli ile bir zamanlar Sör Henry Pellatt‘e ait Kanada’nın ev büyük evi bugün müze haline dönüştürülmüş. Bahçesi, şarap madeni, kütüphanesi ve daha fazlası tur eşliğinde geziliyor.
The Beach (Sahil Bölgesi): Sahili, yazlık evleri, butikleri, kafe ve restoranları ile oldukça rahatlatıcı bir bölge. Araba ile biraz dolaştığımız, fazla gezemediğimiz bu bölge hoşumuza gitti.
The Annex: Toronto’nun eski mahallelerinden biri olan The Annex güzel restoranları ve mağazaları ile de popüler bir bölgedir.
Yorkville: Toronto’nun üst sınıf restoranlarının ve mağazalarının olduğu bölgesidir.
Dünya tarihi, dünya kültürleri ve doğa tarihi bölümlerinden oluşan Kanada’nın en büyük müzesi; Royal Ontario Museum (ROM), en eski sanat galerisi Art Gallery of Ontario ve Ontario ScienceCenter (Ontario Bilim Merkezi) ilgi alanınıza göre gezilmeye değer galeri ve müzelerdir. Kanada’nın en büyük hayvanat bahçesi Toronto Zoo da şehrin kuzey doğusundadır. Toronto parklar bakımından da zengindir. Şehir merkezinin batısında kalan ve fazla uzak olmayan High Park‘a gidileblir.
Toronto'da Yeme-İçme
Göçmen nüfusunun etkisiyle dünyanın neredeyse her mutfağını deneme şansınız var. Ayrıca yerel biralarını tadabileceğiniz turlar ve restoranlar var.
Bizim gittiğimiz kafe ve restoranlar: Kahve severler için; Starbucks oldukça yaygın, şehir merkezinde neredeyse birkaç blok arayla bulabilirsiniz. Kanada’da oldukça popüler diğer bir marka olan Balzac’s Coffee Roasters‘ın The Distillery District‘de bir şubesi var. Mekan olarak çok hoş, kahveleri Starbucks’tan sonra hafif gelebilir. Ürünlerinde organik kahve ve süt kullanıyorlar.
Amsterdam Brewhouse on the Lake: Ontario Gölü‘ne bakan restoran mekan olarak oldukça kalabalık olduğu için tercih ettik. Hem içeride hem de dışarıda oturma bölümü olan restoran geniş olmasına rağmen kapısında bayağı bekleyen vardı. Neyse ki iki kişi olunca 15 dk. kadar bekledikten sonra sıra bize geldi. Ama inanılmaz yoğunluktan olsa gerek garsonlar yetişemiyor ve hizmet biraz yavaştı. Menüleri burger ağırlıklı ve kendi üretimleri olan bira listesi fena değildi, ama birkaç çeşidi kalmamıştı. Blonde ve downtown brown çeşitlerini denedik. Downtown brown daha lezzetliydi. Fiyatlardan bira 7, burgerler 14-15 Kanada Doları, fiyatlara ayrıca % 13 vergi ekleniyor. Bahşiş ise vergisiz hesaptan % 18 olarak alınıyor.
Cafe Diplomatico: İtalyan mahallesinde College street üzerinde bulunan hem dışarıda hem de içeride oturma bölümleri olan bir İtalyan restoranıdır. Önünden geçerken dışarısının hem ortamının güzel olması hem de kalabalık olmasından dolayı cazip geldi. Öğle yemeğimizi yedik. Menüleri oldukça geniş, et, balık, pizza vs. Tercihimiz pizza ve kendi biraları oldu. Sevisleri ağır ve personelini biraz ilgisiz bulduk. Pizza lezzetliydi, esmer veya beyaz undan yapılma hamur seçeneğinin olması güzeldi. Biraları Cafe dip primo lager’ın içimi rahat, hafifti. 1968’den beri işletilen restoran aslında bölgede bayağı bilinen bir mekanmış. İki kişilik orta boy pizza ve biralara vergi dahil 28 Kanada doları hesap ödedik, ayrıca %18 bahşiş bırakılıyor.
Toula Restaurant & Bar: Western otelin en üst katında bulunan İtalyan restoranından bütün şehri 360 derece görme şansınız var. İlk düşencemiz burada birşeyler içip genel manzara hakkında bilgi sahibi olmaktı. Gittiğimizde ise; Ontario gölüne bakan cam kenarındaki masaların manzarası hoşumuza gidince burada yemek yemeğe karar verdik. Menüde deniz ürünlerini ve balık görünce seçimimiz; levrek ve kalamar oldu. Önden ABD’deki gibi ekmek ve tereyağ getiriliyor. Porsiyonları oldukça küçük ama sunumları güzeldi. İlk gelen kalamar çok lezzetli olunca ikinciyi sipariş verdik ama maalesef sanki mikro dalgada ısıtılıp getirilmişti, aynı lezzeti bulamadık. Fiyatlardan kadeh şarap 13, levrek tabağı 36, kalamar tabağı 18 Kanada Doları. Tabii ki vergi ve bahşiş ilave ediliyor.
Toronto’da, şehir merkezindeki oteller maalesef hem pahalı hem de otoparkları çoğunun ücretli.
Kaldığımız Strathcona Hotel hakkındaki düşüncelerimiz: İki kişi iki geceye vergi dahil sadece oda için 310 Kanada doları ödedik. Otopark için de ayrıca gecesine 44 dolardan 88 Kanada Doları daha ödedik. Otelin tek olumlu yanı merkezi konumda olmasıydı. Odalar küçük ve personeli çok ilgisizdi.
Tavsiyeler:
- Toplu ulaşım ağı çok iyi o yüzden kalınacak otelin şehir merkezinde olması çok önemli değil.
- ABD doları hemen hemen yer yerde kabul ediliyor ama kur farkını göz önünde bulundurmadan aynı rakamı alıyorlar. Nakit harcamalarda yanınızda Kanada doları bulunmasında fayda var.
- Araba ile dolaşıyorsanız yanınızda yol üzerindeki otoparklar için bozuk para bulundurmanızda fayda var. Çoğunda kredi kartı ile de ödeme yapılabiliyor.