Osmanlı'dan Miras: Cumalıkızık Köyü

Bu hafta sonunda Osmanlı’dan bize miras kalan Bursa’nın Cumalıkızık Köyü’nü ziyaret ettim. Uzun zamandır görüşmediğim kardeşlerimle de görüşünce keyifli bir hafta sonu gezisi oldu benim için.

2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne giren köyde tarihi doku iyi derecede korunmuştur.

Bursa’dan aracı olmayanlar ulaşım için; terminalden 38 numaralı otobüslerle kent meydanında inip, kent meydanında Ankara asfaltı üzerinde bulunan minibüs garajından Cumalıkızık araçları ile ulaşabilir.

Köy meydanına indiğimizde bizi karşılayan tezgâhlar ve yöresel ürünleri satan köylülere uğramadan geçmek olmaz tabii. Doğal köy usulü reçeller, salçalar, turşular, erişteler, tarhanalar, köy ekmekleri, el yapımı hediyelik eşyaların bulunduğu tezgâhlara bakmadan geçemiyorsunuz. Yamaç üzerine kurulu köyün hala Osmanlı mimarisini koruyabilmesi köyü tarihi açıdan daha da zenginleştirmektedir.

Bu köyde en çok sevdiğim serpme köy kahvaltısı : ) Abartısız yer sofranıza ya da masanıza 15-20 çeşit arası kahvaltılık getiriyorlar. Bu seferki tercihimiz Köylüm kahvaltı evi oldu : ) Reklamını da yapıverdik gari ama gerçekten hizmetten çok memnun kaldık. 

Kahvaltıdan sonra köyü keşfetmenin zamanı, evlerin arasından kaldırımsız dar ve taş sokaklarda yürümek çok keyifliydi. Mor, sarı, beyaz ve mavi boyanmış tarihi evlerin özelliklerini hala koruyabilmeleri bize geçmiş zamanını daha iyi hissettirebiliyordu. Köy kahvesinin olduğu meydana çıkarken en az 350 sene olduğunu öğrendiğimiz tarihi evi müzeye dönüştürmüşler, mutlaka ziyaret etmelisiniz. Dikiş makinesi, gelinlik, giyim eşyaları, Osmanlı tıp kitapları, semaver, ibrikler, yataklar, aklınıza gelen her şey tam olarak sergilenmekte. Giriş için 2 lira gibi bir cüzi ücret alarak zamanının eşyaları arasında ve konakta keyifli zaman geçirebilirsiniz. Dilerseniz bahçesinde ev sahipleri tarafından yapılan 3 lira karşılığındaki kahvenizi tarihi mekânda yudumlayabilirsiniz. Buradan köy kahvesinin ve caminin olduğu meydanı görmenizi isterim. Köyün en güzel yerlerinden biridir. 300 yıllık bir geçmişe sahip olduğu söylenen köy camisinin kapısının üzerindeki saltanat güneşi ise ilgi çekiciydi.

Daha sonra köyün sokaklarında dolaşarak tarihi dokuyu hissetmek, köy ürünlerini satan teyzelerin güler yüzleriyle sizi buyur etmesi ve yöresel ürünlerini tanıtmak istemesi günümü güzelleştirmeye fazlasıyla yetti. Köy ufak ama şirin, hafta sonu yorgunluğunuzu alacak güzel bir yer. Hala gitmemişseniz bir program yapın derim : ) Buradaki tarihi hissetmek gerek...

Cüneyt Durhan

Yazar Hakkında

Cüneyt Durhan

1978 Tekirdağ ikametliyim.. Gezmeyi ve seyahat edip , yeni yerler keşfetmeyi seviyorum..