Bu kadar önemli bir noktada yer aldığı için eski kent merkezi etrafı tamamen surlarla çevrili. 15.yüzyıla tarihlenen Aragonese Kalesi de yine kenti savunmak amaçlı inşa edilmiş. Otranto’da surların etrafından yürüyüş yapmak, bu sırada da turkuaz rengi denizi ve renkli balıkçı teknelerini izlemeye doyum olmuyor.
Otranto’nun en ilgi çekici noktalarından biri de mozaik zeminli katedrali. Katedraldeki mozaik, Avrupa’nın en büyük mozaiklerinden biri olup hayat ağacı ve fil motiflerine sahiptir. 12. yüzyılda yapılmış olan Katedralin içinde bir de kafataslarından oluşan bir şapel var. Rivayete göre bu şapel Türk işgaline direnen 800 şehidi temsil ediyormuş.
Otranto’da dolaşırken biz burayı biraz Yunan Adalarına benzettik, biraz da Sicilya’ya. Daracık sokaklar, tek ya da çift katlı evler, çiçeklerle bezeli balkonlar,… Ama en önemlisi İngilizce konuşmayan sıcakkanlı halkı… Eski kent merkezi içinde bir tane ana cadde var. Ana cadde dediğime bakmayın caddenin genişliği belki 2 belki 3 metre. Ama kasabanın tüm önemli dükkanları işte bu ana cadde üzerinde. Puglia Bölgesinden makarna ya da yerel bir çeşit kurabiye olan Taralli alacaksanız, işte Otranto doğru yer. Çünkü fiyatlar bölgedeki diğer yerleşimlerle kıyaslandığında çok makul.
Şöyle manzaraya karşı oturup birşeyler yemek isterseniz, L’Altro Baffo restoranı tercih edebilirsiniz. Eğer balık ve deniz ürünleri seviyorsanız gözde restoranlarınız arasına gireceğine emin olabilirsiniz. Atıştırmalık birşeyler düşünürseniz, vejetaryen seçenekler de sunan Postofisso, Puglia sandviçlerinde bir numaradır.
Otranto gezimiz sonrası Murat’ın yaptığı tanımlama tek cümlede aslında Otranto’yu anlatıyor: “Botokslu, havalı İtalyan kentlerinin aksine, gerçekten yaşayan, tarihin eskitmesini göstermekten utanmayan, kırışıklıklarına rağmen gerçekten güzel bir kadın gibi”.
4. bölüm: Güzel Şehir Gallipoli Gezisi