Şöyle bir yer düşünün, hiç araç yok, trafik egzoz dumanı yok, AVM yok, beton binalar, reklam panoları yok... Aynı zamanda kahvaltı için sıcacık bir simit, diğer köyden gelmezse ekmek de yok; eğitim yok, çocukların bisiklete bineceği ve yürüyüş yapılacak bir yol yok ama bunlardan uzak yüzyıllardır yaşayan insanları, huzuru ve doğa güzelliği var… Yıllardır ziyaret ettiğim ve sadece koylarında yüzüp döndüğüm Kaleköy’de, ilk defa orda yaşayanlarla sohbet etme ve yaşamlarına tanık olma fırsatı buldum. Her özelliği şaşırtıcı gelen bu yeri ve yardımsever insanlarını çok sevdim.
Antalya’nın Demre ilçesine bağlı Üçağız Mahallesi'nde bulunan Kekova - Kaleköy tarihi adıyla Simena Antik Kenti, muhteşem güzelliği ile ziyaret edenleri kendine hayran bırakıyor. Tarih, doğa ve deniz üçlüsünün birleşmesinden doğan Kaleköy, otuz yılı aşkın süredir mavi tur yolcularını, günü birlik tur teknelerini ve gezginleri ağırlıyor.
Karayolu ile doğrudan bağlantısı olmayan Kaleköy’e ulaşım kayıklarla sağlanıyor. Üçağız’dan ortalama on dakikalık kayık yolculuğundan sonra bölgenin simgesi olan denizdeki Likya Lahdi ile karşılaşıyorsunuz.
Likya medeniyeti yerleşim yeri olan Kaleköy’de, birinci derece SİT alanı olması sebebiyle yapılaşma yasak. Bölgede yapı olarak bir tek yüz yıllardan beri varlığını sürdüren taş evler var. Bu evlere izinsiz çivi çakmak bile yasak; fakat turizm hareketliliğinden dolayı Kaleköy’de yaşayan çok sayıda kişi evine ahşaptan pansiyon ve restoran eklemeleri yapmış. Bölgede, evine, işletmesine yaptığı tadilatlar nedeniyle ceza almayan kimse yok. Sezonunda dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlayan bu yerde yapılaşma yasağı nedeniyle 4-5 pansiyon ve restoran bulunuyor. Konaklama sıkıntısı nedeniyle ziyaretçiler günü birlik turlarla geliyor ya da yatlarda kalıyor.
Her noktasından denizi ayaklarınızın altında hissedeceğiniz Kaleköy’de, yamaca dağılmış taş evler yeşilliklere çiçeklere gömülmüş durumda. Kaleköy’ün en güzel özelliklerinden biri de karşınıza hiçbir araç çıkmayacağını bildiğiniz; sizi kimi zaman bir evin önünden, kimi zaman tarihi kalıntıların arasından geçiren yolları. Evlerin önünden içinden geçen daracık yollar size tüm Kaleköy’ü gezdiriyor. Yamaçtan zirveye doğru çıkınca Kale’ye ve Likya Lahitleriyle dolu bir alana varıyorsunuz. Kale’nin arka yamacındaki patika Üçağız’a kadar uzanıyor ama araç için uygun olmaması nedeniyle bu yol tercih edilmiyor.
Likya medeniyetinin yerleşim yerlerinden biri olan ve tarihinde deniz ticaretinin yapıldığı Kaleköy’ün bir kısmı büyük bir deprem nedeniyle sular altında kalmış. Kaleköy’ün hemen karşısında sular altında kalan batık kent ve tersane yer alıyor. Pırıl pırıl denizi sayesinde tekne gezileri sırasında batık kent rahatlıkla görülebiliyor.
Taş evlerden fışkıran pespembe begonvilleri, kekik adaçayı kokusu getiren rüzgarları, bir tek kayık ve dalga sesleri duyabileceğiniz sakin havası ile Kaleköy, mutluluk dolacağınız bir yer.
NASIL GİDİLİR? Kaleköy’e özel aracınızla gitmek isterseniz Antalya merkezden yaklaşık 180 kilometre uzaklıktaki Demre Üçağız’a varıp oradan kayıkla ulaşabilirsiniz. Otobüsü tercih ederseniz, Antalya Otogarı'ndan yarım saatte bir kalkan dolmuşlarla Demre Otogarı'na varıp oradan taksiyle Üçağız'a ulaşabilirsiniz. Ulaşımı daha az maliyetli kılmak isteseniz Demre Üçağız kavşağında otobüsten inip aşağı kadar otostopla gidebilirsiniz. Eğer Kaleköy’de bir pansiyonda kalacaksanız pansiyondan birileri sizi kayıkla Üçağız’dan alacaktır.
NERDE KALINIR?
Dört pansiyonu ve yüzü bulmayan yatak kapasitesi nedeniyle Kaleköy’de özellikle yaz dönemi yer bulmak çok zor. Pansiyonda kalmak için işi şansa bırakmamak ve rezervasyonlu gitmekte yarar var. Çadırda kalmak isteyenler için bazı pansiyonların bahçesi ve Kaleköy’ün arka yamacındaki arazi müsait.
NE YAPILIR?
Likya Yolu’nun çok yakınından geçmesi sebebiyle günübirlik doğa yürüyüşü yapılabilir. Zaten Kaleköy, Likya Yolu yürüyüşçülerinin uğrak yerlerinden biri. Etrafındaki koyları görmek ve berrak sularında yüzmek için tekne turuna katılabilirsiniz. Tekneler batık kente çok yaklaşamadığı için kano turu ile hem alttaki kalıntıları görme hem de Kaleköy’e bir de denizden bakma fırsatınız olabilir. Hatta bu gezilerde bir carettayla karşılamanız an meselesi. Bunlar haricinde, Kaleköy’ün tüm daracık sokaklarını keşfedip orda yaşayan insanlarla sohbet etmek, Kale’ye çıkıp olağanüstü manzarayı izlemek ya da kendinizi denizin üstünde hissettiğiniz mekanlarda zaman geçirmek de harika seçeneklerden birkaçı.
NE YENİLİR, NE İÇİLİR?Birkaç marketi ve restoranı bulunan Kaleköy’e ekmek her gün Üçağız’dan geliyor. Manavı, pazarı olmadığı için insanlar genellikle bahçesinde bir şeyler yetiştiriyor ya da alışverişini Demre’den yapıyor. Yöre halkı özellikle dut reçeli, turunç reçeli gibi ürünleri kendisi yapıyor. Sebze, balık, deniz ürünleri harici çok fazla yemek çeşidinin olmadığı Kaleköy’de yerli üretim reçelleri, keçi sütünden yapılan dondurmayı, otlu gözlemeyi ve bitki çaylarını denemenizi tavsiye ederim.