Türkiye'ye En Yakın Yunan Adası: Samos

Samos, bizdeki adıyla Sisam; Kuşadası ve Dilek Yarımadası'nın hemen karşısında yer alan, feribotla kolay ulaşım sağlayabileceğiniz, Schengen olmadan ayak basamayacağınız küçük ve şirin bir ada. Aynı zamanda geçmişteki 12 İyon kolonisinden biri ve Türkiye'ye en yakın Yunan adası.

Samos'a Kuşadası'ndan, limandan kalkan feribotlarla ulaşabilirsiniz. Sabah 09.00' da Kuşadası'ndan kalkan feribotla yaklaşık 1,5 saat sonra Samos'a varıyorsunuz. Gidiş-dönüş feribot biletlerini 40 euro'ya alabilirsiniz. Ancak ben günübirlik gitmiştim eğer konaklamak ister ve dönüş biletinizi başka bir tarihe alırsanız bilet fiyatları 55 euro'ya çıkıyor. Günübirlik gitmeyi düşünürseniz dönüş biletinizi Pythagorion Limanı'ndan alırsanız akşam 20.00 feribotu ile dönebilirsiniz. Normalde Vathy Limanı'ndan kalkanlar akşam 17.00'de kalkıyor, adaya gelişiniz 12.00'yi bulabiliyor bu yüzden çok zamanınız kalmayabilir.

Giderken beklentinizi çok yüksek tutmamakta fayda var. Diğer Yunan Adaları kadar büyük değil Samos, ama yine de gezilip görülecek yerleri, tadılacak yemekleri var. 1-2 gün kafa dinleyeyim, bir değişiklik yapayım derseniz Samos bunun için uygun bir yer. Özellikle sahilleri ve denizi çok güzel.

Sanırım en rahat araba veya motorsiklet kiralayarak gezebilirsiniz. Ben ikisini de yapamadım. Kullanabildiğim kadar toplu taşımayı kullandım ki Samos'da hiç yaygın değil, kullanamadığım yerde tabana kuvvet yürüdüm. Ancak sıcakta yürümek biraz zor olabiliyor.

Samos'ta görülmesi gereken yerler

Vathy, Samos Town

Sabah feribotla ilk ineceğiz yer olan Vathy'de çok fazla görülmeye değer bir yer yok. Arabanızı/motorsikletinizi buradan kiralayıp küçük bir şehir turu yaparak yola koyulabilirsiniz.

Pythagorion

Pisagor'un memleketi olarak bilinen Samos'un en önemli şehirlerinden biri. Güzel hediyelik eşyalar bulabileceğiniz bir çarşısı ve bir de yat limanı var. Deniz kenarında yine sıra sıra kafeler ve restoranlar yer alıyor. Hediyelikçilerden "Pythogoras' cup" (Pisagor'un bardağı) alabilirsiniz. Bu bardağın özelliği, içeceği belli bir seviyeye kadar doldurabiliyorsunuz. Fazlasını doldurduğunuzda bardak alttan damlatmaya başlıyor. Sebebi ise herkesin eşit miktarda pay alması gerektiğini vurgulamak.

Kokkari

Diğer turistik şehirlerinden biri ve benim de en zevk aldığım yerlerden biriydi. Sahilde yine restoranlar ve kafeler mevcut, gündüz buralarda şezlongda uzanıp deniz ve güneşin keyfini çıkarabilirsiniz. Akşam ise buralar restoranlara dönüşüyor ve denizin içinde yemek yeme fırsatınız oluyor. Deniz kenarındaki kafelerden birine oturun, dondurmalı frappe söyleyin arkanıza yaslanın, güneşin ve dalgaların sesinin keyfini çıkarın.

Manolates Köyü

Toplu taşımayla ulaşmak biraz zor olacağı için ben Manolates Köyü'ne taksi ile ulaşım sağladım, 15 euro civarı tuttu. Nasıl olsa bir şekilde dönerim diye ve taksiciye çok da güvenemediğim için bekleyeyim demesine rağmen taksiciyi gönderdim. Manolates köyü, iki arabanın zorlukla geçtiği, bol virajlı ama yemyeşil ağaçlar içinde yolu olan bir dağ köyü. Çok küçük ama bir o kadar da şirin. Gezip, görmesi yaklaşık 30 dakika-1 saat sürüyor. Gezip görmesi güzel ama benim gibi araçsız gezen biri için dönmesi biraz zor oldu. Dönüş yolunda herhangi bir araç bulamadığım için en azından ana yola kadar yürüyeyim oradan otobüse/taksiye binerim diye düşündüm. Ana yola kadar inen yol çok güzeldi, hava serindi etraf yeşillikti sular akıyordu. Ana yola geldikten bir süre sonra daha yürümeye devam ettim. Ancak etrafta hiç araç yoktu ve hava çok sıcak olmaya başlamıştı. Yaklaşık 7-8 km böyle yürüdükten sonra, en son otostop çektiğim Danimarkalı bir çift arabasına aldı da Kokkari'ye ancak öyle dönebildim. Yani siz siz olun köye araçsız gitmeyin.

Samos'a günübirlik gitmiş olsanız bile, sahillerinde dinlenmeden, denizine girmeden dönmeyin derim. Hemen karşısındaki Davutlar Plajı ile kıyaslanamayacak güzellikte. Denizi ve sahili oldukça etkileyiciydi benim için. En güzel plajları ise; Türkiye'ye en yakın noktası olan Psili Ammos, Kokkari tarafındaki Lemonakia ve Gaggou plajları.

Samos, kafa dinlemek için gidebileceğiniz, kendinize 1-2 günlüğüne torpil geçebileceğiniz, hem yakın hem de uygun fiyatlı ve yüzünüzde tebessümle ayrılabileceğiniz bir yer. Evet çok büyük bir yer değil ama gittiğinize kesinlikle değiyor! 

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
bidurulunyaa

Yazar Hakkında

bidurulunyaa

1990 yılında Konya’ da dünyaya geldim. Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra çalışma hayatı için İstanbul’a yerleştim ve şu an için İstanbul’da yaşamaktayım.