YAĞMURLARIN EFENDİSİ KÖYCEĞİZ

Muğla iline bağlı Bodrum, Fethiye, Marmaris gibi Türkiye’nin önde gelen turistik yerlerin daha geri planında kalan Muğla’nın güzel ve şirin ilçesi Köyceğiz, bugünkü gezi yazımın başrolünde. Köyceğiz’e gelen tatilcilerin kalitesi ve ne istedikleri genelde bellidir. Çok ses istemezler. Onlar için tatil, sessiz ve sakin geçmeli. Köyceğiz’in profili de tam olarak bu istekleri karşılayan bir yer. İşin özü, sabah da akşam da çıt çıkmaz Köyceğiz’de.

Muğla’nın havasını solumaktan en çok haz aldığım ilçelerinden biri olan Köyceğiz, beni her gidişimde büyülemeyi başarmış bir yer. O kadar sessiz ki birkaç saatten sonra kendinizle falan konuşmaya başlıyorsunuz. Ne Marmaris’in cıvıl cıvıl sokakları ne de Bodrum’un kalabalık plajları; hiçbiri yok belki ama sükunet var burada. Köyceğiz küçük bir ilçe evet ama daha dünya turuna çıkmadan dünyanın en huzurlu yerlerinden biri diye iddia edebileceğim bir yer.  

Konaklama, eğlence, çok bir şey beklemeyin Köyceğiz’den çünkü daha farklı havalar estiriyor burası. Birçok rahatsızlığa iyi gelen sığla ağaçları yağı sadece burada üretiliyor. Kaplıcaları da epey meşhur. Tabiat ananın özene bezene yarattığı ilçede zengin tarihi ve doğal güzellikleri, narenciye bahçeleri ile doğayla iç içe bir tatil fırsatı veriyor. 

Yüzölçümü küçük olsa da yıllar yıllar öncesinde büyük bir yerleşim yeri olan Köyceğiz, aynı zamanda önemli bir ticaret merkezi olarak da bir üne sahipti. Sonrasında sular altında kalınca halk arasında “kala kala bir Köyceğiz” sözleri dolanmaya başlamış ve Köyceğiz adını almış. Rize’den sonra Türkiye’nin en çok yağış alan bölgesi olan Köyceğiz’de nereye baksanız bir yerlerden sular aktığını göreceksiniz. Sanki tekrar sular altında kalacakmış izlenimi yaratıyor. Yunan mitolojisinde şimşeklerin ve göklerin tanrısı olarak bilinen Zeus da Köyceğiz’e verilebilecek en güzel lakap belki de… 

Arşivimde bulduğum kartpostal bir görüntü... Aslında eskiden şuna inanırlardı: insanın mezarı ne kadar yüksekte olursa Tanrı'ya o kadar yakın olurmuş. Bu kayalardan deniz manzarasının da muhteşem olduğu söyleniyor. Kayaların içi oyularak yapılmaya başlanmış ama bir kısmı Perslerin ve Büyük İskender'in istilası üzerine yarım kalmış. Birbirine benziyor görünseler de hepsi farklı kişiler için farklı şekilde tasarlanmış. Bizlerin "güvercin yuvası" olarak bildiği dikdörtgen derin Oyuk Mezarlar, Nişler, Lahitler, Anıt Mezarlar, Sandık Mezarlar... Hepsi de görülmeye değer. Fethiye Marina'dan ya da Köyceğiz Dalyan'dan tekne turu yaparak Kaunos'taki bu tarihi güzellikleri görebilirsiniz.

​Mavinin her tonu olmasa da mavinin en güzel tonunu görebileceğiniz bu şirin ilçede kendi anekdotlarımdan kısa bir “yapmadan dönme” kısmı oluşturdum: 

Yapmadan Dönme!

  • Ağla Yaylası’nda çam ağaçlarının mis kokuları arasında doğayla konuşa konuşa yürüyüş yapın.
  • Doyumsuz manzarasıyla sizi kalbinizden fethedecek Ekincik Koyu’nda güneşi batırın ve huzura dalın.
  • Asar, Yangı, Kargıcık Çayı, Namnun Çayı, Özsuyu, Yuvarlakçay pınarlarının sevgiyle beslediği Köyceğiz Gölü’nde tekne turu yapın ve balık-ekmek yiyin. Bu arada Köyceğiz Gölü, dünyanın parmakla gösterilen ayaklı göllerinden biri. Ayrıca caretta carettaların da yuvalama gölü olarak biliniyor.
  • Ekincik’e giderken Sultaniye Kaplıcaları’nı ziyaret edin.
  • Her şeyin en doğalını bulabileceğiniz Köyceğiz serpme kahvaltısı deneyimi için Tuana Cafe’nin yolunu tutun.
  • Tarihi kalıntıları gezme gibi bir merakınız varsa Kaunos Antik Kenti’nde zamanda yolculuğa çıkın. Antik dönemlerde popüler bir liman kenti olan Kaunos’un alüvyonlarla nasıl bugünkü halini aldığını canlı canlı keşfedin.
  • Serin bir akşamüstü, Köyceğiz çarşısında gezintiye çıkın.
  • Günlük bisiklet kiralayarak dağ havasını içinize çeke çeke göl kenarında bisiklet turu yapın.

Diğer yazılarımı merak edenler için: bidunyayer.com