Karacabey Longoz Ormanları: Hafta Sonu Kendinize Bir İyilik Yapın

Size şimdi büyük bir iyilik yapacağız. Hazır mısınız? :D

Hele ki İstanbul’da yaşıyorsanız, kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir cennet noktadan bahsedeceğiz. Bursa’nın Karacabey ilçesindeki doğa harikası longozdan söz ediyoruz.


Fotoğraf: Alper Tüydeş

Longoz ne demek bilmeyenler olabilir. Önce biraz ön bilgiyle başlayalım isterseniz. Longoz, bir orman türü. Yılın belli bölümünde sular altında kalan ormanlara deniyor longoz diye. Hatta diğer ismi de “Subasar ormanı”.

Longozlar akarsuların denize doğru aktığı noktalarda oluşuyor. Genelde sularla taşınan alüvyon nedeniyle bir set oluşuyor ve bu set tatlı suyun denizle buluşmasını engelliyor. Dolayısıyla da akarsuların güçlü aktığı mevsimlerde tam bu denize yakın noktadaki ormanları su basıyor.

Gözünüzün önüne Amazon ormanları görüntülerini getirin, hani filmlerde filan olur? İşte longoz dediğiniz tam olarak böyle bir orman türü. Pek de sık rastlanan bir oluşum değil longozlar. Akarsu zengini Türkiye’de bile yalnızca 4 adet mevcut. Biri İğneada’da bulunuyor, diğeri Sakarya Acarlar’da, bir diğeri ise  Sinop Sarıkum’da. Ancak bunların içerisinde muhtemelen en zengin olanı Bursa Karacabey Longozu.


Fotoğraf: Alper Tüydeş

Susurluk Irmağı’nın denize döküldüğü noktada oluşmuş Karacabey Longozu. Suların taşıdığı kum seti denizle buluşmayı engelleyince Kocaçağ Deltası ve de Karacabey Longozu oluşmuş. Bu noktayı yalnızca ormanlık alan gibi düşünmeyin. Longozun girişinde bayağı bildiğiniz kumullar var. Kendinizi Afrika savanında sanırsınız. 730 hektarlık longozun ardında, denize doğru olan deltada ise 600 hektar genişliğinde sazlıklar var. İşte Karacabey Longozu aslında bu doğal çeşitliliğe sahip ekosistem nedeniyle çok zengin ve çok güzel.

Zaten longozların öneminin asıl nedeni doğal güzellikleri. Sığ suların ve su basıp kurumaların yarattığı çeşitlilik nedeniyle pek çok bitki ve hayvan türü bu noktalarda yaşamını sürdürebiliyor. Hatta öyle ki Karacabey Longozu çok ciddi bir kuş cenneti. Tüm bu deltada 400 civarı kuş türü yaşadığından bahsediliyor. 


Fotoğraf: Alper Tüydeş

Biz Bursa merkezden yaklaşık 1 saatlik bir yolculukla ulaştık Karacabey Longozu’na. İlk başta ne kadar şanslı olduğumuzu fark etmedik ama sonradan anladık ki bu noktayı bize gezdiren doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş gerçek bir Karacabey Longozu hayranı. Hem hayran, hem de uzman diyelim en iyisi. Bölgeyi adım adım biliyor ve ne zaman bir kuşa, bir hayvana bir şey olsa ilk aranan kişi olan Alper Tüydeş hemen orada yardıma hazır oluyor. Kendisi aynı zamanda Karacabey Belediyesi’nin de kültür müdürü olarak görev yapıyor.

İlk olarak Alper Bey ile Longoz’un girişinde yer alan ve daha açılalı 1 ay olmamış Longoz Park isimli işletmede buluştuk. Longoz’a girmeden ya da çıktıktan sonra burada bir mola verip yemek yemenizi tavsiye ederiz. Çünkü burada üretilen ve servis edilen tüm ürünler bu mekanı işleten ailenin kendi bahçesinde yetişiyor. Gerçekten tüm yediklerimiz çok taze ve lezzetliydi.

Yemekten sonra artık sıra şu meşhur doğal güzellikleri görmeye geldi ve atladık arabaya, düştük yola. 

Longoz alanına girişte tepede kuş ve hayvan heykellerinin olduğu bir kapı görüyorsunuz. İşte bu noktadan itibaren hikaye başlıyor. Daha bir kaç adım geçtiğinizde sağlı sollu sarı tabelalar görmeye başlıyorsunuz. Kiminde mandalardan, kiminde de bok böceklerinden bahseden bu tabelalar bize göre parkın en şirin detayı 

Bok böceği demişken, yine sizi bir National Geographic belgeselini gözünüzde canlandırmaya davet edelim. Hani vardır ya kendisinden bir kaç kat büyük bir dışkı parçasını arka ayaklarıyla itekleye itekleye götüren böcekler. Hah işte onlardan burada çok sayıda var ve bu bölgenin doğal zenginliğinden kabul ediliyor kendileri. Yolda giderken bir manda veya inek pisliği görürseniz hemen yanında durun ve belgesel başlasın!

Bu noktaya uçarak gelen bok böcekleri hemen dışkıdan kendisine bir top yapıyor. Yaparken de bu iş için evrimleşmiş 30 tane parmağını kullanıyor. Yaptığı dışkı küresinin içerisine yumurtalarını bırakıyor ve sonra da bu topu arka ayaklarıyla ite ite açtığı çukur yuvaya yerleştiriyor. Yuvalar nem ve havalanma açısından ideal noktada olduğu için yavrular burada 24 gün içerisinde yumurtadan çıkıyor. Tam da bu kuluçka devresi bitmeye yakın bok böceği bu sefer dışkı küresini topraktan çıkarıp suya götürüyor. Dışkı eriyince de kürenin içerisindeki yavrular serbest kalıyor. Nasıl ama? Dahiyane değil mi? :)

Bok böceklerine hayran olmak için size bu kadarı yetmediyse buyurun bakalım bir bilgi daha: Bu sevimli yaratıklar yönlerini bulmak için Samanyolu Galaksi’sini kullanıyor. Siz yapabilir misiniz? :D

Sakın ola ki bok böceklerini ezmeyin ve zarar vermeyin. Zaten tabelalarda da göreceksiniz, bu yaratıklar hem bu bölgenin doğal zenginliği, hem de aslında çok faydalı böcekler. Bir kere her şeyden önce ortalıktaki dışkıları yok ederek doğal bir temizlik yapıyorlar. Bunun yanında dışkının içindeki tohumları da çeşitli noktalara saçaral bitki çeşitliliğinin devamını sağlıyorlar. Son olarak da açtıkları deliklerle toprağı havalandırıyorlar. Yani aslına bakarsanız bok böceği deyip geçtiğimiz yaratık doğaya belki de bizden daha faydalı. :)


Fotoğraf: Alper Tüydeş

Bok böceğine hem yemeğini hem de yavrularının yuvalarını sağlayanlar ise bu alandaki inek ve mandalar. Burada hayvanlar serbest şekilde gezip gönüllerince otluyorlar. Manda yoğunluğu ilginizi çekecek. Hatta aynı bok böceği konusunda uyarı tabelaları olduğu gibi manda tabelaları da var yolda. Özellikle longozu su bastığı aylarda dikkatli olun, girdiğiniz su birikintisinde bir manda olma ihtimali çok yüksek. Sakın bağırarak kaçmayın sonra. Sonuçta hatalı olan sizsiniz, orası ona ait bir yer. Düşünsenize siz banyodayken içeri birden bire bir manda girse hoşunuza gider miydi? :D


Fotoğraf: Alper Tüydeş

Bok böcekleri, inekler, mandalar derken Alper Tüydeş ile beraber longozun içinden geçerek sazlıkların olduğu alana geçtik. Tabi biz burayı Ağustos ayında ziyaret ettiğimiz için longoz sular altında değil, kuru mevsimdeydi. Ancak kuşlar açısından oldukça şanslıydık. Çünkü aşağı yukarı göç mevsiminin başladığı zamanlara denk geldiğimiz için epey bir çeşitliliğe tanık olduk.

Karacabey Longozu’nda 217 kuş türüne rastlanıyor. Alper bey bunların hepsini defalarca kendisi fotoğraflama imkanı bulmuş. En sık rastlanan ve burada üreyen türler arasında kara leylek, pasbaş patka, bataklıkkırlangıcı, akça cılıbıt, küçük balaban, gece balıkçılı, alaca balıkçıl, küçük ak balıkçıl, gri balıkçıl, kuğu, yeşilbaş, çıkrıkçın, macar ördeği, elmabaş patka, ak kuyruklu kartal, sakarmeke, poyrazkuşu, sumru, küçük sumru ve pek çok ağaçkakan türü sayılabilir. Ayrıca göç esnasında küçük karabatak, ak pelikan, kışın ise sakarmeke başta olmak üzere büyük sayıda su kuşu bulunuyor.

Ne Tuğçe’nin ne de benim kuş gözlem konusunda özel bir merakımız yok. Ancak kuş gözlemcilerinin çektikleri fotoğraflar ve anlattıkları kuş hikayelerini dinleyince bir şekilde çekim alanına kapılıyor insan. Bakın isterseniz buraya Alper Tüydeş’in çektiği fotoğraflardan bir kaç tane bırakalım da ne demek istediğimizi anlayın. :)

Eğer Karacabey Longozu’ndaki doğal çeşitliliği hakkını vererek anlatmaya kalkarsak bu yazı daha çok uzar, biz de biraz uzmanlık alanımız olmayan konularda ahkam kesmiş oluruz. Ama şu karabaş otlarından da bahsetmeden geçmemek gerekiyor.

Karacabey Longozu’nda sadece hayvanlar değil bitkiler açısından da büyük bir çeşitlilik söz konusu. Dedik ya, ormanın bir tarafı savan gibi kumul, diğer tarafı ise sazlık. Bunu en güzel gözetleme kulesine çıkarak fark edebiliyorsunuz. Eğer kuleye doğru mevsimde çıkarsanız göz alabildiğine göreceğiniz mor bitkiler karabaş otları işte. Yani aslında yaban lavantası. Mevsimine göre bu manzara gelincikler, papatyalar, sapsarı çiçekler de olabiliyor.

Karacabey Longozu’na ulaşım İstanbul’dan yaklaşık 2-2.5 saat ve en ideali özel araçla gelmek. Bunun dışında Uludağ Üniversitesi metro istasyonunun yanından Yeniköy-Boğaz dolmuşlarına binip Boğaz’da inerek yürüyebilirsiniz de. 

Buraya gelirken yanınıza piknik malzemeleri alırsanız çok güzel zaman geçirebilirsiniz. Mangal yapmak hemen her noktada yasak. Orman yangını tehlikesine karşı duyarlı olup lütfen siz de ateş yakmayın. Ama onun dışında ipinizi, topunuzu, hamağınızı getirebilir ve yeşillikler içinde bolca dinlenebilirsiniz. Rahat etmek isterseniz açılır kapanır sandalyelerinizi de getirebilirsiniz.

Karacabey Longozu girişi ücretsiz. Bize sorarsanız bu güzellikte bir alana giriş için ücret alınması gerekli ama ücretsiz olması da ziyaretçiler için epey büyük bir avantaj. Alanın içerisine gelirken yiyecek ve içeceklerinizi yanınızda getirin. Alanda bir kafe var, gözleme, çay gibi şeyler alabilirsiniz. Haa, bu arada kafe nerede bulunuyor biliyor musunuz? Yapay bir Afrika köyünün içerisinde! “Ne alaka?” diyeceksiniz. Recep İvedik 6 filmi burada çekilmiş. Çekilirken de Afrika tarzı bir köy yapılmış. Böyle hasırdan bungalovlar, kemiklerden dekorlar filan. Film çekimleri bitince de bu set burada bırakılmış ve ziyarete açık bir nokta. Recep İvedik seven var, sevmeyen var. Biz pek sevmiyoruz, seveni de eleştirmiyoruz. Eğer ilginizi çekerse parkta burayı da ziyaret edebilirsiniz.

Yazının başında ne demiştik? “Size bir iyilik yapacağız” demiştik öyle değil mi? Bizim yapacağımız iyilik bu bilgiyi vermek. Ama siz de kendinize ve özellikle de çocuğunuza bir iyilik yapın bence. Çocuğunuzu şu tabletinden ve cep telefonundaki oyununun başından kaldırın :), haftasonu AVM’ye veya oyun parkına değil de Bursa Karacabey’deki longoza getirin. Hem temiz hava alıp yeşillikler içinde koştursun. Hem de yüzlerce çeşit hayvan ve bitki türünü bizzat görme şansı bulsun. Doğa sevgisi ve bilgisi gelişsin. Eh bundan daha büyük iyilik olur mu? :)