Alaçatı Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Alaçatı, İzmir ilinin bir beldesidir. Çeşme ilçesi sınırlarında yer alır. Son yıllarda Ege Bölgesi’nde bulunan en gözde tatil yeri ve turizm merkezidir. Özellikle Akdeniz sıcağını sevmeyenlerin başlıca tatil adreslerinden biridir. Zira rüzgârı bol Alaçatı’nın deniz suyu hem daha serin hem daha az tuzludur. Rengârenk taş evleri ve hayat dolu sokaklarıyla kendi küçük ünü büyük bu belde, sadece Türk ünlülerin değil rüzgâr sörfü tutkunlarının da uğrak yeridir. Özellikle yaz tatili için ideal bir turizm merkezi olan Alaçatı’da 4 ila 5 günlük bir tatil yapabilirsiniz; ancak beldenin sokaklarını, butiklerini, kafe ve restoranlarını keşfetmeniz için 2 gün yetecektir. Türkiye’nin sörf cenneti olan Alaçatı’dan canlı gece hayatı, denizi, plajları, dinamik turist nüfusu, butik otel ve dükkanları için günlerce ayrılmak istemeyeceksiniz. Alaçatı sadece yazın değil kışın da sörf tutkunlarının ortak adresidir. Hem yılın yorgunluğunu atmak hem hayat dolu kalabalık içinde eğlenmek istiyorsanız burası, Türkiye’de gidebileceğiniz en iyi tatil rotalarından biridir.
Antik Çağ’daki adı Agrilia olduğu düşünülen Alaçatı, en eski çağlardan bugüne dek Ege’nin incisidir. Alaçatı hakkındaki ilk bilgiler 1300’lü yıllarda yazılan belgelerde karşımıza çıkar. Osmanlı döneminde piyadeler/ süvariler köyü olarak bilinen bu beldenin bugünkü adı, Alaca at ailesinin buraya yerleşmesiyle yıllar içinde Alaçatı olarak evrilir. 1566 yılında Osmanlıların Sakız Adası’nı fethetmesine kadar geçen süre içinde Alaçatı, Cenevizlilerin yönetimi altında şarapçılığı ile ön plana çıkmış, Anadolu’nun önemli ticaret merkezlerindendi.
19. yüzyılın ortalarında güneyi bataklık olan Alacaat köyünde sıtma salgını baş gösterir ve bataklığı kurutmak amacı ile bir kanal açılmasına karar verilir. Osmanlı mimarı Hacı Memiş’in çalışmaları ve çevreden yöreye getirilen Rum işçilerin emekleri sonucunda Alaçatı’nın güneyindeki bataklık bölge kurtarılarak yerleşime açıldı. Sağlıklı bir yerleşim yeri halini aldıktan sonra burada 45 bin kişi yaşıyordu. Bunların 40 bini Rum, 5 bini ise Türk’tü. Taş evlerinin çoğu 1850-1902 arasında inşa edilmiştir. ‘Alaçatı taşı’ adı verilen ve pomza taşı görünümlü kesme taşlar sayesinde bu evler kışın sıcak, yazın serin tutar. Özellikle Rum mimarisinin etkisinde kalan Alaçatı’da evler yöreye özgü taşlardan cumbalı ve iki katlı olarak inşa edilmişlerdir. 1912 Balkan Savaşı'nda Osmanlı'nın aldığı yenilgi sonucu, Balkanlardan kaçan göçmenler Alaçatı' ya gelmeye, Rumlar da köyü terk etmeye başlamıştır.