Ölüdeniz’de Gezilecek Yerler


El değmemiş koyları, yeşilin her tonunu görebileceğiniz ormanları, huzur dolu havası ve adrenalin sporlarına elverişli doğası ile Ölüdeniz cennetin yeryüzüne yansımış hali olarak adlandırılmaktadır. Eğer henüz Ölüdeniz’i keşfetmediyseniz en az 3 gününüzü bu eşsiz tatil beldesine ayırmanızı tavsiye ediyoruz. Ölüdeniz tatilinizden sonra kendinizi yenilenmiş ve stresten tamamen arınmış hissedeceğinizden emin olabilirsiniz.

Ölüdeniz'de Gezilecek Yerler

Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en güzel plajlarından biri olarak gösterilen Ölüdeniz güzelliği ile ziyaretçilerini büyüler. Çam ve iyot kokusunun buram buram yüzünüze çarpacağı Ölüdeniz’de birçok doğal güzellik keşfedilmek üzere sizleri bekliyor. 1978’den bu yana koruma altına alınmış olan Ölüdeniz Tabiat Parkı gezinizin ilk durağı olabilir.

Yemyeşil ağaçlara bakarak yüzmenin keyfini çıkarabileceğiniz millî parkın hemen ilerisinde yer alan Belcekız da turkuaz rengi deniziyle gün boyu yüzebileceğiniz bir diğer noktadır. Dünyaca meşhur Kelebekler Vadisi’ni günübirlik ziyaret edebileceğiniz gibi burada kamp yaparak daha uzun süre kalabilir, güneşin doğuşuna bir de buradan şahit olabilirsiniz. Kabak Koyu ve Gemile Adası Ölüdeniz’de keşfetmenizi önerdiğimiz diğer yerler arasında yer alırken Saklıkent Kanyonu’nun buz gibi sularında yürüyebilir, Babadağ’da yamaç paraşütüne yaparak Ölüdeniz’in muhteşem manzarasını 2.000 metre yükseklikten seyredebilirsiniz. Tarihî yerleri gezmeyi seviyorsanız Patara Antik Kenti’ne uğrayabilir, gece hayatı için Hisarönü’nü tercih edebilirsiniz. Bu yerlerle ilgili detayları aşağıda bulabilirsiniz.

Ölüdeniz Tabiat Parkı

08841fed38.jpg

Ölüdeniz’de yolunuzu düşürmeniz gereken ilk adres Ölüdeniz Tabiat Parkı olmalıdır. 1978 yılında millî park ilan edilerek koruma altına alınan Ölüdeniz Tabiat Parkı yeşil ile mavinin buluştuğu cennet gibi bir yerdir. Kıdrak Tabiat Parkı olarak da bilinen park zengin florası ile öne çıkarken turkuaz sularda yüzmek ayrı bir keyif vermektedir. Yaklaşık 300 kişilik otoparkı bulunan Ölüdeniz Tabiat Parkı’nda yeme içme ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz kafeler mevcuttur. Oldukça sakin bir koy olduğu için dalgalarla boğuşmak zorunda kalmayacağınız Ölüdeniz’in suyu pek çok tatil beldesine göre daha ılıktır. Yaz aylarında en az 500 kişinin ziyaret ettiği Ölüdeniz Tabiat Parkı’na giriş ücretlidir. Tam 7 TL, öğrenci 3,5 TL iken özel aracınızla geldiğinizde giriş ücreti 25 TL’dir. Motosiklet ile geliyorsanız kişi başı 7 TL ödemeniz gereken Ölüdeniz Tabiat Parkı’nda şezlong ve şemsiye kiralamak isterseniz ücret 10 TL’dir. Ölüdeniz Tabiat Parkı’na minibüsler ile kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

*Fiyatlar 2018 yılında güncellenmiştir.

Belcekız Plajı

oludeniz-2519511_960_720.jpg

Ölüdeniz’de deniz keyfi yaşayabileceğiniz en güzel yerlerden birisi Belcekız Plajı’dır. Diğer yerlere göre denizi biraz daha dalgalıdır ve su hemen derinleşir. Bu nedenle çocuğunuzla denize girmek isterseniz bu konuda dikkatli olmanızda fayda var. Upuzun kumsalı ile dikkat çeken Belcekız Plajı aynı zamanda yamaç paraşütü yapanların iniş noktasıdır. Denizde yüzerken başınızı kaldırdığınızda üstünüzden süzülen insanları görebilirsiniz. Sahilde birçok işletme mevcuttur. Dilerseniz şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz gibi havlunuzu alıp kumlara serilebilir ve bütün gün denizin tadını çıkarabilirsiniz. Özellikle sabah saatleri daha tenha olan Belcekız Plajı akşamüstüne doğru oldukça kalabalıklaşmaktadır. Günün erken saatlerinde dalga da az olduğu için denize girmek daha keyiflidir. Karnınız acıktığında işletmelerden dilediğinizi seçip oturabilir, yemeğinizi yedikten sonra ağaçların altında çayınızı yudumlayabilirsiniz. Belcekız’a minibüs ile ulaşım sağlayabileceğiniz gibi özel aracınız ile gelirseniz civardaki otoparklara bırakabilirsiniz.

Babadağ

Ölüdeniz doğal güzelliği dışında yamaç paraşütü ile de bir hayli meşhurdur. Babadağ sadece ülkemizin değil dünyanın en güzel yamaç paraşütü atlayış yerlerinden biridir. 2000 metre yükseklikten atladığınız anda Ölüdeniz’in muhteşem doğası ayaklarınızın altına serilir.

Deneyimli pilotlar eşliğinde gerçekleştirilen yamaç paraşütü yılın on iki ayı yapılabilse de nisan ve ekim ayları arasındaki dönem uçuş için en ideal aylardır. Dilerseniz gün doğumu ile uçuşa başlayıp unutulmaz bir kare yakalarken güneşi uğurlamaya yakın havalanarak da farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Devamını Oku

Hisarönü

hisaronu3.jpg

Ölüdeniz’e sadece 4 kilometre uzaklıkta bulunan Hisarönü konaklama alternatiflerinin çokluğu, gece hayatı, alışveriş ve restoranları ile oldukça rağbet görmektedir. Yaz aylarında çoğunlukla İngiliz turistlerin tercih ettiği Hisarönü, Ölüdeniz ve Belcekız Plajı’na yakınlığı ile de öne çıkmaktadır. Deniz kıyısından yukarıda bulunması nedeniyle yaz aylarında bile ferahlatıcı esintileri ile meşhur olan Hisarönü’ne minibüsler ile de ulaşım oldukça kolaydır. Gündüz nispeten daha sakin olan belde akşam saatlerinden itibaren dolmaya başlar ve gece mekânlarındaki eğlenceler sabahın ilk ışıklarına kadar sürer. Ölüdeniz’de gece hayatının en aktif olduğu belde olan Hisarönü’nde müzik eşliğinde arkadaşlarınızla eğlenebilir, birbirinden lezzetli kokteyllerin tadına bakabilirsiniz. Alışveriş dükkânları ve restoranlar bakımından hayli zengin olan Hisarönü’nde her damağa hitap eden yemek çeşitleri mevcuttur. Türk ve dünya mutfaklarının önde gelen lezzetlerini deneyebileceğiniz Hisarönü’ne geziniz sırasında uğramanızı tavsiye ediyoruz.

Kelebekler Vadisi

KELEBEKLER_VADISI1.JPG

Dünyadaki sayılı güzelliklerden biri olan Kelebekler Vadisi’ni Ölüdeniz’e geldiğinizde mutlaka ziyaret etmenizi öneririz. Hiçbir yapılaşmanın olmadığı Kelebekler Vadisi kendinizi doğanın huzurlu kollarına bulabileceğiniz, sakinliği ve güzelliği ile büyüleneceğiniz bir yer. Şehir yaşamının üzerinizde yarattığı stresten bunaldıysanız, iş yoğunluğundan birkaç uzaklaşmak ve kafa dinlemek istiyorsanız sizin için en doğru adres Kelebekler Vadisi’dir. Ölüdeniz ve Fethiye’den kalkan günübirlik tur tekneleriyle gelebileceğiniz gibi özel teknelerle de ulaşabileceğiniz Kelebekler Vadisi’nde sayılı saatler geçirmek bana yetmez derseniz ağaç evler ve çadırlarda konaklama imkânına sahipsiniz. Cırcır böceklerinin eşliğinde uykuya dalıp kuş seslerinin cıvıltıları ile güne başlayacağınız Kelebekler Vadisi’ndeki dalgıç okulunda sualtını keşfedebilir, akvaryum gibi sularda farklı canlıları bir arada görme şansı bulabilirsiniz. Akşamları restoranlarda arkadaşlarınızla yemek yerken sohbet edebilir, kamp sayesinde yeni tanıştığınız kişilerle yıldızların altında şarkılar söyleyebilirsiniz. 80’den fazla kelebek türüne ev sahipliği yapan Kelebekler Vadisi Likya Yolu’nun da en güzel duraklarından biridir.

Kabak Koyu

Bakir doğası ve tertemiz denizi ile öne çıkan Kabak Koyu doğaseverlerin Ölüdeniz’de uğrak noktaları arasındadır. Faralya köyünden geçen dolmuşlara bindiğinizde kolaylıkla ulaşabileceğiniz Kabak Koyu tepenin aşağısında yer aldığı için iniş ve çıkışlarda tekrar servis kullanmanız gerekmektedir. Dilerseniz yürüyerek de inebileceğiniz Kabak Koyu’na giden yol oldukça bozuk olduğu için yürümeyi düşünüyorsanız dayanıklı bir spor ayakkabı giymeyi unutmayın. Kabak Koyu’nda günübirlik denize girebileceğiniz gibi koyun arka tarafında yer alan işletmelerin bungalov evlerinde kalabilir veya kendi çadırınızı kurabilirsiniz. Rüzgârlı havalarda denizi dalgalı olan Kabak Koyu hemen derinleşiyor, bu nedenle yüzme bilmiyorsanız veya çocuğunuz ile geliyorsanız bu noktaya dikkat etmenizde fayda var. Denizi taşlık olduğu için deniz ayakkabısı ile girerseniz çok daha rahat yüzebileceğiniz Kabak Koyu’nda sakinlik ve huzur içinde gününüzü geçirebilir, vücudunuza bol miktarda oksijen depolayabilirsiniz.

Gemile Adası

gemiler-island.jpg

Ölüdeniz’in en önemli adalarından biri olarak bilinen Gemile Adası (Gemiler Adası) Ölüdeniz’e yaklaşık yedi kilometre uzaklıktadır. Aya Nikola Adası olarak da bilinmektedir. MS 5. yüzyıldan itibaren Bizans ve Roma dönemlerinde yerleşimin en çok olduğu yerlerden biri olan Gemile Adası Akdeniz ülkelerinin ticaret ve seyahat gemilerinin uğrak noktalarından biri olmuştur. Gemile Adası geçmiş yüzyıllarda hac merkezi olmuş, kilise ve şapellerin yanı sıra dini eğitim veren okullar da açılmıştır. Kilise ve evlerin temelleri kayaya oyulmuş ve daha dayanıklı olması sağlanmıştır ancak depremler nedeniyle bazı yerleşim yerleri yıkılmıştır. Ölüdeniz ve Gemile Koyu’ndan tekneler ile ulaşılabilen adada zaman zaman arkeolojik kazılar yapılmaya devam etmektedir.

15 Nisan-2 Ekim tarihleri arasında 09.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilen adaya 3 Ekim-14 Nisan tarihleri arasında 08.00-17.00 saatleri arasında giriş yapılabilmektedir. Gemile Adası’na giriş ücreti 8 TL olup Müzekart’ı olanlar adayı ücretsiz ziyaret edebilirler.

Saklıkent Kanyonu

Deniz, kum, güneş üçlüsünden sıyrılmak ve eğlence dolu bir gün geçirmek isterseniz Ölüdeniz’e bir buçuk saat uzaklıktaki Saklıkent Kanyonu sizleri bekliyor. Saklıkent Millî Parkı içerisinde yer alan kanyon özellikle yazın bunaltıcı sıcağında serin havasıyla içinizi ferahlatmak için harika bir yerdir. Binlerce yıl önce jeolojik bir çatlama sonucu oluştuğu tahmin edilen Saklıkent Kanyonu yaklaşık 18 kilometre uzunluğa sahiptir. Buz gibi sularda yürüyerek keşfedebileceğiniz Saklıkent Kanyonu’nda suyun akış hızı oldukça kuvvetlidir. Daha rahat yürüyebilmeniz için iplerden yardım alabileceğiniz kanyonda zaman zaman kendinizi serin sularda yüzerken bulabilirsiniz. Kanyonda yürürken mutlaka sağlam bir ayakkabı giymenizi tavsiye ederiz. Eğer yanınızda ayakkabı yoksa üzülmeyin, kanyonun girişinde ayakkabı kiralayabilirsiniz.

Saklıkent’te eğlencenin dozunu artırmak isterseniz rafting bunun için en iyi seçeneklerden biridir. Yaklaşık üç kilometre boyunca Karaçay Nehri’nin azgın sularında ilerlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Karnınız acıktığında Karaçay Nehri kenarındaki restoranlarda alabalık ve gözleme yiyebilir, nefis manzara eşliğinde çayınızı yudumlayabilirsiniz. Saklıkent Kanyonu’na giriş ücreti tam 10 TL, öğrenci 7 TL’dir. Lastik ayakkabı almak isterseniz ücreti 15 TL olmakla birlikte dilerseniz 5 TL’ye kiralayabilirsiniz.

Patara Antik Kenti

patara.jpg

Geçmiş yıllarda Likya uygarlığına ev sahipliği yapmış olan Patara Antik Kenti Ölüdeniz’e yolunuz düştüğünde uğrayabileceğiniz önemli tarihî yerler arasındadır. Kaş-Fethiye kara yolu üzerinden gidilen Patara Antik Kenti geniş bir alana yayıldığı için ayağınıza rahat bir spor ayakkabı giymenizi ve yazın gidiyorsanız şapka ve güneş kreminizi mutlaka yanınıza almanızı tavsiye ederiz. Binlerce yıllık tarihî ve nefis plajı ile öne çıkan Patara Likyalıların en önemli liman kenti olma özelliğine sahiptir. Bölgede sonradan keşfedilen Patara Deniz Feneri dünyanın en eski deniz feneridir. Antik şehir Bizans döneminde de önemini korumayı başarmıştır. Noel Baba olarak adlandırılan Saint Nicholas Pataralı olduğu bilinmektedir. Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Paul Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiş, böylelikle Patara Piskoposluk merkezi olmuştur. Patara Antik Kenti’nde tiyatro, hamam, bazilika, sarnıç, mezar anıtlarının yanı sıra dünyanın ilk demokratik parlamento binası yer almaktadır. Patara Antik Kenti 15 Nisan - 2 Ekim tarihleri arasında 08.00-19.00 saatleri arasında, 3 Ekim - 14 Nisan tarihleri arasında 08.00 - 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Giriş ücreti 15 TL olan antik kenti Müzekart’ınız varsa ücretsiz gezebilirsiniz.

Likya Yolu

Likya Yolu, günümüzde Teke Yarımadası olarak bilinen, Antalya ile Fethiye Körfezleri arasındaki Akdeniz’e uzanan yarımadanın antik coğrafyadaki adıdır. Bölge güneyde Akdeniz ile başlayıp diğer yönlerde ise tarih boyunca değişiklik göstermiştir. Ancak antik yazarlara göre; Antalya’nın hemen batısından başlayıp güneybatıya doğru uzanan Beydağları, Akdağ silsilesi ve onların kuzeybatı doğrultusundaki uzantısı, Likya’nın kuzey sınırını meydana getirir. Günümüzde Likya Yolu yürüyüş rotası olarak büyük ilgi görür. Hayat boyu unutamayacağınız bir gezme hali için Likya Yolu turu yapabilirsiniz.

Likya Yolu Hakkında Bilgi

Likya Yolu, Türkiye’nin en uzun yürüyüş rotası olma özelliğine sahip. Dünyadaki iddiasını da koruyan tarihi Likya Yolu, dünyadaki en uzun 10 yürüyüş rotası arasında yer alıyor. Likya yolu kaç gün sürüyor, diye soracak olursanız, 19 antik Likya kentinden geçeceğiniz yolun, aralıksız olarak yüründüğü zaman 1 ay sürdüğünü söyleyebiliriz.

Devamını Oku