Bir Günde Kapadokya

Hayal, amaç, hedef, menzil, gaye, maksat nasıl telaffuz edilirse edilsinKapadokya hayalimi anlatmaya yetmez. Bir manzara uğruna düşler kurmaktı benim için Kapadokya. Birçok denemeden başarısız dönmüş olsam da yılmadan gitmek için çaba sarf ettim ve sonunda 16.06.2015 tarihinde hayalime ulaştım ve peşimde çok sevdiğim dostlarımı da sürükledim. Birlikte çok harika bir gün geçirdik.

Kapadokya'yı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, Kapadokya gezi rehberi videomuza göz atmayı unutmayın. Kapadokya gezisi hakkında bilinmesi gerekenleri pratik şekilde bir arada bu videoda bulabilirsiniz!

15.06.2015 Pazartesi günü gece 12’de yolculuğumuza aracımız ile başladık. Şarkılar, espriler, hikayeler eşliğinde Ankara’dan Konya yolu üzerinden sırasıyla Gölbaşı, Tuz Gölü manzaralı Şereflikoçhisar, Aksaray ve Aksaray’dan Nevşehir yoluna dönerek yine Nevşehir üzerinden aslen gün batımı izlemek için daha çok tercih edilen ancak Kapadokya’daki en iyi balon manzarası olan yere yani “Kızıl Vadi Çukuru”na geldi. Yolculuğumuz 320 km civarındaydı ve yaklaşık üç buçuk saat sürdü. Vardığımızda saatlerimiz 3:30 idi ve havanın aydınlanmasına 1 saat balonların hareketlenmesine de 1,5 saat vardı. Bu sürede sabah kahvaltımız olan sandviçlerimizi yedik ve hava aydınlandığında oluşacak manzarayı tahmin etmeye çalıştık.

 

Sabah gün doğumunu beklerken

Saat 4 gibi şafak sökmeye ve etkileyici Kızıl Vadi manzarası ortaya çıkmaya başladı. Balon manzarasını izlemeye bizden başka gelen yoktu tabi ki balon hareket amirleri hariç. Balonlar saat 5 sularında hareketlenmeye başlıyor bölgede. Saat 5-7 arası nefes kesici bir manzara oluşuyor. Ancak gün doğumu ters tarafta kaldığı için gün doğumu izleyemiyorsunuz.

Kızıl Vadi Çukurunda eşsiz balon manzarası

Kızıl vadi aslında 4 kilometrelik bir yürüyüş parkuru biz parkurun tamamını yürümedik ancak parkurun hemen başındaki Üzümlü Kiliseye ve Yanındaki kafeye kadar yürüdük. Burası hoş tasarlanmış insanı görünce bile mutlu eden bir yer.

Bu parkur 4 kilometre devam ediyor ve peri bacalarının arasından kimi zaman çalılıklardan geçerek devam ediyor. Süremiz ve enerjimiz kısıtlı olduğu için biz buradan erken ayrıldık ve Ürgüp’e doğru hareket ettik. Ürgüp Kapadokya’da konaklama, yeme-içme, alışveriş için en uygun ve bölgenin en gelişmiş yeri. Burada gezilecek önemli birkaç yer bulunuyor. Biz burada sadece Temenni Tepesini tercih ettik ama gittiğimiz erken saat sebebiyle burası açık değildi. Temenni Tepesi bölgenin tamamına sahip manzarası ile hoş bir yer. Yol üstünde magnet, anahtarlık ve biblo gibi şeyleri alabileceğiniz yerler bulunuyor.

Temenni Tepesi

Temenni Tepesini kapalı bir şekilde geride bıraktıktan sonra sabah serinliği ile birlikle Uçhisar kalesine gittik. Burası bölgedeki en güzel kale ve ismini verdiği Uçhisar’da bulunuyor. Buraya ulaştığımızda saatlerimi 7:15’i gösteriyordu ve kale 8:30’da açılıyor bilgisine ulaştık. Kalenın açılışını beklemeye karar verdik.

Uçhisar Kalesi

Kaleye giriş ücreti Öğrenci 3,25 ve Tam 5 TL olarak fiyatlandırılmış ayrıca müze kart geçmiyor. Kaleye dehlizlerden ve merdivenlerden geçerek ulaşılıyor. Tepesine çıktığınız mükemmel bir Kapadokya manzarası sizi bekliyor.

Uçhisar Kalesi

Kalenin zirvesine çıktık ve fotoğraf çekildikten sonra Göreme Açık Hava Müzesine doğru hareket ettik. Göreme Açık Hava Müzesi bir vadi oluşturan alanda, kaya blokların içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları oyulmuş. Göreme Vadisi, manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul ediliyor, aynı eğitim sistemi daha geç tarihlerde Soğanlı, Ihlara, Açıksaray’da da görülmüş.Kiliselerde Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde kullanılan geometrik süslemeler ortaya çıkarılan ilk boya katmanlarında görülebilirken, daha sonraki tarihlerde yapılan freskler İncil ve Hz. İsa’nın hayatından sahneleri betimliyor. Göreme Açık Hava Müzesi’nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basileus Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise gezilebiliyor. Açık Hava Müzesine giriş 20 TL ama müze kartlılara ücretsiz burada müze kart çıkartma noktası bulunuyor.

Göreme Açık Hava Müzesi

Göreme Açık hava müzesinde yaklaşık 2 saat vakit geçirdikten sonra saat 10 civarı Göremeden ayrılıp 11 civarında Ortahisar’a Ortahisar Kalesine ulaştık. Buraya giriş Öğrenci ve Tam 2 TL olarak belirlenmiş Kale yarıya kadar açık olduğu için sadece yarısına kadar çıkabildik ama burda da bizi eşsiz bir manzara bekliyordu.

Ortahisar Kalesi

Ortahisar kalesine çıkış oldukça engebeli ve sorunlu olduğu için yaşlı insanların kesinlikle çıkamayacağı bir yer. Burada da fazla vakit harcamadan yeraltı şehirlerine gitmek üzere yola çıktık. Ufak araştırmalar sonucunda burada bir çok yer altı şehri olduğunu öğrendim yaklaşık 200 ancak en önemli 2 tanesi olan Kaymaklı ve Derinkuyu’ya gitmeyi yeterli gördük. Kaymaklı ve Derinkuyu Kapadokya bölgesine epey uzakta araçsız ulaşımın oldukça zor olacağını düşünüyorum. Biz aracımızla yaklaşık 45 dakikalık bir yolculukla Kaymaklı Yeraltına şehrine ulaştık burası Derinkuyu’ya göre daha küçük bir şehir ve Kapadokya sakinleri düşman saldırılarından korunmak için bu yeraltı şehirlerini oluşturma gereği görmüşler. Kaymaklı yeraltı şehri 20 bin kişinin yaşayabileceği devasa bir şehir. İçinde havalandırmalar, mutfaklar, kiliseler ve odalar bulunuyor. Yeraltı şehrinde gezerken kaybolmamak için ziyaretçilere oklar çizilmiş geziye kırmızı okları takip ederek başlıyor ve mavi okları takip ederek bitiriyorsunuz. Şehri gezerken küçük tünelleri keşfediyorsunuz ve bazen oluşan sıralardan dolayı ciddi bir boyun ağrısı çekiyorsunuz. Buraya girerken de müze kartınızı kullanabilirsiniz. Biz yaklaşık 1 saat burada vakit geçirdik.

Kaymaklı Yeraltı Şehri

Bu karanlıklar içindeki 1 saatten sonra diğer önemli yeraltı şehri olanDerinkuyu’ya gittik buraya da aracımızla yaklaşık yarım saatlik bir yoldan sonra ulaştık. Burası Kaymaklı’ya göre daha geniş daha ferah ve daha büyük bir şehir iddialara göre burayla Kaymaklı arasında bir bağlantı bulunuyor ama iddialar halen kanıtlanamamış. Burasıda Kaymaklı ile aynı özellikleri taşıyor. Sıcak bir günde buradaki serinlik insanı cidden mutlu ediyor. Buranın girişi de Müze kart ile ücretsiz. Buradan çıkışta artık pilimiz bitmiş durumdaydı ve bir yemek molası verdik. Çıkıştaki çarşıda bileklik gibi takı ürünleri bulunuyor ve bizde bir takım hediyelik eşyaları buradan edindik. Buradan çıktıktan sonra bölgedeki neredeyse tüm önemli yerleri gezmiş bulunuyorduk. Avanos istikametine yola çıktık ve çömlek yapmak için sabırsızlanıyorduk. Ancak Nevşehir-Ürgüp yolu üzerinde şu çok klasik Kapadokya fotoğrafı olan ve aynı zamanda eski 50 TL’nin de arkasında bulunan yeri gördük ve durup fotoğraf çekilmek istedik.

Peribacaları

Yolda giderken Zelve Açık Hava müzesine de uğramayı düşündük ama Göreme’den pek bir farkı olduğunu düşünmediğimiz için içeri girmedik ve yolumuzu Avanos’a çevirdik. 1 saatlik bir yoldan sonra Avanos’a vardık ve ufak bir şehir turu attık. Burada çömlek yapımı çok meşhur ve her gelenin mutlaka yaptığı bir şey olmuş durumda. Biz de rastgele bir yere girip bakınırken çömlek yapma teklifi ile karşılaştık ve bu fırsatı kaçırmadık. Ustamız Murat Usta 16 yaşında bir lise öğrencisi olmasına rağmen işini ehli biriydi.

Çömlek Yapımı Avanos

Çömleklerimizi yaptıktan sonra kurumasını beklerken Kızılırmak’ın suladığı Avanos’ta Kızılırmak kenarında bir kafede dinlenme fırsatı bulduk. Burası cidden insana huzur veren bir yerdi. Nehir üzerinden düzenlenen turları izleme fırsatı bulduk. Daha sonra ustamızın yanına dönüp kurumuş çömleklerimizi cüzzi bir ücret ödeyerek aldık ve Ankara’ya dönüş yoluna çıktık. Çok eğlenceli ve yorucu bir günden sonra 4 saatlık bir yol ile Ankara’ya ulaştık.

Dönüş yoluna çıkmadan önce yorgun bizler ve Kızılırmak