Uçağımız Azerbaycan’ın başkenti Bakü'nün, oldukça modern ve lüks havalimanına "düştüğü" andan itibaren, görevliler Türkçe konuşarak bizi yönlendiriyor ve işlemlerimizi de hızla tamamlıyorlar. (Vizeyi kapıdan alabilirsiniz, 10 Dolar). Modern ve tarihi yapılar arasından otele doğru ilerlerken şaşkınlığım daha sonra hayranlığa dönüşüyor.
Tarihi İpek Yolu’nun önemli bir kavşak noktası, dünyanın en kaliteli ve en büyük havyar üreticisi (dünyadaki üretimin yüzde 80’i Hazar Denizi'nden çıkıyor), dünyanın önde gelen bir petrol ve doğal gaz ülkesi, Kafkasya’nın güçlü devleti Azerbaycan, “Ateşin Ülkesi”, Bakü ise "Rüzgarlar Şehri" olarak ün yapmış. Neden ateşin ülkesi derseniz, topraktan sızan doğalgaz hiç sönmeyen ateşler meydana getirdiğinden... Neden rüzgarın şehri derseniz, senenin yüzde 70 günü hava rüzgarlı, ama öyle böyle rüzgar değil, gittiğimiz ilk gün hava 16 derece olmasına rağmen 8-9 derece gibi hissettik, üşüdük ve zaman zaman bizi ciddi iteklediği anlar oldu.
Bakü tıpkı Chicago gibi “Rüzgarlar Şehri” olarak bilinse de daha önemli özelliklere sahip. Kafkasların en büyük şehri, ülkenin kültür merkezi, önemli tiyatrolar, konser salonu, sanat galerisi, sergi kütüphane, sinema ve diğer kültürel mekânları bakımından oldukça zengin, halıları ile ünlü. Petrol ve kimya sanayii ile ilgili üniversite ve yükseköğretim kurumları ile de bir eğitim merkezi.
Yerel rehberimiz Ramin, şoförümüz Mübariz, tüm otel personeli, restoran sahipleri, garsonlar ve karşılaştığım tüm insanların son derece kibar, nazik ve sevecen olması, sonrasında gezdiğim gördüğüm yerler, tarihi dokunun bozulmamış olması bu şehri ve halkını bana sevdirdi. Derin bir tarihe sahip güzel şehir Bakü'yü gezmeye başlamadan önce size Bakü ile ilgili beni çok etkileyen ve hiç unutamayacağım bir anımı paylaşmak isterim.
Bir akşam, mutlaka görmelisiniz dedikleri Hilton otelin 25. katındaki "360 Bar"a gittik. Burası, şehrin tarihi yapıları ile gökdelenlerinin muhteşem ışıklandırmalarını 360 derece görebileceğiniz inanılmaz manzaraya sahip döner bir bar-restoran. Otelimize taksi ile döndük, ücreti sorduğumuzda şoförümüz "konuk olabilersiiiz" diyor. Israrla tekrar tekrar soruyoruz, kardeş olduğumuzu ve konuğu olmamızı istediğini anlatıyor.. Şaşkınlık içinde teşekkür ediyor ve tüm itirazlarına rağmen "Manat"larımızdan bir miktar bırakıyoruz. Ülkemizde bazı değerlerin yok olmaya yüz tutup maddiyatın ön plana çıktığı bir dönemde biraz duygu yüklü, biraz hüzünlü ve heyecanlı.. Artık bu güzel kenti gezmeye hazırım.
Bakü, Hazar Denizi kıyısında büyük bir koyun kenarına kurulmuş. Sahil şeridine paralel uzanan ve 16. kilometreden 25 kilometreye çıkarılması planlanan, oldukça geniş caddenin bir tarafı Sovyet dönemi Ruslardan kalma, cepheleri restore edilmiş, revaklı, altları ise dünyaca ünlü marka mağazalar olan muhteşem tarihi yapılar. Bu yapıları gece aydınlatılmış haliyle görmeyi de ihmal etmeyin.
Bulvarın deniz tarafı ise kilometrelerce uzanan yemyeşil park (ülkemizde yeşil gittikçe yok edildiği için bunu çok kıskanıyorum tabii), çocuk parkları, atlıkarıncalar, bisiklete binen, yürüyüş, koşu yapan, yemyeşil ağaçların altında banklarda oturan insanlarla cıvıl cıvıl. Kıyıdaki yat limanı, Yat Kulüp ve önündeki mini Venedik kanallarında sandal sefası da çok keyifli görünüyor. Parkın önündeki Kukla Tiyatrosu 19. yüzyıldan, hem gündüz hem gece ışıklı haliyle muhteşem. Ülke ekonomisinin gelişmesiyle birlikte inşaat sektörü de hızla ilerlese de tarihi dokuyu bozmamışlar. Yeni yapılar tarihi dokuya uygun, taş bloklardan yapılmış, bazı metro istasyon ve alt geçit giriş-çıkış yapıları da dahil.
Otelimiz de bu sahil bulvarı üzerinde, denize nazır, şehir merkezinin yakın ve çok güzel bir otel. Yanındaki muazzam yapı itfaiye binası, tam karşımızda 'şeytan çarkı' (dönme dolap), renk renk bahar çiçekleri ve yemyeşil ağaçlar ve Hazar Denizi manzaralı. Sydney opera binasını andıran inşaat halindeki yapı da AVM olacakmış. Biraz ilerideki Bayrak Meydanı'nda, 162 metre uzunluğunda, dünyanın 3. büyük direği olduğu söylenen, direkte dalgalanan dev bir bayrak, bir de Bayrak Müzesi yer almakta.
Sanat Şehri Bakü'nün Meydanları, Parkları ve Ünlü Müzeleri
Bakü şehir gezimizde şimdiki durağımız "Şehitlik Meydanı", Hürriyet Şehitleri ziyareti. Burada şehit olmuş Türk askerleri için de yapılmış olan bir anıt bulunan şehitlik, şehrin yüksekçe bir tepesi üzerinde. Hemen tüm şehri kuş bakışı gören bir meydanın ortasında içerisinde hiç sönmeyen bir ateş bulunan abide hüzünlüydü.
Meydanın tam karşısında yükselen üç modern kule modern Bakü'nün sembollerinden. Modern ve geleneksel mimariyi tam bir ahenkle birleştiren kuleler ateş alevini andıran bir biçimde inşa edildiğinden olsa gerek bu muazzam gökdelenlere 'Alev Kuleleri' denmiş. Konumundan olsa gerek ilginç bir şekilde şehrin hemen her yerinden görünüyor, ama kulelerin güzel bir fotoğrafını isterseniz Halı Müzesi'nin hemen önünden size güzel pozlar verecekler. 400 milyon ABD doları harcanarak yapılmış, 190 metre yükseklikteki 3 bloktan biri ünlü bir uluslararası zincir otellerden, 2013 yılında MIPIM tarafından "En iyi Otel ve Turizm Kompleksi" ödülünü almış. Bu kulelerle Bakü modern şehirleşme yönüne doğru bir büyük adım daha atmış. Kuleler gece öyle güzel ve ışık oyunları ile ışıklandırılıyor ki, kuleler adeta üçlü bir grup olarak dans etmekte.
Bakü’nün en önemli caddesi ise Targovaya Caddesi üzerinde ise önemli taş yapıları, tarihi binalar ve altlarında da ünlü marka mağazaları görebilirsiniz. Sanata önem veren bir şehir, tiyatro binaları, sanat müzeleri, meydanlardaki heykeller de bunu doğruluyor. Bakü’de Aliyev ve ailesinin heykel ve resimlerine de her yerde rastlamak mümkün. Ancak Ata’mızı da unutmamışlar, kıyı şeridindeki 16 kilometre yemyeşil parkı dışında, bol yeşili ve parkları olan şehirde bir özel park daha var. Elçiliğimizin karşısında, dünya liderimiz Atatürk’ün adının verildiği parkta, sanatçılar, şairler gibi ünlülerin yanı sıra bir de Atatürk heykelini görmek bizi duygulandırdı.
ULUSAL TARİH MÜZESİ
Şehrin en büyük müzesi, sahil bulvarına yakın bir mesafedeki Tagiyev Sokağı'nda, eski bir petrol zengininin yaşamış olduğu çok güzel bir ev. Azerbaycan’ın en eski dönemlerinden bugüne arkeolojik ve etnografik eserler ile Manna, Med, Skif, Atropatene, Albanlar ve Hürremler dönemlerine ait malzemeler sergilenmekte. Safevi hükümdarları, 16. yüzyıl ile Şirvanşahlar, 14. yüzyıldan kalma gümüş paralar, ortaçağa ait eserler gibi çok zengin bir müze.
ULUSAL SANAT MÜZESİ
19. yüzyıl yapısı çok güzel tarihi bir yapıdaki Devlet Sanat Müzesi'ne gidiyoruz. Azerbaycan'ın en büyük Sanat müzesi, başkent Bakü'nün de en önemli müzelerinden. Niyazi Caddesi'ndeki Filarmoniya’nın karşısında müzede 15.000'in üstünde eser sergilenmekte, ancak bunların sadece 3.000'i daimi koleksiyonda.
HALI MÜZESİ ve BAKÜ HALILARI
Kıvrılmış bir halı biçiminde inşa edilmiş ilginç binadaki çok güzel, hatta müthiş halıları da mutlaka görün, halı dokuyan hanımların maharetli parmaklarını izleyin. Müzede sergilenen 6000 den fazla Azerbaycan halıları, ortaçağdan günümüze değişik bölgelerden. İran desenlerinin biraz değiştirilerek uygulandığı Dağıstan türü halılarda armut ya da yaprak dizileri, geometrik ve karmaşık biçimde işlenmiş. Renkler yumuşak tonlarda, çözgü ve düğümleri yün, atkıları daha çok pamuk ipliğinden. Seccadeler ise ipek ve pamuk ya da yün ile pamuktan dokunmuş.
Vaktiniz varsa daha pek çok müze bulabilirsiniz şehirde.
Bakü Yakınlarındaki Keşifler
Bugün, Bakü'ye 64 km. mesafedeki Karadağ reyonunda yer alan 537 hektarlık alan, Milli Park'a gidiyoruz, bir dünya mirası daha görmeye... Hazar Denizi kıyısından ilerlerken yol boyu gördüğümüz, çalışır durumdaki petrol kuyuları bana Texas'ı anımsattı.
Kobustan Kaya Sanatı Kültürel Peyzaj Alanı - (Gobu Azerice dağ geçidi anlamında, adını buradan almış olabileceği düşünülmekte) - "Olağanüstü Evrensel Değer" kabul edilerek Unesco Dünya Mirası listesine alınan "kaya oyma resimleri" Bakü'ye 64 km. mesafede. Ülkenin en önemli kültürel alanlarından biri, en eski insan yaşamı olan bölgesi. Toplamda 5 dağdan oluşan ve 5000 hektardan fazla bir alan Milli Park. 6000'den fazla kayanın üzerindeki 40 bin yıllık kaya oyma sanatından bizlere kalan müthiş bir miras. Bölgede bulunan çok sayıdaki mağaralardan birinde bronz çağına ait 10,000 ve 2,000 yıllık bir katman da ortaya çıkarılmış. Bu katmanlarda ele geçirilen insana ait figürün ise en az 10.000 yıllık olduğu ve hatta daha önceki tarihlere bile ait olabileceği belirtilmekte.
Bölgede ayrıca çok ilginç çamur volkanları ve grizu kayası oluşumları bulunuyor. Burası, bizim ülkemizde de çok sayıda bulunan, bir "Açıkhava Müzesi" adeta. Girişte çok güzel düzenlenmiş resmi bir Müzesi de mevcut. Müzenin önünde bir bey bize büyükçe beyaz bir taş kütlesini anlatmaya çalışıyor, kaval taşıymış, gerçekten de vurduğunuzda güzel sesler çıkarıyor. Müze küçük ama güzel düzenlenmiş.
ÇAMUR VOLKANLARI - Bakü'ye 1 saat, Kobustan'a yarım saat mesafede ilginç bir yere gidiyoruz. Belli bir noktada otobüsümüzden iniyor ve bizi bekleyen minibüs ile dar, toprak ve engebeli bir yoldan zorlukla ilerliyoruz. 15 dakika sonra ulaştığımız nokta bu yolculuğa değiyor. Doğal anıt statüsü verilen onlarca çamur volkanları, tepecikler, tıpkı minik birer yanardağ, tepelerinde oluşan havuzcuklardan çamur kaynıyor, akan çamur tepelerin eteklerinde ilginç oluşumlar yaratmış. Dünyadaki yaklaşık 900 çamur volkanının üçte biri Azerbaycan'da, 100 den fazlası da Gobstan'da. Buradan çıkan çamur, tıpkı Lut Gölünde olduğu gibi kozmetik sanayiinde kullanılmakta.
APŞARON YARIMADASI - Bakü’de görülmesi gereken önemli bir nokta da Surakhanı yerleşim alanının 30 km kuzeydoğu tarafında bulunan Ateshgah Tapınağı. Eski çağlarda, ateşe tapan Zerdüşt dini mensupları burada yaşamışlar. İran gezimde ziyaret ettiğimiz Zerdüşt tapınağı, Zerdüşt dinini gezi anılarımda da anlatmıştım sizlere. Bir görüşe göre Mecusiliğin kurucusu Zerdüşt’ün M.Ö. 7 ve 6.yüzyıllarda yaşamış olduğu, bunun da en önemli desteği Zerdüşt’ün hayatına ilişkin yaygın İran geleneğidir.
Kısaca tarihine bakacak olursak, Bakü'nün tarihi oldukça eski devir ve tarihlere, M.S. 11. yüzyıla uzanan, dünyadaki en eski yerleşim yerlerinden biri. İlk yerleşimin Cilalı Taş devrine kadar uzandığı da bilinmekte. Topraklarından birçok hükümranlık, irili ufaklı Hanlıklar ve Osmanlıların geçtiği kent, Şirvanşahlar zamanında başkent olur. Bu dönemde altın çağını yaşayan Azerbaycan’ın tarihinde Şii Safevi Devleti ve Şah 1. İsmail’in önemli yeri var. Daha sonraları Moğol işgaline uğrar, İran ve Ruslar arasında el değiştirdikten sonra 1806’da tamamen Rus topraklarına katılır.
Azerbaycan gezimizin sonuna geldik. Bakü şehrini çok beğendim, hem şehri hem insanlarını sevdim. Ülkedeki 2 Unesco Dünya Miraslarını gezdim, gördüm. Tekrar gelir miyim? Neden olmasın...
Yorumlar