Ukrayna’ya bağlı, Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde yer alan çok güzel bir tatil beldesi Yalta… Tarihe “Dünyanın Paylaşıldığı Yer” olarak geçmiştir. Bu yakıştırmayı ise 1945’deki meşhur Yalta Konferansı’na ev sahipliği yapmasından dolayı almıştır. Yalta adının Yunancadaki sahil anlamına gelen "yalos" kelimesinden türediği tahmin edilmektedir.
Yalta’nın yerleşik nüfusu 170 bin olsa da yaz aylarında nüfus 500 binlere ulaşıyor. Doğası, sarayları, denizi, sağlık turizmi ile görülmesi gereken önemli şehirlerden birisidir.
Simferopol’den araba ile yaklaşık 1,5 saatlik yolculuk sonrası Yalta’ya ulaşmak mümkün. Yalta ile Simferopol arası yaklaşık 140 kilometre. Ancak benim önerim bu aradaki yolu troleybüs ile gitmeniz. Çünkü bu iki şehir arasındaki troleybüs hattı, dünyanın en uzun troleybüs hattı aynı zamanda. Yolculuk ise yaklaşık 3 saat sürüyor. Yol üzerinde ise çok sayıda minik kulübeler var. Bu kadar fazla minik kulübe olmasının sebebi ise Ukrayna hükûmetinin yürürlüğe koyacağı reform ile üzerinde mülk olan arazileri kişilere bedelsiz olarak verecek olmasıymış. Bu nedenle her yer minik kulübelerle dolmuş.
Maalesef Yalta’da gelir dağılımı çok dengesiz. Asgari ücret 140 dolar civarında, emekli maaşı ise 70 dolar civarında.
Bölge 1475’te Türk egemenliğine, ardından da 1783’te Rus egemenliğine girmiş. Bu dönemde Yalta küçük bir balıkçı barınağıymış. Ancak uygun iklim koşulları nedeniyle kısa sürede Çarlık ailesi ve Rus zenginleri tarafından bir sayfiye yeri olarak seçilmiş. Burada çok sayıda saray ve konak inşa edilmiş. Asıl yükselişi ise 1860 yılında terapist profesör S.P.Botkin’in bölge ikliminin birçok hastalığa iyi geldiğini açıklaması ve Çar II. Aleksander'a bölgede bir sağlık ve tatil merkezi yapmasını önermesi sonrasında olmuş. Bu dönemde bölgede çok sayıda otel ve sağlık merkezi inşa edilmiş.
Yalta’daki oteller çok büyük. Neredeyse 1.000 – 1.500 yatak kapasiteli oteller gezginlere hizmet vermektedir. Aynı zamanda bölgede sağlık amaçlı hizmet veren sanatoryum otelleri ve devrim öncesi yapılmış villa tarzındaki butik oteller de bulunmaktadır. Yalta oteli ise kentin en büyük oteli. 2.740 kişinin konaklayabileceği bir kapasiteye sahip. Mimar Polyansky ve Moşkunova tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş 17 katlı bir bina olan Kırım’ın en büyük oteli olma özelliğini taşıyan otel ise, Yalta’ya ayrı bir renk katıyor.
Yalta geziniz sırasında konaklayabileceğiniz YaltaOne ve YaltaVoyage gibi merkezi konumda konforlu oteller de mevcut.
Yalta tam bir oksijen deposu. Sağlık turizmi önemli bir yer tutuyor. Kırım’da çok büyük uluslararası tatil ve sağlık merkezi, pek çok sanatoryum, otel, sağlık merkezi, daçalar var. (Daça, SSCB döneminde politbüro üyelerin kullandığı yazlık villalar.)
Günümüzde bölgede 150’ye yakın terapi merkezi bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri ise I. Syechenov Yalta Fizik-Tedavi Metodları ve Tıbbi İklim-Bilim Araştırma Enstitüsü'dür.
1250 metreye kadar ulaşan dağlar ile çevrili olan Yalta, muhteşem bir manzaraya ve ihtişamlı bir tarihe sahiptir. Yalta'da dağlarda uzun yürüyüşler yapabilir, dağ bisikletiyle gezebilir, kaya tırmanışı veya mağara ziyareti yapabilirsiniz. Yaz dönemlerinde ise deniz kenarında yüzerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz.
Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin Bodrum'u Yalta…
Yalta sahip olduğu gece yaşantısı, restoranları, barları, şık, modern mekânları ile bir Avrupa şehrini aratmayacak nitelikte. Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin “Bodrum”u olarak nitelendirilebilir. Ukrayna'nın yazlık başkenti sayılan Yalta, Sovyet coğrafyasının en ünlü turizm merkezlerinden biridir.
Lenin Meydanı
İlk önce kentin en önemli meydanı olan Lenin Meydanı'na gidiyoruz. Burası Yalta’nın en önemli, en kalabalık meydanı. Bu meydanın ortasında heybetli bir Lenin Heykeli yer alıyor.
Meydan, kentliler için tam bir buluşma noktası. Çevrede müzik yapanları, kaykay kayanları ve çok sayıda genci görmek mümkün.
Yalta’da dolaşırken çevredeki eski arabalar ve kızlarının güzelliği dikkatimizi çekiyor. Hatta kızları çok güzel olduğu için birçok bekar da burayı tatil amaçlı tercih ediyormuş. Ancak toplum bilimciler kızlarının güzelliğini şuna bağlıyor; savaş döneminde Yalta da diğer tüm Ruslar gibi çok kayıp vermiş. Savaşlarda şehit olan askerler dolayısı ile kadın – erkek nüfus dengesi de %70 - %30 olarak değişmiş. Hayatta kalan Rus erkekler de tercihlerini görece daha güzel kızlardan yana kullanmaya başlamış. Bunun üzerine tüm kızlar kendine bakma yarışına girmiş. O alışkanlık halen devam ediyor, kızlar kendine bakıyor. Bakımlı her kadın da güzeldir. Güzellikleri de buradan geliyor.
Yalta’da çok çeşitli restoranlara rastlamak mümkün. Ama restoranların çoğu Sovyetler Birliği’nden ayrılan ülke mutfaklarını sunuyor. Buralarda Kara lahanadan yapılan Gürcülere has "horçi"yi, Tatar böreğini, Türkmen katlamasını, Özbek pilavını deneyebilirsiniz.
Livadya Sarayı
Beyaz Saray olarak da bilinen Livadya Sarayı mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Çar II. Nikolay için 1911’de mimar Nikolay Krasnov tarafından yapılan, Yalta’dan 3 kilometre mesafede yer alan Livadya Sarayı, 1945’deki meşhur Yalta Konferansı’nın da yapıldığı yerdir. 1945’te Stalin, Churchill, Roosevelt savaş sonrası burada Avrupa’nın geleceğini tartışmışlar. Hatta bu toplantının anısına üç lideri sembolize edecek şekilde sarayın avlusuna üç palmiye ağacı dikilmiştir.
Çok güzel deniz manzarasına hakim olan saray, Bizans, İngiliz, Gotik ve Arap mimarisinden izler taşıyor. Sarayın yapımında beyaz Kırım graniti kullanılmış. Rus Çarı 2. Nikolay’a ait olan saray, Ekim İhtilali'nde yağmalanmış, içindeki pek çok kıymetli eser yok olmuş. 1917’den sonra Sanatoryum olarak kullanılmış. 1993’ten sonra ise müzeye çevrilmiş Bazı bölümlerde İslamî motifler göze çarpmaktadır. Bahçe ise İtalyan bahçesi görünümünde. Saray içinde tarih müzesi ve resim galerisi bulunuyor. Sarayın toplantı odası oldukça geniş ve etkileyici.
İçinde çara ait çok sayıda meşhur şarap mahzenleri de barındıran saray, Lope de Vega'nın ünlü komedisi "Samanlıktaki Köpek" filmine de ev sahipliği yapmıştır.
Şehir merkezindeki Aleksander Nevski Rus Ortodoks Katedrali 19. yy. sonu 20. yy. başlarına tarihleniyor. Neo-Bizans stilinde inşa edilmiş olan katedralin içindeki ikona ve freskler görülmeye değer.
Darsan Tepesi ve Evangelist St. John Çan Kulesi
Darsan Tepesi’ne çıkıp Yalta’nın eşsiz manzarasını seyredebilirsiniz. Gece 23.00’e kadar açık olan bu tepeye 2 kişilik teleferiklerle çıkılıyor.
Şehri kuş bakışı seyretmenin bir diğer yolu da Evangelist St. John Çan Kulesi. Joann Zlatoust tapınağı olarak da anılan bu kulenin yapımı 1832-37 yıllarına dayanmaktadır. 1880'lerde Karadeniz'deki denizcilik kontrol noktalarından biri olmuştur. Savaşlar esnasında tapınak büyük zarar görmüş olsa da çan kulesi ayakta kalmıştır. Tarihi ve mimari bir anıt kabul edilen bu kulenin yanındaki gözlem noktasından çok güzel fotoğraflar alabilirsiniz.
Vorontsov Sarayı da diğer gezilebilecek yerlerden biri. 1830-1848 yılları arasında yapılmış. Bir Rus asilzadenin nasıl yaşadığını merak ediyorsanız burası tam size göre.
Kırım'daki ilk yapılardan biri olan ve 1831 – 1836 seneleri arasında yapılmış olan gotik tarzdaki saray, daha sonra Yasna Polyana Sanatoryumu olarak hizmet vermiştir. Günümüzde anne ve çocuklar için sanatoryum olarak kullanılmaktadır.
1926 yılında kapatılmış ve 1936’da da minaresi yıktırılmış olan Dereköy Cami de görülmesi gereken yerler arasındadır.
Ünlü kişilerin mezarlarının yer aldığı Polukorovsky tepesi ve anıtı da vakti olanlar için önerebileceğim yerler arasında.
Sahil çok güzel, pek çok lüks mağazalar eşliğinde yürüyerek Ressamlar Sokağı'na geliyorsunuz. Burada çok yetenekli ressamlar var. Arzu ederseniz resminizi yaptırabilirsiniz.
Nikita Botanik Parkı
Vaktiniz varsa Nikita Botanik Parkı’na gidebilirsiniz. Yalta’ya 7 km. mesafedeki bu parka faytonla gelebilirsiniz.
Denize nazır mükemmel terasıyla bu park ilk olarak 1812 senesinde İsveç asıllı Rus botanikçi H. H. Steven tarafından yapılmıştır. İçinde 28 bin ağaç ve bitki türü, 1600’den fazla gül çeşidi mevcut. İçerisinde bir de kaktüs bahçesi bulunuyor. Parkta 1000 yaşındaki fıstık ağacı ilginizi çekebilir.
Kentin en dikkat çekici yerlerinden biri ise Peri Masalları çayırı yani Polyana Skazok’tur. Burada Kırımlı sanatçılar tarafından tasarlanmış Ukrayna ve Rus çocuk hikâyelerine konu olmuş 200’ün üzerinde peri masalı karakterinin heykelleri bulunmaktadır. Bir açık hava müzesi olan bölge, Yalta’ya yaklaşık 5 kilometre mesafededir.
Kentte gezilebilecek en önemli müzeler Yalta Devlet Birleşik Tarih-Edebiyat Müzesi, Çehov Müze Evi, Lesya Ukrayinka Müzesi ve Biryukov Müze Evi’dir.
Karadeniz kıyılarının incisi olan Yalta’nın çevre kasabaları da görülmeye değer sayfiye yerlerindendir. Mishor, Kureyz ve Gaspira kasabaları Yalta’ya yaklaşık 10 kilometre mesafede yer almaktadır. Her üç kasabada da eski Rus zenginlerinden kalma villalar yer almaktadır. Dülber Sarayı ve Kişkene Villası bunların en önemlileridir. Yalta’ya gelmişken bu muhteşem doğaya ve eşsiz sahillere sahip olan bu kasabaları gezmeden dönmeyin.
Kırlangıç Yuvası
Sadece Yalta’nın değil tüm Kırım kartpostallarını süsleyen Kırlangıç Yuvası (Lastivchyne Hnizdo / Lastochkino Gnezdo) ise olmazsa olmazlardan. Mishor bölgesinde Ay Todor burnundaki 38 metrelik Aurora uçurumu üzerine 1912 senesinde inşa edilmiştir. Bir Orta Çağ kalesini andıran yapı 1927'deki deprem sonrası kayalıkların bir bölümü denize düşünce tamamen uçurumun ucuna doğru kaymıştır.
Almanya’da Ren Nehri kenarındaki Rittenburg Şatosu’nun bir kopyasıdır. Buranın içinde bir de pahalı bir restoran bulunmaktadır. Müthiş Karadeniz manzarası eşliğinde bu kalede yemek yemek ayrıca keyifli. Yalta'ya 10 kilometre mesafede yer alan Kırlangıç Yuvası’na hem kara hem de deniz yoluyla ulaşılabilmektedir. Yalta geziniz sırasında konaklayabileceğiniz YaltaOne ve YaltaVoyage gibi merkezÎ konumda konforlu oteller mevcut.