10 günlük tatilde nereye gideceğinize hala karar vermediyseniz bu yazı tam size göre.
UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde olan Rodos, Marmaris'ten yaklaşık bir saatte ulaşabilceğiniz güzel bir Yunan adası. Diğer Yunan adalarından daha farklı bir havası var. Özellikle şehir merkezindeki tarihi atmosfer... Old Town denilen bölgesinde gezerken kendinizi zamandan kopmuş hissedeceksiniz.
Rodos Adası'nın tarihinde şövalyeler ve Osmanlı önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle birçok tarihi yapı mevcut ve korunmuş olarak duruyor.
Rodos'un diğer bir avantajı ise diğer adalara ulaşımının daha kolay olması. Burdan ister günübirlik ister birkaç günlük diğer Yunan adalarına geçiş yapabilirsiniz. Üstelik Türkiye'den direkt ulaşımın olmadığı birçok adaya Rodos'tan ulaşmak mümkün.
Adanın tarihi kısmını oluşturan Old Town bölgesini gezmek için bir gün yeterli. Eğer konaklamadan döneyim diyenlerdenseniz bu yazı tam size göre. Rodos ile ilgili diğer yazımda da denize girebileceğiniz popüler koyları bulabilirsiniz.
Gelelim bir günde nereyi gezmeliyim diyenler için gezi rotasına...
Rodos'a yaklaşırken aşağıdaki resmi hatırlayın. Tarihçilere göre eskiden Mandaraki Limanı'ndaki açıklıkta kocaman bir Yunan Tanrısı heykeli varmış. Gözünüzde bunu canlandırarak adaya uzaktan baktığınızda zamanda yolculuk yapmış hissi başlayacak. Şu an ise onun yerine iki yükselti üstünde Elefos ve Elafina isimli heykeller (dişi-erkek geyik) bulunuyor.
Feribottan indiğinizde surlarla çevrili Old Town denilen bölge ile karşılaşaksınız zaten. İçeriye girmek için birçok kapı var. Eğer vaktiniz olur da denize bakan değil şehir ile bağlantıyı sağlayan kapıları görme fırsatınız olursa nasıl katman katman sur ile çevrili olduğunu göreceksiniz.
Denizi arkanıza alıp sağ tarafa doğru yürümeniz sizi popüler alanlara yaklaştıracaktır. Minik yunus heykellerini geçtikten sonra gördüğünüz ilk kapıdan (Virgin Mary Kapısı) doğruca girip dümdüz yürüdüğünüzde Church of the Virgin of the Burgh (Meryem Ana Kilisesi) ile karşılacaksınız. 14. yy.'dan kalma bu yapının maalesef artık sadece 3 apsis ve küçük şapel parçası duruyor. Yine de ne kadar görkemli bir yapı olduğunu göstermeye yetiyor.
Buranın önündeki hareketli sokağı takip ederek şehrin hareketli alanı Hipokrat Meydanı'na çıkan Aristotelous Sokağı'na ulaşabilirsiniz. Meydanın ortasındaki şadırvan nedeniyle buraya Şadırvan Meydanı'da denmekte. Burada meydana bakan merdivenlerde oturarak Sokrates Caddesi'ni gezmeden önce frappelerinizi içebilir ya da dondurma kıvamındaki yoğurtlarından yiyebilirsiniz.
Hipokrat Meydanı'ndan başlayan Sokrates Caddesi iki yanlı hediyelik alışverişi yapabileceğiniz dükkanlar ve restoranlar ile oldukça hareketli. Sadece caddeyi değil caddeye açılan sokakları gezerek de avlulardaki kafeleri, butik dükkanları görmenizi tavsiye ederim. Özellikle akşam yemeğinizi buradaki avlulardan birindeki tavernalarda yiyebilirsiniz.Özellikle Menekleous Sokağı'nda birçok alternatif mevcut.
Sokrates Caddesi'nin sonunda bulunan likör dükkanına ilgiliyseniz bakmanızı tavsiye ederim. Birçok yerde bulamayacağınız çeşit burada uygun fiyata mevcut . Almadan önce tadım yapma şansınız da var. Bir de gene caddenin sonuna doğru When in Greece isimli mağazada diğer dükkanlara göre daha orijinal hediyelik ve hatıralık seçenekleri var.
Sokrates Caddesi'nin sonunda asıl görmeniz gereken yapı ise 1523 yılında inşa edilen Süleymaniye Camii. Şu an müze olarak gezilebilen caminin pembe duvarları hemen dikkatinizi çekecektir.
Buradan yolu takip ederek sağa dönünce caminin arkasında kalan 1851'de inşa edilmiş Saat Kulesi'ni görebilirsiniz. Surun hemen kenarında bulunan bu yapı zamanında gözetleme kulesi olarak da kullanılmış.
Panetiou üzerinden devam ederseniz Büyük Üstatlar Sarayı'nın da (Grand Masters Palace) bulunduğu Şövalyeler Caddesi'ne (Ippaton) çıkacaksınız. Bu cadde limana kadar uzanıyor. Burada bulunan 14. yüzyılda gotik üslupta yapılan binalar, şövalyelerin bir araya geldikleri ve konaklama yaptıkları yerlermiş. Binaların üzerindeki armalardan ve bayraklardan hangi hanın, hangi ülkenin şövalyelerine ev sahipliği yaptığını anlayabilirsiniz. Üstelik burada Cem Sultan'nın sürgün zamanında kaldığı ev de var. (Fransız Konsolosluğu'nun yanındaki ev)
Rodos'ta gezilmesi gereken en önemli yapı Büyük Üstatlar Sarayı. Bu tarihi saray, Rodos Şövalyeleri’nin ve Rodos’a egemen olan sosyal ve entelektüel sınıfın da merkeziymiş. Tehlike anında tüm ada halkını içine alabilecek kadar büyük olan bu saray özenli restorasyonlarla günümüze kadar ulaşmış. Hem içindeki eserleri hem de binanın kendisini hızlıca bile olsa muhakkak zaman ayırıp gezin.
Şövalyeler Caddesi'nden aşağıya indiğinizde turistik bir meydana çıkacaksınız. Burada denize doğru bakarken sağınızda kalan yapı Arkeoloji Müzesi, sola doğru ilerlerlediğinizde surun çıkışına doğru ise Modern Yunan Sanat Müzesi. Turizm bürosu da burada bulunuyor.
Biz sarayın yorgunluğunu, bu görkemli yapılara bakan Taverna isimli mekanın dışarısındaki küçük masalara oturup gyros adı verilen dönerlerimizi yiyerek attık.
Ve sıra geldi surların dışına çıkıp yeni şehir bölgesine geçmeye. Eğer zamanınız kısıtlıysa burada Mandraki Limanı'na gidip meşhur geyik heykellerini ve yel değirmenlerini görmeniz yeterli.
Limanın hemen karşısındaki benzin istasyonunun olduğu caddeye girerseniz buradaki çarşıların önünden kalkan ve adanın koylarına ulaşım sağlayan otobüs durakları var. (KTEL firması)
Ancak zamanınız varsa, sahil hattı boyunca yürürseniz birçok günübirlik tur yapan, koyları gezdiren teknelerin reklamlarını yapan satıcıların dizildiği sahil hattı ile karşılaşacaksınız. Buradan burna doğru yürüdüğünüzde Rodos merkezinde denize girmek için en iyi alternatif olan Elli Plajı var. Açık denize bakması nedeniyle biz oradayken oldukça rüzgârlı ve dalgalıydı bu plajda deniz. Rodos Casino'su ve Akvaryum da burada.
Lokasyon ve vakit azlığı nedeniyle biz gidemedik ama Agios Stefanos tepesinde bulunan Helenistik stadyumu ile dikkat çeken Acropolis (Apollon Tapınağı) turistik tarihi yapılardan.
Her Yunan adası gibi burası da deniz ürünleri ile beni mest etti. Çoğu mekandan mutlu olarak ayrılacaksınızdır bence o yüzden içinize sinen herhangi bir yerde yemeğin keyfini çıkarın. Eğer yeni şehir kısmında yemek yiyecek olursanız Tamam restoran buranın gözdesi. Kısıtlı oturma alanı nedeniyle popüler saatte giderseniz uzun bir kuyrukta bekleyebilirsiniz. Kuyruktakilere yaptıkları içecek ikramları ile beklemeyi daha dayanılır hale getiriyorlar. Aile işletmesi olan mekanın yiyeceklerinin lezzeti, ev yapımı şarabı ve sakız likörleri de beklemeye değerdi. Burada yer bulamazsanız ve bekleyesiniz yoksa aynı sokakta bulunan diğer mekanlar da (Thomas Taverna, Koozina) lezzetli menülere sahip.
Akşam yemek sonrası takılması için yerel halkın da tercih ettiği Menekleous'ta bulunan Mozaik- Macao Kokteyl Bar gibi mekanların olduğu alan oldukça hareketli oluyor.
Gezerken kullandığım ve işaretlediğim yerler için: Google MAP
Instagram:sanemc