Stockholm, Mälaren Gölü ile Baltık Denizi arasında bulunan ve İsveç’in en geniş alana yayılmış takımadasının parçası olan 14 adanın üzerine kuruludur. Şehrin kalbi, 13. yüzyıldan kalma Gamla Stan ya da eski Ortaçağ kasabası, bu adaların üçüne yayılmış durumda.
Fotoğraf | Riddarholmen ve Gamla Stan
Stockholm’ün bu bölümü, kıvrıla kıvrıla ilerleyen, iki tarafında kırmızı, turuncu ve sarı bina cephelerinin yükseldiği resim gibi sokaklar ve bulvarlarla dolu bir bölge. Etrafta dolaşırken keyifli bir şekilde kaybolmanız garanti. Buranın en büyük atkarsiyonu muazzam Kraliyet Sarayı (Kungliga Slottet), İsveç kraliyet ailesinin resmi ikametgâhı. İnşaat defalarca yenilendi, en son 17. yüzyılda bir yangından sonra yenilenen bina 1754 tarihli. Ancak üzerinde yapılan çalışmalar 80 yıl daha sürdü. İsveçliler, kuzey kışının karanlığı çökmeden önce, kısa süren yazdan olabildiğince faydalanmayı öğrenmişler, Stockholm’e gitmek için en uygun zaman da bu. İnsanlar havanın uzun saatler boyunca aydınlık olmasından faydalanarak gece geç vakit şehir parklarına ve açık alanlara gidiyorlar. Çalışma saatleri esnek. Ücretsiz festivaller ve konserler var, büfeler ve kafeler tıklım tıklım dolu.
Fotoğraf | Kraliyet Sarayı
Yeni şehrin doğusuna doğru yayılan takımadayı keşfetmek için en iyi aylar haziran, temmuz ve ağustos. Adaların -24.000’den fazla ada 150 km’ye 80 km’lik bir alan kaplıyor- 2 milyar yıllık olduğu tahmin ediliyor. Alçak ve yuvarlak, son buzul çağında buzulların düzleştirici etkisiyle biçimlenmiştir. Buz onları başka bir açıdan daha etkilemiş. Muazzam ağırlığı onları denizin içine doğru bastırmış, şimdi serbest kaldıklarından yılda 4 mm kadar yükseliyor.
Yelkencilik İsveç’te çok popüler ve takımadayı çevreleyen sulara göl muamelesi yapılıyor. Aslında Baltık Denizi’nin parçası olsalar da. Baltık Denizi birçok nehir tarafından beslendiğinden ve diğer okyanuslara yalnızca iki noktada buluştuğundan, tuz oranı nispeten düşük ve kışın sık sık donuyor.
Fotoğraf | Östermalm
Takımadadaki kanallar ağı ilginç bir labirent oluşturuyor. Yelkenli tekne, motor yat ya da feribotla adadan adaya gitmek için mükemmel. Adaların sahil şeritleri, körfezleri ve haliçleri, kozalaklı ve yapraklarını döken ağaçlarla kaplı, aşınmış kayalar ve iri taşlarla bezeli, sağlam ahşap kulübeler ve kayıkhanelerle dolu.
Fotoğraf | Nämdö Böte
Takımadada 50.000 dolayında yazlık ev var ve Stockholm yakınlarındaki adalar hafta sonları kalabalık olabiliyor. Daha dıştaki adaların soyutlanmış güzelliğini tatmak için Nämdö’ye gitmeğe değer. Burası şehir merkezinden 40 km kadar uzaklıkta. 35 devamlı sakini, tek bir toprak yolu, bir restoranı, bir bakkalı ve yedi öğrencili bir okulu mevcut. Liken kaplı, resim gibi ormanları ve yabani çiçeklerle dolu çayırlarının ortasında bir sürü yürüyüş parkuru var, karaca göreceğiniz ve geyikleri takip edeceğiniz kesin hatta çoğunlukla diğer adalardan buraya yüzerek gelen çatal boynuzlu geyikleri. Nämdö’nün kuzey ucunda yüksek bir hâkim nokta var, çevredeki takımadaya 360 derecelik bakış olanağı sağlayan bir kuleyle tamamlanmış. Batmakta olan güneş hem gökyüzünü hem de suyu canlı bir altın sarısına boyarken burada olmak mükemmel.
Birçok hava yolu Türkiye’den Stockholm’a uçuyor. Dünyanın en büyük buharlı gemi filosu şehir ile adalar arasında işliyor. Feribotlar Waxholmsbolaget şirketinin idaresinde. Tarifeler mevsime göre değişiyor. Nämdö için, Stockholm’den Stavsnäs’e otobüsle gidin, ardından feribota binin; yolculuk bir saat sürüyor.