Bir şehirde yaşamak orayı anlamanın en güzel yolu. Selanik bir ya da iki günde bile önemli yerlerini keşfedebileceğiniz bir yer ama bu güzel şehri anlamaya yetmez. 9 ay yaşadığım bu şehri, önemini ve insanlarını anlatmam da bu yüzden zor olacak.
AVRUPA GÖNÜLLÜ HİZMETİ (EVS-AGH)
Avrupa Gönüllü Hizmeti aracılığı ile bu şansı elde ettiğim için bunun ne olduğundan kısaca bahsetmek istiyorum. Birçoğumuz maalesef ki yurtdışı fırsatlarından haberdar değiliz. En güzel ve keyifli olanlardan biri de AGH'dir. Avrupa Birliği'nin projesidir ve 18-30 yaş aralığındaki herkes, gönüllü olarak Avrupa'da herhangi bir ülkede yer almak isterse katılabilir. Uzun dönem ve kısa dönem fırsatları bulunur ve benim tercihim de uzun dönemden yana oldu. Bu şekilde Selanik’te bir NGO olan sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak çalıştım. Günde 4 saatimizi ofise ayırıyorduk.
Bazı organizasyonlar İngilizceye önem verir ama bu hepsi için geçerli değildir. Kimileri çocuklar ve yaşlılar içindir. Bu projelerde genelde çok fazla İngilizce aranmaz. Eğer "Yabancı dilim yok ki," diyorsanız sıkıntı etmeyin. Fırsatlara mutlaka bir göz atınız derim.
KALİMERA SELANİK!
Yunanistan'ın ikinci büyük kenti olan Selanik'in asıl ismi ''Thessaloniki''. İsmini, Büyük İskender'in kız kardeşinden alan bu şehir birçoğumuzun aklına ilk olarak Atatürk'ün doğduğu evi getirir tabii ki. Atatürk'ün doğduğu ev, bizim kaldığımız yere sadece 5 dakika mesafedeydi. Şu anda müze olarak kullanılmakta ve yanında da Türk Konsolosluğu bulunmakta. İçerisinde de çok değerli fotoğraflar var, mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Geçmişte birçok acıya sahne olan bu şehir, en kötüsünü 1917 yılında, 32 saat kadar süren büyük yangında yaşamış. Şehrin merkezinin büyük bir kısmı bu yangında yok olmuş. Daha önceden Yahudi, Müslüman ve Hristiyan topluluklara da sahip olan bu şehir; mübadele, Balkan Savaşları, II. Dünya Savaşı etkileri ile bu kozmopolit yapısını da zaman içerisinde kaybetmiş maalesef.
Selanik'i ve tarihini keşfederken, bir yandan Yunancayı da öğrenmeye önem verdim. İlk gittiğimde bu dile dair hiç bir fikrim bile yoktu. Alfabesini de bilmediğimden yanlış otobüslere binmişliğim çok olmuştur. Ancak öğrendiğinizde, pek çok harfin bize tanıdık olduğunu fark edeceksiniz: Alfa, sigma, lambda, omega vb. Bizim dilimizle bu kadar benzer kelimeler kullandıklarını da hiç bilmiyordum. Özellikle Selanik'te bu durum, mübadele döneminden dolayı çok yaygın. Sabahları aynı bizdeki gibi ''Patates, domates!'' diye bağırarak geçen kamyonlar vardı.
Kelime benzerliklerine örnek olarak şunları sayabilirim: Baba-babas, ciğer-cieri, çörek-çüreki, kalamar-kalamari...
İlk zamanlarda her şeyin sonuna bir ''i'' ekleyince anlamlarının Yunanca'da da aynı olduğunu düşündüğüm pek çok kelime farklı anlamlara da geliyordu. Bu yüzden her Türkçe kelimeyi Yunancasının aslını astarını öğrenmeden kullanmamaya başladım. Ardından dili öğrenmeye başlayınca her şey daha keyifli hâle geldi. Yaşlı teyzeler ve amcalarla da artık konuşabiliyordum. Kime "Nerelisiniz?" diye sorsam, aldığım cevap, ''Samsuni (Samsun), Trapezunda (Trabzon), İzmir, Bursa...'' oldu. Birçoğu mübadele döneminin torunları. Daha sonraları Türkiye'ye gelip, bu şehirleri gezenler de olmuş. Karşılaştıklarım arasında en enteresanı ise babaannesi Türkçe konuştuğu için onunla anlaşamayan Yunan gençti.
Komşumuz Aleksandra Teyze de İstanbul'dan Selanik'e 40 yıl önce göç etmiş. Tek istediğinin Beyoğlu’ndaki evini mutlaka bir kez daha görmek olduğunu söylerdi. Evi hâlâ ayaktaymış. Ayrıca kendisi Türk dizilerinin de sıkı fanatiklerinden. Bir gün İstanbul’dan bahsederken gözleri dolduğunda, çektiği derin hasreti daha iyi anladım.
Lazarus Amca'yı ise hiç unutamam. Kendisi Selanik'teki otobüs şoförlerinden biridir ve kendisi ne zaman bir Türk'e rastlasa, peşini bırakmaz Hatta bazen otobüsü bilerek yavaş kullanır ki Türkiye hakkında Türkçe daha fazla sohbet edebilsin. Bir gün inmem gereken durakta beni indirmeyip, sırf daha fazla sohbet edebilmek adına son durağa kadar götürdü. Sorduğu sorunun cevabını arıyordu: Eşek kelimesi ile ilgili bir söz var Türkçede. Babaannem bana hep onu söylerdi," dedi. Ben de "Eşek oğlu eşek," dediğimde gözleri parladı: “Evet, buydu ancak o daha farklı söylüyordu,” deyince, ben de “Eşoğlueşek” deyiverdim. Lazarus Amca'nın bunu duyduğundaki sevincini size anlatamam. Dönerken sürekli babaannesini anarak "Eşoleşek!" deyip durdu. Tabi ben de her seferinde kahkahayı patlattım.
SELANİK'İN GEZİLECEK VE EĞLENİLECEK YERLERİ
Yunanların eğlenmeyi seven kişiler olduğunu pek çoğumuz bilir. Öyle tabak kırmalar falan yok ama eğlenmeyi gerçekten iyi biliyorlar, bunu rahatlıkla diyebilirim. Aslında davranışları, mimikleri bizimle neredeyse aynı. Hatta pek çoğunun görünüşleri de öyle. Elinde tespih sallayarak yürüyen bir amcayı da görünce kendimi hâlâ Türkiye'deymiş gibi hissettim.
''Bit Pazarı'' Selanik'in unutamayacağım, en keyifli mekânlarından. Mezelerini mutlaka denemeniz gerekiyor. Hem çok makul fiyatlı, hem de kaliteli yemekleri burada bulabilirsiniz. 4 kişi masayı donattık ve ödediğimiz para kişi başı sadece 7 Euro'ydu.
İlk görülmesi gereken yerler Beyaz Kale, sahil şeridi, Aristotales Meydanı, Kastra yani ''Kale'', Bey Hamamı, Aya Sofya, Yedi Kule Zindanları, Ladadika, Kalamaria ve Acheiropoietos Kilisesi. Kolay bulunamayacak bir yer de olsa sora sora bulabileceğiniz bir diğer tavsiyem de “Osios David Kilisesi”. Hz. İsa’nın sakalsız tasvir edildiği ikonu görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Bendeniz Kastra'da yaşadığım için şanslıydım. Tüm şehir ayaklarımın altındaydı ve istediğim zaman izleme noktasına, ücretsiz konserlere gidebiliyordum. Kastra'da gittiğim son konserde, şarkıcı Türk olduğumuzu fark edince, ''Kızım Seni Ali'ye Vereyim Mi?" ve "Konyalım'' şarkıları söyledi ve yaşlı Yunan teyzelerle birdenbire dans etmeye başladık. Böylelikle en keyifli gecelerimden birini geçirdim.
İŞGAL EDİLMİŞ BÖLGELER
Yunanistan'da işgal edilmiş bölgeler meşhurdur. Anarşistler tarafından işgal edilen bu bölgeler herkese açık. Selanik'te bulunanlardan en başta ''İfanet Fabrikası''ndan bahsetmek gerekir. İşgalin amacı, boş olarak duran bu fabrikayı halka açık bir alan hâline getirmekmiş. Şu anda tam bir yaşam alanı. Genelde öğrencilerin geldiği bu bölgeye isteyen herkes gidebiliyor. Kimi zaman film gösterimleri, kimi zaman partiler, kimi zaman da turnuvalara ev sahibi oluyor burası. En önemli kısmı ise bisikletler için ayrılmış özel bölümü. Farklı bir Selanik turu yapmak istiyorsanız burayı da ziyaret edebilirsiniz.
Bunun gibi Yunanistan'ın birçok yerinde işgal edilmiş fabrikalar, evler, parklar bulabilirsiniz. En önemlilerinden birisi de Atina'da bulunur. Ancak Selanik’te keşfettiğimiz, işgal edilmiş bir ev vardı. İsmini hatırlayamadığım için üzgünüm, burada salı geceleri danslar düzenleniyordu. Fiyatlar ise çok çok uygundu."Denize girmek istiyoruz ve arabamız da var," diyorsanızsa ilk tavsiye edeceğim bölge kesinlikle Epanomi Sahili. Tertemiz bir deniz ve sakin bir sahil (ancak gittiğiniz sezona göre değişebilir tabii). Bir de oradaki leziz balıkçılarda masanızı donatabilirsiniz. Fiyatlar yeterince ucuzdu. Balıkçı da karşısındaki kişiye Türkiye’deki balıklardan bahsediyordu.
MARJİNAL BELEDİYE BAŞKANI
Selanik Belediye Başkanı, 72 yaşındaki Yannis Boutaris aslında Yunanistan'da şarap sektörünün en önemli isimlerinden biri. Dövmeli, küpeli, rahat davranışları ile tanınan bir kişi ve kendisine her yerde rastlayabilmeniz mümkün. Türk Konsolosluğu'nun düzenlediği her etkinliğe mutlaka katılır. Korumaları ile gezdiğine hiçbir zaman şahit olmadım. Hatta kendisi ile özçekim bile yaptık.
OLİMPOS DAĞI VE HALKİDİKİ
Selanik'e yakın ve alternatif bölgelerden başlıcalarıysa efsanevi Olimpos Dağı ve Halkidiki. Doğayı ve tabii güzellikleri sevenler için en iyi gezi noktalarından biri Olimpos Dağı. Yaklaşık 10 günlük bir proje için Palios Panteleimonas köyünde kaldık. Gördüğüm en romantik ve sempatik bölgelerinden biriydi burası. Köyün insanları da bir o kadar cana yakın. 2 gün içerisinde köylülerin yarısını zaten tanımıştık. Eğer Selanik’e yakın alternatif bölge arıyorsanız yolunuzu tereddütsüz bu küçük köye de çevirebilirsiniz.
Halkidiki ise 3 kısımdan oluşan bir tatil bölgesi: Kassandra, Sithonia ve Athos (Ouranoupoli). burası yaz tatili için en ideal bölgelerden. Kamp yapmayı seviyorsanız burası kesinlikle size göre. Biz gittiğimizde etrafımızda çadır kuran herkesle tanışıp akşam ateş yakmıştık. Kamp, bu kadar farklı ülkeden insanlarla inanılmaz keyifli hâle gelmişti. Yalnız üçüncü kısma, yani Athos'daki manastırlar bölgesine kadınlar giremiyor. Erkeklerin girmesi için de birtakım prosedürlere uyulması gerekiyor.
Yurtdışına hiç çıkmadıysanız ve yakın yerlerden başlamak istiyorsanız, bahsettiğim bölgeler sizin için en ideallerinden. Eminim ki gezdikten sonra bana hak vereceksiniz.
Yemeklerden de bahsetmek isterdim ancak bunun için zaten birçok kaynak bulabilirsiniz. Dilim pizzalar 1 Euro ve ara sokaklardaki yerlerde daha lezzetli olanlarını bulabilirsiniz. Ancak "Saganaki denemeden sakın dönmeyin," derim. :)