Karadeniz Turu: Samsun

Eveeet haftalardır planlar yapıp, üzerine hayaller kurduğum Karadeniz turuma sonunda başlamış bulunmaktayım :) Karadeniz genel olarak sıcak, tam mevsimine denk gelmişiz diyebilirim. İlk rotamız Samsun :)

Karadeniz turunun başlangıcı olarak Samsun'u belirlememiz de bir dinlenme amacı olsa da iyi ki bu şehre gelmişiz diyebilirim. Çünkü iner inmez karşımda neredeyse İstanbul'a kafa tutmaya hazır bir şehir gördüm. Bilmiyorum artık ben Karadeniz'i nasıl hayal etmişsem Samsun'da tramvay görünce ''Aa Samsun'da tramvay mı varmış ya?'' dedim. Çevreme bakıyorum, köy gibi bir yer bekliyorum ama yok. Başta da dediğim gibi neredeyse İstanbul'a kafa tutabilecek kadar kendini geliştirmiş, modern bir şehir Samsun.

Tabi benim gezilerde malumunuz müze olmazsa olmazımdır. Samsun'a adım atar atmaz ilk olarak Müzekart ile girebileceğim müzeleri araştırmaya başladım ve böylece ilk durağımı da belirlemiş oldum; Gazi Müzesi.

Atatürk'ün içinde olduğu her müze benim için ayrı bir yerde olmuştur. Gazi Müzesine gittiğimde de bu hissi yaşadım.

Bu arada Gazi Müzesi demişken, şu anda müze olarak kullanılan bu tarihi bina 1902 yılında inşa edilip, uzun süre MantikaPalas adında bir otel olarak kullanılmış.

Atatürk 19 Mayıs 1919 sabahı 18 silah arkadaşı ile Samsun'a ayak bastığında bu otelde konaklamış ve Kurtuluş Savaşı planlarını da bu otelde yapmış.

Gazi Müzesi'nden çıktıktan sonra açlık hissiyatımı bastırayım dedim ve Samsun'a gittiğimde arkadaşlarımın pidesi kadar tavsiye ettiği dönerini tatmaya karar verdim. Bende de en iyisi nerededir takıntısı olmasına rağmen çoğu zaman önüme geleni yemek durumunda kalırım. Bu seferde aynısı oldu. Tam ara sokaklara girdim karşıma İkizler Tandır restoranı çıktı. ''Ee hadi bende deneyeyim'' dedim ve girdim içeri :) Hem lezzetten hem de fiyattan memnun kaldım açıkçası. Size de tavsiye ederim. Döner yemezseniz farklı ev yemekleri seçenekleri de var.

Açlığımızı giderdiğimize göre tura devam :) Tabi ki yine müzelerden... Sıradaki rota; Samsun Müzesi.

Müze, 19 Mayıs 1981 tarihinde hizmete açılmış. Müze de Kalkolitik, İlk Tunç, Hitit, Hellenistik, Roma ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergileniyor.

Biraz küçük bir müze olduğu için beni pek tatmin etmedi açıkçası. Ben daha çok eser görmek isterdim, her yerine bakıp ''Ne kadar muhteşemmiş ya!'' demek isterdim ama bu kadarına da bence şükretmek lazım :)

Müzeden çıkıp biraz ilerlediğiniz de kocaman bir çarşı ile karşılaşacaksınız. Adı; Yabancılar Çarşısı. Bu çarşıda ne ararsanız var. Selfie çubuğundan magnetine... İster direkt alışveriş yapın isterseniz bu manzaraya doyduktan sonra :) Ama tavsiyem önce gidip şu muhteşem manzarayı, oranın kokusunu içinize çekmeniz.

Ben Samsun'a genel olarak sahip olduğu özelliklerinden dolayı ''Atatürk kokan şehir'' adını yakıştırdım. Sanırsam hiç de haksız değilim. Çünkü kafanızı nereye çevirseniz Atatürk'ün anıları var sanki. Ortamı o kadar güzel ki... Bu arada fotoğraftaki kişiyi de tanıtmak istiyorum; Kerimreisoğlu İsmail (Yurtsever). Verilen bilgiye göre Atatürk ve silah arkadaşlarını 19 Mayıs 1919 sabahı açık denizde demirleyen Bandırma vapurundan kayığı ile iskeleye taşıyan kişiymiş.

Vee Atamızın 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak bastığı anın canlandırıldığı bölüm. O kadar gerçekçi o kadar muhteşem yapılmış ki bir an zaman tüneline girip o anı canlı canlı yaşamak hissi uyandırıyor.

Bir de Samsun'a dair en sevdiğim şey turistik şeylerin bir yerde toplanmış olması. Bafra Müzesi haricinde diğer tüm müzeler, tarihi canlandırmalar ve heykeller iç içe. Böyle olunca da yürüyerek de orada gezebiliyorsunuz. Çok yorulursanız da at arabalarına binersiniz :)

Samsun'da konaklama olayına da gelecek olursam; sanırsam biz bu konuda çok şanslı idik. Çünkü karşımıza muhteşem bir otel çıktı; Neba Royal Otel. Otel çok temiz, çalışanlar güler yüzlü. Hem de merkezde. O kadar memnun kaldık ki iki kere orada konakladık düşünün yani :) Kahvaltı tutkum malumdur, sabah kahvaltılarında da böyle bir açık büfe şöleni yaşattılar bana.

Geceliği de üç kişi için 250 TL civarı idi. Ayrıca normalde otelin minibarlarındaki içecekler normalden çok daha pahalıdır ama Neba Royal'de iki su ücretsiz, geriye kalan içecekler de gayet uygun.

Konaklama kısmını hallettikten sonra gezmelerin devam etmesi gerekiyor değil mi? :) Samsun için hatırlarsanız ''Atatürk kokan şehir'' demiştim. Yine bu sözümü onaylayacak meşhur bir anıt olan Onur anıtının önüne geldim. Samsun'a gittiğinizde mutlaka Onur anıtını ve İlk adım heykelini görmenizi tavsiye ederim.

Ek bilgi: Onur Anıtı'nın karşısındaki Özterme Pide'nin de pidesini denemenizi tavsiye ederim. Pek meşhur Terme pidesinin en güzel örneklerinden birini burada bulabilirsiniz.

Şimdi Samsun'daki son durağımıza gelelim; Batıpark. Burası geniş ve yemyeşil bir alan.

Büyük amazon savaşçı heykeli, amazon köyleri, aslan heykelleri ve teleferik burada bulunuyor. Ayrıca küçük bir yapay nehir yapmışlar. O kadar güzel bir alan ki... Ben de görür görmez yapay göl, heykel, aslan ne gördüysem önünde fotoğraf çekildim :)

Bu gördüğünüz aslanın ağzından köyü izlemeniz, midesinden de üç boyutlu savaş sahnelerini izleyebilirsiniz.

O muhteşem alanlardan kopmak zor olsa da Samsun'a son kez bir de tepeden bakmak lazım dedim ve teleferiğe bindim. Teleferiğe binmek isterseniz Samkart'ın teleferik kartları var onlardan alıp binebilirsiniz.

Elimden geldiğince Samsun'u gezmeye ve anlatmaya çalıştım ve 1,5 günde bir şehir ne kadar gezilir ise o kadar gezdim. Eksik olan yerler de olabilir o yüzden turizm yerleşim planını da koymak istedim. Giderseniz doya doya gezin Samsun'u :)

Sevgilerimle...