"Kolombiya'nın İncisi: ""Cartagena"""

Sabah erken kalkıp üstüne üstlük uçağımızın 2 saat gecikmeli kalkması ve bol çocuk ağlamalı, sarsıntılı 1,5 saatlik yorucu uçuştan sonra şiddetli yağmurun ardından sular altında kalmış Cartagena’ya vardık. LAN havayolları ile Bogota - Cartagena uçuşuna kişi başı 80 Dolar ödedik ve biletlerimizi http://www.lan.com/sitio_personas/country_selector.html web sayfasından aldık.

Rafael Nunez Havaalanı: Bogota’dan geldiğimiz havaalanında yurtiçi uçtuğumuzdan gümrüğe girmedik. Havaalanından çıkmadan önce taksi standı var ve gideceğiniz yeri söyleyerek kayıt yaptırıyorsunuz. Ne kadar ödeyeceğinizi gösteren iki parçalı bir kağıt veriyorlar. Dışarıya çıktığınızda sıradaki taksiye binip kağıdı veriyorsunuz ve üstündeki rakamı ödüyorsunuz. Bogota’ya göre daha iyi organize etmişler.

Ağustos 2012 Döviz Kuru: $1=1800 COP (Colombian peso)

Havaalanından taksiye binip şehre doğru sular altında kalmış yolda ilerlerken nereye geldik diye düşünmeye başladık. İstanbul’dan tabii ki bu tarz manzaralara alışkınız ama gezide olunca olumsuzluklarla başlamak hoş olmuyor. Yağmurlu, pis bir havada her şey gözünüze çirkin geliyor, hele bir de okuduğunuz güzel yazılardan sonra öyle bir beklenti ile geliyorsunuz ki hayal kırıklığı iki katı artıyor. Otele vardığımızda bir de berbat bir oda ile karşılaşınca hepten canımız sıkıldı. Tamam, Kolombiya pahalı diye okuduk ama bu kadarı da fazla diyorsunuz 78 Dolar’a (3 gece kaldığımız için % 30 indirimli) camsız kümes gibi bir oda. Eh, o gece için ellerinde başka da oda yok, ertesi gün ekstra para vermemiz halinde boşalacak olan suit odalarında kalabileceğimizi söylediler. Odada daha fazla takılmadan hemen sokaklara kendimizi atmak istedik. Sağ olsun resepsiyondaki bayanın yanlış tarifi sayesinde ters yöne gitmişiz hafif çiseleyen yağmur ile boş boş dolaşıp doğru yolu bulduk. Yağmurun dinmesi, güneşin kendini göstermesi, deniz manzarası ve sokakların canlanması ile olumsuz düşüncelerimiz biraz olsun değişmeye başladı. Hatta akşamüzeri şehre ısınmıştık bile…

Gezdikçe alıştığımız Cartagena gözümüze; sahilleri, ılık denizi, renkli binaları, eski tarihi şehri ile otantik etkileyici gelmeye başladı. Tropikal iklime sahip şehir, gündüzleri çok sıcak ve rutubetli olsa da hava akşamları rahatsız edici olmuyor. Mayıs-Haziran ve Ekim-Kasım ayları en yağmurlu, Kasım-Şubat ayları ise en rüzgarlı dönemiymiş.

Ulaşım: Havaalanı, şehir içi için en kolay rahat ulaşım tabii ki taksi ve ucuz; havaalanı - Getsamani bölgesi 9500 Cop. Şehir merkezinde zaten birçok yere yürüyerek ulaşıyorsunuz. Minibüs ise çok yaygın. Bocagrande plajı kişi başı tek yön 1500 Cop. Tur teknelerinin kalktığı yerden ilerleyip yolun karşı tarafından “BOCAGRANDE” yazan minibüslere binerek plaja gidebilirsiniz. Dönüşte de hemen hemen bütün minibüsler CENTRO’dan geçiyor ama güzergâhlarına göre süre uzayabiliyor. Zamanınız varsa binin, şehri daha iyi tanıyorsunuz.

Santa Marta’ya otelin ayarladığı “MarSol” otobüs firması ile gittik. Sabah otelden alıp Santa Marta’daki kalacağınız yere bırakıyorlar. Kişi başı fiyatı 42,000 Cop. Yola çıktıktan yaklaşık 1 saat sonra 15 dakika mola veriyor ve yolculuk 3,5 saat kadar sürüyor. Mola yerinde içecek ve atıştırmalık kraker, cips tarzı yiyecekler var. Otobüs firma bilgisi için yazılarını takip ettiğimiz Bekran Sarsılmaz’a teşekkürler… Santa Marta’ya gitmenin diğer bir yolu terminalden kalkan “Brasilia” isimli otobüs firmasıymış. “Denmetro car” yazan minibüsler ile 1 saat kadar şehir içinde dolaştıktan sonra terminale varılıyormuş ve Santa Marta otobüsünün 28,000 Cop olduğunu okumuştuk.

Gezilecek, görülecek yerler: Büyük bir lagünün etrafında kurulmuş olan şehir, geniş plajlarıyla Santa Marta ile beraber Kolombiya’nın önde gelen tatil merkezlerinden biri. Surlarla çevrili tarihi eski şehir merkezi ise, 1984 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne alınmış. Cartagena’nın en eski bölgesi Getsemani’de bulunan “Plaza de la Trinidad” ve çevresidir.

Eski Şehir (Historic Old Town-Walled City): Müzeleri, kiliseleri, katedralleri, küçük kafe-restoranları, hediyelik eşya satıcıları, mağazaları ve nefes kesen gün batımı ile en önemli turistik bölgesidir. Çiçek dolu balkonlu renkli binaların olduğu, Arnavut taşlı dar sokaklarında özellikle gündüzleri güvenlik sorunu ile karşılaşmadan gönül rahatlığıyla yürüyerek dolaşın. Akşamları ise biraz daha dikkatli olmakta fayda var, hava karardıktan, işyerleri kapandıktan sonra her yer güvenli durmuyor. Saati 5000 Cop’tan bisiklet kiralayıp ya da romantik olsun derseniz özellikle akşamüzeri fayton ile de gezebilirsiniz.

Ana girişi Plaza de Los Coches’teki saat kulesi (Puerta Del Reloj) olan tarihi şehir; Centro, San Diego, Getsemani ve La Mantuna bölgeleri ile çevrilidir. Saat kulesinin altından geçip birkaç adım ötedeki belediye binasının yanındaki Gümrük Meydanı’na (Plaza de la Aduana) geliyorsunuz. Akşamları kıvrak danslarıyla sokak dansçılarına denk gelebilirsiniz, bahşiş karşılığı bütün hünerlerini sergiliyorlar. Meydanda 2 tane salsa kulübü var. Özellikle Plaza de los Cochaes ile Plaza de la Aduana arasında kalan “Donde Fidel Salsa Club” tavsiye edilmiş ama pek de özel bir şey göremedik.

San Pedro Claver Meydanı’nda, Modern Sanat Müzesi (Museo de Arte Moderno) ve San Pedro Claver Katedrali’ni göreceksiniz. Sanat müzesini tavsiye ettiler ama zaman ayarlayamadığımız için gezmeye fırsatımız olmadı. Çarşamba günleri müze girişi ücretsiz. Deniz tarihi ile ilgileniyorsanız antik deniz araçlarının bulunduğu Deniz Müzesi (Museo Naval) ilginizi çekebilir.

Küçük bir park olan Plaza de Bolivar’ın ortasında Simon Bolivar heykeli bulunmaktadır. Hükümet Sarayı’nın karşısında 16. yüzyıldan kalma Cartagena Katedrali ve Altın Müzesi (Museo del Oro) de bu meydanda bulunmaktadır. Bogota’daki altın müzesini gezdiğimiz için buradakini gezmedik; ama zamanınız var ve daha önce görmediniz ise girişinin ücretsiz olduğunu okuduğumuz bu müzeyi gezebilirsiniz.

Diğer önemli dini yapısı ise; Santo Domingo Meydanı’nda bulunan Santo Domingo Kilisesi’dir (Convento Santo Domingo). Meydandaki “Yatan Kadın”( Mujer Reclinada) heykeli, Kolombiyalı ünlü sanatçı Fernando Botero’nın hediyesidir. Meydan, özellikle akşamları Latin müziği eşliğinde kıvrak sokak dansçıları, müzisyenleri, meydana açılan restoranlar ile oldukça hareketli oluyor.

San Diego bölgesinde de restoranlar, hosteller bulabilirsiniz. Sur içinde inşa edilen en yeni kilise “Santa Toribio” bu bölgededir. Bir akşam bu bölgede Fernade de Madrid parkına bakan bir pizzacıda yemek yedik. Santa Clara ve Santa Catalina kaleleri arasında kalan “Las Bovedas” yapısı ise zamanında zindan olarak inşa edilmiş. Binanın tepesinden Karayip Denizi görülüyor.

Castillo San Felipe de Barajas: 1536 yılında inşaatına başlanan kale 1657 yılında genişletilmiş. Kaleden şehir manzarasına hâkim olabilir ve içindeki tünellerde gezip, serinleyebilirsiniz. Tüneller tahliyeyi kolaylaştırmak için sistemli bir şekilde yeraltından bağlanmış ve yaklaşan düşmanın ayak seslerini duyacak şekilde inşa edilmiş. Hediyelik eşya satılan bir marketi var, su ve diğer atıştırmalık şeyleri buradan temin edebilirsiniz. Yanınızda yukarıya çıkana kadar yetecek su bulundurursanız iyi olur. Sıcaktan dolayı kaleyi sabah saatlerinde veya akşam üzeri ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Kaleyi dolaşmak için 1-2 saat yetiyor. Giriş ücreti: 17,000 Cop. Kalenin hikâyelerini dinlemek isterseniz ücret karşılığı kulaklık alabilirsiniz. Kale 08.00-18.00 arası açık.

Convento de La Popa: Şehrin en yüksek tepesi ve 17. yüzyıldan kalma Santa Cruz manastırı bulunuyor. San Felipe Kalesi’nin 2 km kuzeyinde kalan tepeye, yürüyerek gitmeyi gasp olaylarından dolayı turistlere tavsiye etmiyorlar. Taksilerin ise çift yön için 50,000 Cop’a kadar istediklerini okumuştuk. İnişte taksi bulmak zor olduğu için gittiğiniz taksi ile anlaşıp bekletmek gerekiyormuş. Manastır için değmez diye düşündük, zamanınız varsa şehir manzarası ve gün batımında güzel fotoğraflar çekmek için çıkılabilir.

Bocagrande ve El Laguito Plajları: Adalara gitmeyecekseniz, en yakındaki tatil beldeleri ve en güzel plajları. Gittiğimiz dönemde, iyi otellerin rakamlarının yüksekliğinden bahsetmeye gerek yok, ne de olsa Kolombiya’dasınız pahalı olacak… Ama her kesime hitap eden otel ve pansiyonlar mevcut, kalitelerini bilemiyoruz. Şehir merkezinden plajlar minibüs ile 10 dakika uzaklıkta ve 1500 Cop. İki günümüzü Bocagrande sahilinde geçirdik. Uzun bir sahil şeridini yürüme şansınız var. Bocagrande’de zaten her yer yürüme mesafesinde, otantikliğini kaybetmiş bina yığınlarından oluşan bizdeki gibi tipik şehirleşmiş tatil beldelerinden. Plajda ise her şey düşünülmüş, günlük kiralayabileceğiniz sandalyeli ve üstü kapalı güneşten koruyan kabanalar var. 10,000-15,000 Cop arası kiralayabiliyorsunuz, kalış sürenize göre pazarlık yapabilirsiniz. Şezlong isterseniz rakam biraz daha artıyor. Yanımızda değerli fazla bir şey olmasa da eşyaları ortada bırakıp denize girmeye başta çekindik ama baktık ki kabana kiralayanlar rahat, el çantalarını bile ortada bırakmışlar biz de rahat rahat denize girdik. Karayip Denizi’nin masmaviliği yok ama su acayip ılık ve hafiften esen rüzgarla birlikte sıcaklığı hissetmiyorsunuz, tabii ki sudan çıkasınız gelmiyor ve farkına varmadan akşama ıstakoz gibi oluyorsunuz. Deniz motorlarına dikkat edin, müşteri bulmak için sürekli yüzenlerin arasına dalıyorlar. Plajda bol bol satıcılar dolaşıyor, ne isterseniz var: yiyecek-içecek, güneş gözlüğü, şapka, hediyelik eşya vs. En favori iş ise; masaj, daha plajda yerleşir yerleşmez bir veya iki bayan yanınıza bitiyor ve yanlarında ne olduğu belli olmayan plastik şişelerin içindeki yağlarla masaj yapmak istiyorlar. Bazıları fazla ısrarcı olsa da istemezseniz rahat bırakıyorlar. Kabanayı kiraladığınız arkadaş yiyecek-içecek isterseniz ilgileniyor, kendisine söylemeniz yeterli. Bocagrande ve El Laguito arasında bazı bölgelerden balıkçılar ağlarını atıp balık tutuyor ve bir kısmı hemen oradaki küçük restoranlarda yapılıyor. 1 gün önce onları izlediğimizden sahilde yapılan taze balıklardan denedik. Yanımızdaki kabanadakilere de balık geldiğini görünce aynısından sipariş verdik. Yağda kızartılmış balık, balık çorbası, pilav menüsü 18,000 Cop, Aguila bira 4000 Cop. Balık çok lezzetliydi, birasını beğenmedik.

Islas Del Rosario: Karayip Denizi ile kucaklaşmak istiyorsanız ada turuna katılabilirsiniz; hatta zamanınız varsa geceyi adaların birinde geçirebilirsiniz. Fikir kulağa hoş geliyor değil mi ama okuduğumuz onca bilgi fazlalığı, iskeleye gittiğimizde anlaşmakta zorlandığımız turlar karşısında; günübirlik değmeyeceğine karar verip gitmediğimiz adaları yolumuz düşerse bir dahaki sefere bıraktık. Otellerin de düzenlediği turlar var ama rakamları yüksek, o kadar çeşitli fiyatlarda ve içerikte turlar var ki hangisini tercih edeceğinizi bilemiyorsunuz. Tekne ve öğle yemeği dahil 35,000 Cop’tan başlayıp rakam 165,000 Cop’a kadar çıkabiliyor. 7 Dolar liman parası ve akvaryumu gezmek isterseniz ekstra. Şnorkel kirasının ise 35,000 Cop olduğunu okumuştuk ve satın almayı tavsiye etmişlerdi. Karar sizin…

City Sightseeing: Web sayfası; www.cscolombia.co 24 saat geçerli bileti 45,000 Cop’a, Saat Kulesi’nden içeri girmeden sola dönüp tur teknelerinin kalktığı yerden alabilirsiniz. Maalesef otobüs içinde bilet satışı yok. İlk durak, teknelerin kalktığı yerin 50 metre kadar şehir tarafındaki “Muelle de La Bodeguita” ve ilk sefer sabah 9.00’da başlıyor, otobüslerin hareket aralığı 1,5 saat. 12 durak var ve istediğiniz kadar indi bindi yapabiliyorsunuz. Turizm ofisleri maalesef Kolombiya’da yetersiz kalıyor ve yanlış bilgi verebiliyorlar. Plaza de la Aduana’daki turizm ofisine gezi otobüs biletini nereden alabileceğimizi sorduğumuzda otobüslerin içinde satıldığına dair yanlış bilgi verdiler. Durakta güneşin altında gereksiz yere 20 dakika bekledik ve biletimiz olmadığı için otobüse alınmadık. Otobüsteki görevli bileti nereden alabileceğimizi söyledi ama bilet almamızı beklemeden hemen hareket etti. Bir sonraki otobüs için 1,5 saat beklemek yerine sahilde vakit geçirmeye karar verdik. Zaten gezdikleri bölgelerin çoğunu yürüyerek veya minibüs ile dolaşıyorsunuz…

Totuma Volkanı (Volcan de Lodo El Totumo): Cartagena’dan yaklaşık 50 km uzaklıktaki küçük volkanın kraterlerinde çamur banyosu yapıp, bahşiş karşılığı masaj yaptırılabiliyormuş. Daha sonra gölde, orada çalışanlar tarafından yine bahşiş karşılığı yıkanılıyormuş. Otel ve hostellerin çoğu bu turu 25,000-35,000 Cop karşılığı düzenliyor. Masaj ve banyo konusunda biraz ısrarcı olunduğundan dolayı ve tanıştığımız turla gelen Türklerin de fazlaca turistik bulmaları ve zaten baştan çok da ilgimizi çekmediğinden gitme gereği duymadık. Ama belki ilgilenen olur diye tur hakkında biraz bilgi vermek istedik.

Chiva Turu: Chiva, Kolombiya’ya özgü, sarı-mavi-kırmızı bayraklarının renklerinde süslenmiş, geleneksel müziklerin dinlendiği, yerel içeceklerin içilebildiği seyir halinde parti havası veren bir kamyondur. Kaldığınız otel veya hostellerde genelde biletleri satılıyor. Gündüz olan turunda; Cartagena’nın sokaklarında gezdirip Castillo San Felipe de Barajas ve Convento de La Popa’ya da giriş dahil oluyormuş. Akşam ise; eğlenceyi sevenler için Rumba Chiva turu tavsiye ediliyor. Bu otobüsler ile Cartagena’nın soklarında 3-4 saat dolaştıktan sonra bir kulübün önünde particileri indiriyor.

Gittiğimiz restoran, kafe ve marketler:

Restoranların çoğunda vergi harici (vergi % 16) hesap üzerinden % 10 bahşiş otomatik alınıyor. Menüde yazılı olan fiyatlar vergili fiyatlar oluyor. Bahşiş fişlerin altında “propina” diye geçiyor.

Exito: Market zinciri olarak Kolombiya’da bulunduğumuz bütün bölgelerde en yaygın olanıydı. Bocagrande bölgesindekine gittik. Yiyecek-içecekle birlikte güneş kremi dahil bütün ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.

Juan Valdez Café: Kolombiya’nın en gözde kahve zincirlerinden biri ve Kolombiya’nın Starbucks’ı diyebiliriz. Bogota yazımızda daha geniş bilgi var. Fiyatlardan; Latte ve Capuccino orta boy 3700 Cop, Americano büyük boy 3600 Cop (ekstra süt 1300 Cop), croissant queso 2600 Cop, Palito queso (içi kaşar peynirli börek) 2400 Cop.

Crepes & Waffles: Kolombiya’nın restoran zincirlerinden olup gerçekten yiyeceklerine doyamadığımız ve gittiğimiz her yerde var mı diye aradığımız vazgeçilmez restoran oldu. Geleneksel Kolombiya restoranı olmasa da her damağa hitap eden yemek ve tatlıları ile kesinlikle denenmeli. Kolombiya ile ilgili bilgi toplarken http://acikbilet.travellerspoint.com blogunda burayı öven yazıyı okuyunca kesinlikle denemeliyiz diye düşünmüştük ve onlara verdikleri bilgiler için teşekkürler. Zamanla Güney Amerika’da birçok ülkede ve İspanya’da da şubeleri açılmış. Ama sadece Kolombiya ve Quita’da bulunan şubelerinde evini geçindirmek zorunda olan bayanlar çalışıyormuş.

Tarihi eski şehrin içinde bulunan restorana Bogota’dan sonra burada da birkaç kere gittik. Hindistan cevizli limonataları mükemmeldi tavsiye ederiz. İki limonata, 1 karidesli krep ve 1 pita siciallina 45,000 Cop ödedik. Fiyatlardan; krepleri 12,000-14,000 Cop arası değişiyor. Balıklı olanların rakamları biraz daha pahalı 20,000 Cop civarı. Tatlılar 6000-8000 Cop arası. Gazlı içecekler 3200 Cop, yerli bira 4000 Cop.

Café Del Mar: Surların arasında bulunan bar, akşamüzeri 17.00’den sonra gün batımı için ideal bir mekân. Kokteylleri güzel, fiyatları 16,000-20,000 Cop arası değişiyor. 1 Mojito ve 1 Caipirinha için 36,000 Cop ödedik. Adresi: Baluarte de Santo Domingo, El Centro

Hard Rock Café: Surların içindeki restorana ilk gün yer aramamak için gittik. ABD’deki tadı tabii ki bulamadık ama yine de fena değildi. 1 nachos, 1 fajitas, 3 Club Colombia bira ve bahşiş dahil 80,000 Cop hesap ödedik. Yemek fiyatları ABD ile hemen hemen aynı ama bira daha ucuzdu. Giyim, aksesuar bölümü ise neredeyse iki katı pahalıydı. Adresi; Cra.7 No.32 10 Plaza de la Aduana Old City, Cartagena

Pizza En El Parque: Badillo Caddesi üzerinde bulunan pizza restoranı hem pizza hem de servis olarak iyiydi. Özellikle iki masası olan balkon bölümü keyifli. Fiyatlardan; orta boy vejetaryen pizza 16,000 Cop, Club Colombia bira 4000 Cop. Dil konusunda tabii ki sorun yaşadık ama garsonları çok güler yüzlüydü ve bira siparişi verdiğimizde yaşadığımız anlaşmazlık gecenin eğlencesi oldu. Garson bize biraya buz isteyip istemediğimizi sormuş, biz de buzluktan çıkmış bardağa koyup getireceğini düşünerek olumlu cevap verdik. Bardak içindeki buzları görünce neye uğradığımızı şaşırdık, neyse ki birayı boşaltmamıştı…

Kaldığımız otel hakkındaki düşüncelerimiz:

Casa Sweety: Web sayfasındaki video ile maalesef ilgisi olmayan, ödediğiniz rakam ile kalite arasında büyük fark bulunan bu butik oteli zorda kalmadıkça tavsiye etmeyiz. Eski şehrin içinde, suit odalarının rakamına kalabileceğiniz alternatifler var. İlk gece; ilk kattaki standart, klimalı, sıcak sulu odalarında iki kişi oda kahvaltı dahil gecesi 78 Dolar’a kaldık. Daha sonra üst kattaki suit odalarında gecesi 210,000 Cop’a kaldık. Sırt çantalılar için olan yatakhaneleri aynı binada değil, sadece ortak alanı kullanabiliyorlar ve kahvaltı için geliyorlardı. Ödediğimiz rakamlar normal sezon ve 3 gece kaldığımız için % 30 indirimli halleri, 4 gece üzeri kalışlarda % 40 indirim vardı, yüksek sezonda fiyatlar çok daha pahalı. Web sayfası; http://www.casasweety.com/

İyi tarafları: Açıkçası övecek çok olumlu tarafı yoktu. Santa Marta için otobüs turunu ayarladılar. Tur otelden alıp Santa Marta’daki hostelimize bıraktı. Zaten birçok otel bu turu ayarlıyor. Rakamsal olarak şehir içine göre daha uygunsa kesinlikle suit odalarında kalın deriz. Suit odaları temiz, kliması iyi çalışıyor, odası geniş, çift kişilik tek yatakla bir de kanepe var. Kahvaltısı fena değildi, her sabah ayrı bir yiyecek vardı. Tropikal meyveleri ve meyve suları harika.

Kötü tarafları: Girişteki standart odaları çok küçük, penceresi yok, her taraf kirli örümcek ağı dolu. Ahşap eski eşyalar, yastıklar sapsarı olmuş. Sivrisinekler odada cirit atıyor, ortak alanda da fena değillerdi. Klima eski tip acayip gürültülü çalışıyor. Gece sesten uyuyamadığımız için kapatmak zorunda kaldık ama bu sefer de odada nefes almak zorlaşıyor. Gece dışarının bütün gürültüsü içeride. Otelde kalanlar sabaha karşı geldiler ve kapıyı çalıp gece nöbetçisini uyandırmak için uğraştılar ama onun yerine biz uyandık… Ayrılırken otelin anket formuna bütün görüşlerimizi yazdık hatta ilk kaldığımız oda için tavsiyelerde bile bulunduk ama ne kadar dikkate alırlar bilemeyiz…

Güvenlik bakımından bir sorun ile karşılaşmadık ama otele gelene kadar geçilen yollar geceleri çok da hoş durmuyor. Otelin odalarının kapısında asılı uyarı yazısı ise bizi düşündürdü ve üzdü. Ne mi yazılıydı; “küçük çocuklarla seks yapmanın suç olduğu ve odaya getirilmemesi”…

Alternatif Otel: Centro’da bulunan, Hotel Don Pedro de Heredia Bed and Breakfast. Web sayfası; www.hoteldonpedrodeheredıasa.com. Konumu çok daha merkezi, kaldığımız otelin rakamları ile hemen hemen aynıydı. Otel hakkında bilgi alırken tanıştığımız turla gelen Türk grubu burada kalıyordu ve tek şikayetleri rutubet kokusu oldu. Eğer yerinizi önceden ayarlamadıysanız alternatif çok fazla.

Bütün fotoğraflar için web sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. http://ayferonurseyahatnamesi.com

Tavsiyeler: 

  • Kesinlikle yanınızda sivrisinek kovucusu ve böcek sokmalarından sonra sürmek üzere kremlerden bulundurun.
  • Güneş çok etkili, dolaşırken bile açıkta kalan alanlarınıza güneş koruyucusu sürün veya dikkatli olun.
  • Plaja gitmeyi düşünüyorsanız yanınızda mayo ve deniz havlunuzu getirmeyi unutmayın.
  • Bol bol tropikal meyvelerden yiyin. Granadilla deneyebilirsiniz. Görünüşte malta eriğinin büyüğü gibi duran ama sert kabuklu, içi yeşil taneli tamamen farklı tatta bir meyve.
  • Alkol ile aranız iyi ise; Rom favori içeceklerden o yüzden “Mojito” ve daha çok Brezilya’ya özgü olan “Caipirinha” deneyin deriz.
  • Pasaportunuz olmadan döviz bozduramıyorsunuz ve parmak izinizi alıyorlar, aklınızda bulunsun. Sadece pasaportun fotokopisi de belki yeterli olabilir ama sormadık. En yüksek kuru Cartagena’da veriyorlar.
  • Kaldığınız yerlerde sıcak su olsun diye ısrarcı olmayın, havanın sıcak ve normal suyun ılık akması fazlasıyla yeterli olacaktır. Sıcak havadan dolayı zaten soğuk su ile serinleme ihtiyacı duyuyorsunuz.