Avrupa turumuzun şimdiki durağı Saraybosna için Üsküp'ten yola çıkıyoruz. Üsküp-Saraybosna otobüsü sadece çarşamba ve pazar günü var. Bu yolculuk yaklaşık 15 saat sürüyor. Sırbistan-Belgrad üstünden geçip Saraybosna’ya varıyoruz. Biraz dinlendikten sonra Sebij, Başçarşı ve Bursa Bedesten'i (Brusa Bezistan) ziyaret ettik.
Saraybosna'da Osmanlı'dan kalma çok fazla eser korunmuş ve bakımları yaptırılmış. Gazi Hüsrev Bey Camisi, Medresesi, Türbesi, Ali Paşa Camisi, Hünkâr (Fatih) Camisi bu eserlere örnek olabilir. Osmanlı Kalesi (Beyaz Tabya) biraz ulaşımı zor da olsa mutlaka görülmeli. Bunun dışında Latin Köprüsü ve nehir kıyısındaki Şehir Belediye Binası değişik mimarisi ile görülmesi gereken diğer iki yapı. Osmanlı'dan kalma Morica Han da dinlenmek için, oturup bir kahve içmek için güzel bir yer.
Saraybosna'da gidilmesi gereken en önemli yerlerden biri de Alifakovac Şehitliği. Burada 1992-1995 yılları arasında Bosna Soykırımı'nda şehit düşenlerin mezarları bulunmakta. Bu acı dolu yıllarda resmi rakamlara göre 320.000 Boşnak, Sırplar tarafından katledilmişti. Birçok binada 25 yıl önceki katliamın kurşun ve roketatar mermi izleri hala görülebilmekte. Bu soykırımda şehit düşmüş Boşnak kardeşlerimizin ruhu şad olsun.
Saraybosna'dan Dubrovnik için bilet alıp yola koyulma zamanı geliyor. Otobüs ile 3 saat 45 dakikada varıyoruz Dubrovnik'e.
Dubrovnik otobüs terminalinde inince Hırvat çalışanların hayatlarından bezmiş, yaptıkları işi sevmeyen, turist bir şey sorduğunda ters yanıt veren insanlar olduğunu düşündüm maalesef. Dubrovnik'teki tarihî yerlerin hepsi birbirine çok yakın ve kale çevresinde yer alıyor. Dubrovnik Kalesi'ne zincir ile bağlı bir tahta köprüyle Pile Kapısı'ndan girince hemen karşınıza Onofrio Çeşmesi çıkıyor. Biraz daha yürüdüğünüzdeyse Çan Kulesi ve Sponza Sarayı'yla karşılaşıyorsunuz. Ploce Kapısı'ndan çıkarak kaleden ayrılıyoruz ve Eski Liman'a doğru yol alıyoruz. Kalenin karşında çok yakın olan Lovrijenac Hisarı(Tvrdjava Lovrijenac) görülebilecek tarihî yerlerden.
Bu arada Flixbus firmasının Zagreb-Venedik otobüs şoförü yolcunun birini Slovenya sınırında pasaport kontrolünde unuttu. 10dk sonra fark ettik, şoför dinlenme yerinde aradık bulamadık denerek bırakmak istendi, 45 dakika sonraysa bir de bakıldı 7-8 km ilerideki sınırda yolcuyu unutmuş.
Tekrar yinelemiş gibi olacağım ama burası hiç te turistik bir yer değil. Doğru düzgün otel yok. Ya konuk evi, ya da yurt tarzı hosteller mevcut. Ortak banyolu evler ile turizm olur mu? Ne yazık ki, hiç kimseye tavsiye etmediğim bir şehir Dubrovnik.