Changangka Lhakhang’a giderken yol üzerinde bir kağıt yapım atölyesine uğruyoruz. Thimphu’da el yapımı kağıtlar da çok meşhur. Sade el yapımı kağıt değil, bu kağıtlar ile yaptıkları abajurlar, tablolar ve çeşitli hediyelik ürünler de birer sanat eseri.
Atölyede kağıtların nasıl imal edildiğini gördük. Ağaç kabukları ve dallar önce parçalanıp ıslatılıyor ve hamur haline dönüştürülüyor. Ardından iptidai bir pres ile (ağaç kütüklerinden yapılmış) suyu alınıp, yaş olarak dışarı çıkarılıyor. Oradan da saç bir levha üzerinde kurutulup kağıt haline dönüştürülüyor.
Bu kağıtlar bizdeki karton kalınlığında, ama çok homojen değil, yer yer ışık geçiren kısımlar mevcut. O sebeple avize yapımında çokça kullanılıyor. Üzerlerine çeşitli motifler işleyerek tablo gibi satışa sunuyorlar. Ancak fiyatları hiç te “bir kağıt parçası” diyeceğiniz cinsten değil. Üzerine basit bir ejderha resmi ve birkaç figür, çiçek gibi resmedilmiş 30x50 cm ebadında bir kağıda 2.000 Rps. fiyat koymuşlar, yani yaklaşık 45$. Ufak defterler, not kağıtları, kitap ayraçları da diğer ürünlerden... Bir kitap ayracının fiyatı ise yaklaşık 8-10$ civarında.
Çok pahalı olduğu ve çok spesifik bulmadığımızdan hiçbir şey almadan oradan ayrıldık ve Thimphu’nun en eski tapınağına doğru yola çıktık.
Changangkha Lhakhang, Motithang hayvanat bahçesine çok yakın konumda bulunuyor. Burası 12.yy’da inşaa edilmiş ve Thimphu’nun en eski tapınağı. Sadece tapınak değil, aynı zamanda da dini öğretilerin verildiği büyük bir manastır.
Tibet’in Ralung bölgesinden Bhutan’a gelip, 7. Yy’da Bhutanlılar ile Budizm’i ilk tanıştıran kişi olan Guru Rinpoche (Guru Padmasambhava) Bhutan’da ilk olarak bu bölgeye yerleşmiş. O nedenle burası Bhutanlı’lar için çok kutsal bir yer. Ve bu sebeple burada bu devasa tapınağı inşa etmişler.
Tapınakta 3 ana bölüm var; ilki kadın monklara ait olan kısım. Bu kısımdan Şehrin manzarası müthiş. İkinci kısım ise, Guru Rinpoche (Guru Padmasambhava)’nin öldüğüne, yakıldığına ve küllerinin bulunduğuna inandıkları bölüm ki burada bir de anısına yapılmış orta büyüklükte bir stupa yer alıyor. Üçüncü kısım ise ayakkabıların çıkarılıp, fotoğraf ve video kameraların yasak olduğu ana tapınağın iç kısmı.
Ana tapınağın girişinde her iki tarafta da kocaman 2 adet Mani mevcut. Bu manilerin altına oturmuş yaşlı insanlar manilerin alt kenarına halka ile bağlanmış 15-20 cm’lik ipler vasıtasıyla manileri çeviriyorlar. Bu yaşlılar tüm gün burada bu iplerden tutup maniyi çeviriyor ve duaların evrene yayılmasını sağlıyorlar. Ellerinde ayrıca Budist tesbihlerini de çekmeyi ihmal etmiyorlar.
Bu bölümden geçtikten sonra iç bölüm’e girdik. Karşıda 11 başı ve 1.000 kolu ile temsil edilmiş olan kocaman bir Buda heykeli var. Bir de tabii ki Shabdrung Ngawang Namgyal’a (1594-1651) ait bir heykel...
Her sabah, heykellerin önlerindeki taslara, burada yaşayan kadın monklar (Nun) en az 7 temiz su dolu tası koymak zorundaymış. Her akşam bu suları, kirli yerlere dökerek oranın temizlenmesini diliyorlarmış. Bunun yanında tapınağa gelen insanlar, tapınağa sunmak üzere plastik poşetler içinde bisküvi, çikolata, şeker, çerez, kandil, tütsü ve pirinç benzeri şeyler sunuyorlar. Bu sunulanlar 2-3 gün tapınakta bekledikten sonra, tapınakta dua eden yaşlı ve yoksul kişiler arasında paylaştırılıyormuş. Bu yaşlı ve yoksul kişiler de tapınağın yanında yer alan misafirhanede kalıyorlarmış.
Bu tapınak da hem mimari yapısı hem de içeride yapılan tapınma törenleri anlamında görülmeye değer bir nokta, görmenizi tavsiye ederim.Bhutan seyahatiniz sırasında konaklayabileceğiniz Hotel Norbuling ve ya Raven's Nest gibi çok tercih edilen oteller mevcut.