Ocak’ta -15 ya da Temmuz’da 22 derece, ikisinden de çok keyif aldım. Ocak ayında gittiğimde arkadaşımın Sodermalm’da olan evine taksi ile gitmiştim. İsveç’te taksiler serbest piyasa ekonomisi nedeniyle farklı ücret talep edebiliyorlar. O nedenle binmeden önce camında yazan tarifeye bakmakta fayda var. Temmuz gidişimde ise Arlan Havalimanından Stockholm tren garına giden hızlı treni kullanmıştım.
Havalimanına indiğinizde, pasaport kontrolden önce kapkaç/hırsızlığa ilişkin uyarı levhası sizi karşılıyor; pasaport kontrolden sonrada kral ve kraliçe.
Kredi kartını kullanmayı teşvik etmek amacıyla nakit ile alışveriş yapılamayan mağaza, market, restoran, cafe ve bar sayısı her geçen gün artıyor. Alkol ülkenin ciddi bir sorunu olduğundan bira dâhil her türlü alkollü içki sadece Systembolagat adındaki devlet kontrolündeki silahlı korumaların yer aldığı özel mağazalarda hafta içi 10:00-19:00, Cumartesi 10:00-15:00 arası satılıyor, Pazar günü ise kapalı. İçmeyi teşvik etmemek için bira bile oda sıcaklığında satılıyor.
Barlar genelde Cuma/Cumartesi gece yarısından sonrasına kadar açık, sadece orada içmek üzere içki alabiliyorsunuz. Restoranlarda ise genelde rezervasyon yapmadan masa bulmak çok zor. Karides başta gelmek üzere deniz mahsulü egemen bir mutfak olmasına karşın kırmızı ette ciddi miktarda tüketiliyor.
Kahve ve tarçınlı kek (danish cake türünde) günün her saatinde ama özellikle sabah kahvaltısı için benim favorimdi.
Bisiklet yaygın olduğundan bisiklet hırsızlığı ciddi boyutlarda. Metro ve otobüs ağı yaygın, herhangi bir marketten mavi renkte ulaşım kartı alarak ucuza seyahat edebilirsiniz. Yürümekten yorulduğumda (özellikle geri dönüşlerde) tramvayı sık sık kullandım. Yaz aylarında 1900’lerin başından kalma tramvayları turistik güzergâhlarda kullanıyorlar.
Temmuzda gittiğimde arkadaşlarım Nacka adındaki daha fazla yeşillik içindeki sayfiyeye taşınmışlardı, şehir merkezine otobüs ile gidip geliyordum. Ne kadar boş yer olursa olsun, 2 pusetten fazlasını almıyorlar, amalar için duraklarda sesli sefer saatlerini bildiren duyurular var. Tarifede yazan saatte geliyor ve tam vaktinde kalkıyor. Durakta ne kadar yolcu olursa olsun otobüslerin tıka basa dolmasına izin vermiyorlar.
İsveç’te düzgün bir muhitte ya da sitede ev satın almak için sadece paranızın olması yetmiyor, çoğu zaman ihaleye girmeniz gerekiyor ve ihale sonunda bile apartman sakinleri kurulu size onay vermezse evi satın alamıyorsunuz.
Şehir merkezindeki NK (Nordiska Kampaniet) AVM ve caddenin karşısındaki Danimarkalı tasarımcıların ürünlerini satan mağaza cam, porselen, ahşaptan yapılma hediyelik eşya almak için ideal yerler. NK AVM, alt katında marketi de olan eski usul alışveriş merkezi. Bu AVM’lerin yanı sıra şehir merkezinde her markanın mağazası karşınıza çıkıyor.
NK'nın karşısında yer alan ve Parlemontonun yakınlarındaki parkta kışın paten kayarken yazın çimlerde uzanıp canlı muzik konserlerini dinliyorlar.
Parlemontayu İngilizce rehberler eşliğinde 1 saatlik bir tur ile gezmek mümkün.
Stockholm yaz ve kışın keyifle gezilebilecek bir şehir. Daracık sokaklar ile birbirine bağlanmış olan eski şehir Gamla Stan, turistik bir merkez olması nedeniyle hediyelik eşya mağazaları ile dolu, ama arada yer alan özel tasarım cam eşya satan mağazalar, galeriler ve çikolatacılar farklı bir hava katıyor.
Kraliyet Sarayı’nın belli kısımları, Royal Treasury ve Armory (zırhlar, kraliyet arabaları, silahlar, vb.) Pazar hariç her gün açık. Sarayın arka avlusunda günün belli saatlerinde nöbet değişimi töreni yapılıyor. Sarayın tam karşısında Para Müzesi, paranın ticarette ve İsveç’in gelişiminde nasıl rol oynadığını görmek açısından enteresan imgeler barındırıyor.
Sarayın yakınlarındaki iskeleden karşı adalara yaz kış 15 dakikalık bir yolculuk ile seyahat edebiliyorsunuz. Ada’da ABBA Museum (efsanevi gruba ithaf edilmiş harika bir müze), Skansen Museum (başlı başına bir olay, devasa bir açık hava müzesi, içinde hayvanat bahçesi farklı temalarda sergilerin yapıldığı alanlar, otantik marketler, kır ve köy hayatını anlatan tema evler, vb.), VASA Museum (efsanevi silahla donatılmış ticaret gemisi Vasa’nın sergilendiği müze, Vasa suya indirildikten çok kısa bir süre sonra kıyıdan çok uzaklaşamadan batıyor, su yüzüne çıkarttıktan sonra sergilemek için 7 katlı müzeyi inşa ediyorlar, hiç savaşmadığı ve açık deniz görmediği için dünyadaki en sağlam örnek olarak görülüyor), Nordiska Museum (İsveç toplumunun yaratıcılığını anlatan bir tür etnorafya müzesi, binası o kadar ihtişamlı ki dışarıdan baktığımda çılgın bir Viking müzesi gezeceğim zannetmiştim), Spirit Museum (alkollü içkinin başa bela olduğu bir toplumda içki müzesi kurulması normaldir), Museum of Biology (İsveç'te yaşamış ve yaşayan hayvanların doldurulmuş kopyaları sergileniyor) lunapark ve piknik alanları var. Aynı adaya tramvay ve otobüs ile de ulaşmak mümkün.
Şehir merkezinin farklı yerlerine dağılmış olan Swedish History Museum (İlk insandan, ilk ren geyiği boynuzundan günümüze uzanan tarih müzesi), Army Museum (Askeri müze meraklıları için), Museum of Medieval Stockholm (Ortaçağda İsveç’ini anlatan ama savaş ve askerleri ön plana çıkartan müze), Nobel Museum (Nobel’in tarihini anlatan ilginç bir müze), National Museum (ilk gittiğimde yarısını ancak gezebilmiştim, ikinci gidişimde ise renovasyon için kapalıydı, muhteşem tablolar ve heykeller sergileniyor), Stockholm City Museum (çok boş vaktiniz varsa ve yapacak hiçbir şey bulamıyorsanız gidilebilecek bir şehir müzesi, mimarı planlar, maketler, Stockholm’un ilk yürüyen merdiveninden parçalar sergileniyor), Museum of Mediterranean and Near Eastern Antiquitie (Elin adamı İsveçten kalkmış Kıbrıs’a gitmiş kuzey güney ne bulduysa toplayıp gelmiş, eski mısırdan buldukları ile sergiliyor) beğenerek gezdiğim diğer müzelerdi.
Her müzede o müzenin konusuna göre organize edilmiş çocuk oyun odaları var. Çocuklar sergilenen eserlerin replikaları ile oyun oynuyor ya da resimlerle boyuyor.
Yemek konusunda çok fazla seçenek var ama deniz mahsulü delisiyseniz Saluhall marketinde mutlaka bir öğle yemeği yemelisiniz; av etleri, deniz mahsülleri, peynirler, her türlü şarküteri ile insanın aklını başından alan bir yer. Bern’de bir öğle yemeği ya da kendinizi biraz şımartıp akşam yemeği ve sonrası clubbing oldukça keyifli olacaktır.
Kuzey Avrupa şehirleri içinde gerçekten beğendiğim ve tekrar gitmeyi düşündüğüm yegane şehir Stockholm…