Malta Güney Avrupa’da Akdeniz’in ortasında Sicilya ile Libya arasında küçük bir ada ülkesidir. 316 kilometrekarelik ülke 3 ada üzerine (Malta Comino Gozo) kurulmuştur. Yaklaşık 400 bin nüfusa sahiptir. Nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu yer, başkent Valletta’nın bulunduğu Malta adasıdır.
Ülkenin resmi dili Matlaca ve İngilizce’dir. Matlaca dili Arapça ve İtalyanca karışımı bir dildir. Yaklaşık 400 bin nüfuslu bir ülkede 350 bin araba olduğunu söylüyor yerel rehberimiz. Ayrıca Avrupa’da obezite sıralamasında 2. olduğunu ilave ediyor. Yerel halka baktığımızda bunun doğru bilgi olduğuna kanaat getiremedik. Ancak Valletta’da Arkeoloji Müzesi’nde gördüğümüz kilden ve Malta taşından yapılmış Malta venüsü heykelleri rehberi doğrular nitelikteydi.
Karar sizin…
Adanın iklimi yazın sıcak ve nemli, kış aylarında ise ılıman. Ülkede yağış az. Bu nedenle özellikle Malta adasının yeşil olduğu söylenemez. Ülkede akarsu ve göl bulunmuyor. Tatlı suyu deniz suyunun arttırılması ile elde ediyorlar. Ada ekonomisi turizme dayalı. Her yıl nüfusunun 3-3,5 katı kadar turist ağırlıyor. Malta aynı zamanda bir öğrenci ülkesi. Dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler burada İngilizce eğitim alıyorlar. Ülkede pek çok dil okulu ve deniz sporları ile ilgilenenler için de çok sayıda dalgıçlık kursu veren okullar bulunuyor.
Malta’da aile bağları çok kuvvetli, aile büyüklerine saygılı huzurlu bir toplum. Şövalyeleri, masmavi denizi, sarıya çalan beyaz Malta taşından yapılmış evleri… Bu evlerin yeşil, kırmızı, mavi renkli ahşap kapıları aynı renkten cumba ve balkon çıkmaları, adım başı kiliseleri, daracık sokakları ile tam bir turizm merkezi.
Ada ülkesi olduğundan çok sıcak yaz günlerinde bile devamlı bir esinti var. Yazın çok bunaltmaması ve kışın ılıman bir mevsime sahip olması nedeni ile her mevsim turizme elverişli. Yüzme, dalış ve şnorkel meraklıları için de ideal bir rota.
Adanın etrafı genelde kayalık. Sahilde dolaşırken bu kayalıkları sıkça görüyorsunuz. Adada birkaç kumsal alan var. Bunlar Mellieha Koyu, Ghajn Tuffiea, Ramlatal-Mixquqa
Adaya ilk yerleşenler M.Ö. 5300’de Sicilyalı göçmenler. Zaman içinde ada, stratejik bir öneme sahip olduğundan pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Sırası ile Fenikeliler, Kartacalılar, Romalılar, Araplar, Fransız ve İngilizler burada hüküm sürmüşler. 5. Karl (Şarken) 1530’da Malta adasını St. Jean Şövalyelerine tapusu ile vermiş. Şövalyeler Vittoriosa’ya yerleşerek kalelerini güçlendirmişler.
Hospitaller tarikatı olarak da bilinen Kıbrıs Şövalyeleri veya Malta Şövalyeleri olarak tarihe geçen şövalyeler, 1100’lü yıllarda Kudüs’teki St. Jean Kilisesi yakınlarındaki bir dinsel dayanışma örgütü olarak kurulmuş bir tarikattır. Bu tarikat Kudüs’e gelen hacıların tedavilerini yaparak daha da güçlenmişler. Bu nedenle Hospitaller Şövalyeleri denilmektedir. Bu şövalyeler Malta’ya gelmeden önceki birkaç yüzyıllık zaman diliminde Akka, Rodos ve Kıbrıs’ta Müslümanlarla çarpışmışlardır.
Ada 19 Mayıs 1565 tarihinde Amiral Piyale Paşa komutasındaki donanma ile Mustafa Paşa komutasındaki Osmanlı güçleri tarafından kuşatılmıştır. Adaya 1530’da yerleştirilen Hospitaller Şövalyelerinin lideri büyük üstad Jean Parisot La Valetta 72 yaşında olmasına rağmen az bir kuvvetle adayı kahramanca savunmuş. Sicilya, İspanya ve Fransa’dan gelen destek güçler sonucu büyük kayıplar veren Osmanlı güçleri 3 – 3,5 ay süren bu kuşatmadan vazgeçmişler. Adalılar ve şövalyelerin bu cesurca direnişleri nedeni ile İngilizler Malta halkına meşhur George Haçı’nı vermişler. Haç şu anda aziz Elmo kalesindeki Ulusal Savaş Müzesi’nde sergilenmektedir.
Bu Osmanlı kuşatması sırasında 20 bin askerimiz şehit olmuş. Bu şehitlerimiz anısına 1874 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan bir Şehitlik Abidemiz bulunuyor. Mezar taşları okunamayacak durumda. Yine bu şehitliğin yanında 1. Dünya Savaşı’nda ölen Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir yanından gelen askerlerimize ait de bir şehitlik bulunuyor. Kuşatma ve 1. Dünya Savaşı şehitlerimiz burada yan yana yatıyor. I. Dünya Savaşı sonrası burası Müslüman mezarlığı olarak kullanılmış ama artık yeni defin yok burada. Adalılar Osmanlı kuşatması sırasında çok zorlanmışlar, kuşatma derin izler bırakmış. Çocukları yaramazlık yaptıklarında “Seni Türklere veririm” diye korkutuyorlarmış.
Çok ilginçtir ki adada hiç, evsiz ve dilenen birine rastlamadık.
Osmanlıların büyük kuşatmada alamadığı Malta adasını Napolleon Bonaparte savaşmadan siyasi manevralarla almış. 1798’de Şövalye’ler 268 yıl mesken tuttukları adayı terk etmişler. Tarikatın merkezi 1834’te Roma’ya yerleşmiş.
İki yıllık Fransız dönemi sonrası ada, 1800’de İngilizlerin eline geçmiş Bu dönemde zaman zaman isyanlar çıkaran Malta halkı 1921’de iç işlerinde bağımsızlıklarını kazanmışlar. 2. Dünya Savaşı sırasında pek çok hava saldırısına uğramış, adanın her yeri bombalanmış. 1974’te tam bağımsızlığını kazanmış. 2004’te Avrupa Birliği’ne girmiş, 1979 İngilizler adayı tamamen terk etmişler. 2008 yılında Schengen’e dahil olup Euro para birimine geçmiş.
Bizim tarihimizde Malta adası bir sürgün yeri olarak geçiyor. 1. Dünya Savaşı sonrası İstanbul’u işgal eden İngilizler, 145 Türk’ü Malta’ya sürgüne göndermişler. Ziya Gökalp, Süleyman Nazif, Ahmet Emin Yalman, Fethi Okyar, A. İhsan Paşa bunlardan birkaçı. A. İhsan Paşa ve 16 arkadaşı daha sonra buradan kaçarak, Milli Mücadele’ye katılmışlardır.
Malta seyehatiniz sırasında konaklamak için Seagull Penthouse Marsaxlokk ve Creek Modern Apartment otellerini tercih edebilirsiniz.