Maveraünnehir'in Büyülü Dünyası: Özbekistan / Taşkent

Tarihi, kültürel, doğal ve eşsiz güzellikleriyle Maveraünnehir’in büyülü dünyasına gidiyorum. Ülkenin incilerimavi çinili kubbeleriyle külliyelerin, medreselerin camilerin diyarına, Özbekistan'a gidiyorum.

Taşkent, Hive, Buhara ve Semerkant’a, tarihî ve her biri ayrı güzellikteki yapılarının yanı sıra zengin bir halk edebiyatına sahip ülke Kaşgarlı Mahmud, Ahmet Yesevi, Ali Şir Nevai, Timur, Uluğbey ve daha nicesinin ülkesine..

Efsanevi şehirler Buhara, Semerkant, Hive şehirlerinin adları bile heyecan veriyor bana ve ben ülkeye, mimarisine hayran kalarak dönüyorum. Neden daha önce gitmedim derseniz, bir gezgin olarak vize için pasaportumu bir ay bırakamadım. Nihayet 2018 itibarıyla ülke vizeyi kaldırdı.

Uzun süredir gitmeyi çok istediğim “Bu dünya iki hükümdara yetecek kadar büyük değil” diyen Timur’un ilginç ülkesini keşfetmeye başkent Taşkent’e uçarak başlayacağız.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde birbirinden muhteşem 5 yeri (Itchan Kala - Hive / Buhara / Shakhrisyabz / Tien-Shan / Semarkant) olan Özbekistan gezi listenizde var mı bilmiyorum ama emin olun ilk sıralara yerleşmeyi hak ediyor.

Halkın yaşantısını merak ederseniz... Ortalama maaş 150 $, domatesin kilosu 1,5 $ olduğunu düşünürseniz hemen herkes ikinci bir iş yapıyor ya da yurt dışına gitmeye çabalıyor. Buna rağmen herkesin elinde son model cep telefonu var ve altın diş çok yaygın.

Politikasına gelince tek adam Kerimov’dan sonra gelen Mirziyoyev önce komşu ülkelerle dost eli uzatarak sınırlardan giriş çıkışları kolaylaştırmış. Bu hem kendi halkı hem komşu ülke halkları, turistler ve hem de biz gezginler için uzun kuyruklara son ve zamandan kazanç demek.

9 Mayıs halk için önemli bir gün, atalarını ziyaret etme günü. Martta ise Nevruz’u kutluyorlar. Burası su seviyesi düşük topraklar olduğu için ölüleri yüzeye yakın gömülüyor, o nedenle de bizim mezarlardan farklı olarak mezarların üstü oldukça kabarık bir şekilde.

Bayanlar tuvaleti ararsanız “Ayollar” kıyafet alacaksanız da “liboş” kelimelerini aramalısınız.

Özbek mutfağına gelince, Özbek mutfağı Türk mutfak kültüründen izler taşıdığı için çok benzer yemeklerimiz var, lezzetli ve özel bir mutfak. Tarım ve hayvancılık oldukça gelişmiş, et ve sütürünleri tüketimi fazla, anason, kimyon, çörek otu, kişniş ve safran gibi baharatlar da sıklıkla kullanılıyor.

Çorba seviyorsanız geleneksel Özbek sofralarında hemen her öğünün çorba ile başlıyor. Çoğunlukla çorbalar parça kırmızı etli, köfteli veya tavuk etli ya da şehriyeli ve sebzeli olduğu için bol vitaminli. Çorbayı limon ve pul biberli seviyorsanız mutlaka yanınızda götürün, zira acı hiç kullanılmıyor, limon ise pek bulunmuyor. Salata olarak da genellikle domates salatası tüketiyorlar.

Her öğünde masamızda mutlaka bazı soğuk mezemsi sebzeli atıştırmalılar bulunuyor.

Peynir, turşu, arkasından da mutlaka ya puf böreği ya da samsa dedikleri (mini talaş böreği gibi) bir ara sıcak ikram ediyorlar.

Ana yemekten sonra mutlaka tatlı yeniyor ve çay içiliyor. Baklava burada da var, ancak bizim bildiğimiz baklavadan biraz farklı, şerbetsiz, yufka yerine özel bir hamur ile yapılıyor ve içinde de kuru üzüm, ceviz, kayısı ve erik kurusu koyuluyor. Biraz kuru gelebilir ama hafif bir tatlı.

Ülkenin en meşhur yemeği Özbek pilavı ya da Buhara pilavı; pirinç, et, çeşitli sebzeler ve kayısı, üzüm gibi kuru meyveler ile yapılıyor. Aslında bildiğimiz etli pilav, diğer malzemeleri de katarsanız kolay bir yemek. Özelliği Harezmî yöresinde yetişen çeltik pirinci çok güzel ve odun ateşinde pişiriliyor.

Genelde fazlaca yağlı yapılıyormuş, aklınızda bulunsun. İki kez bizim için özel olarak pişirilen pilav, kendi ricamızla normal yağlı ve gerçekten çok lezzetliydi.

Özbek mantısı bizim mantı hamurunun çok daha incesi. Daha büyükçe lokmaları var ve yöreye göre pişirilme şekli farklılaşıyor ancak yoğurt ve salçalı sos ile servis edilmiyor, yine bize özel servis edildi. Yoğurt fazla kullandıkları bir ürün değil, olan da süzme yoğurt gibi ve daha ekşi.

Sebzeli et yemekleri dımlama, karışık sarma ve dolma da popüler yemekleri arasında. Yoğurt ile yeme alışkanlıkları yok, biz dolma yanında önceden sipariş verdiğimiz için süzme yoğurt ikram ettiler.

Et seviyorsanız hayvancılık gelişmiş olduğundan etler çok lezzetli. Özellikle Özbek mutfağının ünlülerinden “şaşlık” (bizim şiş kebap) et ya da tavuktan yapılabiliyor. Bizim yediğimizin tadı müthişti, bunların yanında Özbek mutfağında köfte ve şiş köfte de bulabiliyorsunuz.

Ekmek çeşitleri de bol ama “nan” dedikleri yuvarlak, üzerine şekiller verdikleri pidemsi ekmek çeşitleri her yerde satılıyor ve bazıları oldukça lezzetli.

Sabah kahvaltılarda taze peynir, kaşar peynir ve lor peyniri bulacaksınız, bol miktarda da yeşillik, salatalık ve taze domates. Domatesler çok lezzetli, tohum almak isterseniz pazarlarda satılıyor.

Kısacası Özbekistan’da yemek sorunu yaşamayacağınız kesin.

Çay seviyorsanız yanınızda poşet çay götürün zira burada genellikle yeşil çay içiliyor ve bizim çaya “karaçay” diyorlar, lezzetli ancak çok demlenmiyor ve açık bir renk oluyor. Çay tiryakisi değilim ama tadı iyi geldi bana, siz bu şekilde sevmiyorsanız yanınızda götürmenizi öneririm. Tüm kahve çeşitleri var ama bir kahve tiryakisi olarak kahvelerini beğenmedim, Türk kahvesi içmeyi ise denemeyin bile.

Özbekistan’ının yerli bira ve şarapları hiç de fena değil. Yerli ve Rus votka çeşitleri de bulabilirsiniz ve çok ucuz. Biz bir Rus votkasını 3 $’a aldık mesela.

Özbekistan gezimin ilk bölümünde anlatacaklarım bu kadar, ikinci bölümde görüşmek üzere.

Yazının ikinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz. Yazının üçüncü bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
​Yazının dördüncü bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Yazının beşinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.​Yazının altıncı bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.