Sakin ve düzenli yaşamı, sörfçüleri, yemyeşil doğası ve Pasifik Okyanusu ile Amerika'nın en yaşanılır şehri San Diego...
Amerikalılar bu şehre, "Amerika’nın en yaşanılır şehri" diyor. Öncelikle San Diego’dan biraz bahsedelim. Sonra da size bu güzel şehirde bir ay süren maceramızı anlatmak istiyorum. Güzel San Diego, Amerika’nın güney batısında Meksika sınırında yer almaktadır. Yıl boyu süren ılıman iklimi, yemyeşil doğası ve kibar insanlarıyla San Diego yaşayan bir şehir. California eyaletinde yer alan güzel San Diego, Pasifik Okyanusu’nun kıyısında konumlanmıştır.
San Diego, çok sakin ve düzenli bir şehir. Amerika’ya gitmeye karar verdiğimiz zaman, bize ilk önerilen San Diego’ydu. Bunun sebebini acentaya sorduğumda ise "çocuklarla gitmek istiyorsanız en güvenli ve sakin şehir San Diego" cevabını almıştım. Amerika denince ilk akla gelen şehirler New York, Los Angeles ve San Fransisco gibi şehirlerdir. Açıkçası San Diego ile ilgili çok fazla bilgim yoktu. Şimdi ise iyi ki güzeller güzeli San Diego’yu seçmişiz diyorum. Çocuklarla bir ay yaşamak için muhteşem bir seçenek.
Bu kadar bilgi yeterli. Artık maceramızı anlatma zamanı. Macera diyorum çünkü uçağa binişimizden şehre varana kadar gerçek bir macera yaşadık. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan havalanan uçağımız ile aktarmalı olarak önce Frankfurt’a sonra da New York’a ulaşıyoruz. JFK Havalimanı'nda 4 saat aramız vardı. Biz de çok kolay varacağımızı düşündük. Ama böyle devasa bir havalimanı hayal etmemiştim. Havalimanında önce bir güzel kayboluyoruz. Yardımcı olan ise hiç yok. San Diego’ya kalkış yapacak peronu bulamıyoruz bir türlü. Çünkü JFK Havalimanı gerçekten çok karmaşık. Öyle ki bizim perona ulaşabilmemiz için, havalimanının içinde metroya binmemiz gerekiyor. Kime sorsak bize farklı bir yön tarif ediyor. Yaklaşık olarak 2 saatin sonunda peronumuza ulaşıyoruz. Uçmaktan değil peron aramaktan yorgun düşüyoruz. Neyse ki bulduk. Sonra valizlerimizi vermek için sıraya girdik. Ve artık özgürüz. Tam macera bitti derken diğeri başlıyor. Görevli bize 40 dolar karşılığında ön koltuklarda oturma şansımız olduğunu söylüyor. Ben de "hiç gerek yok" dedim. Demez olaydım. Meğerse ön koltuklar biraz daha genişmiş. Bizim koltuklarımız ise bildiğiniz belediye otobüsü… New York-San Diego arası 5 saat sürüyor. Dar koltuklarda yaptığımız bu yolculuk bizi bayağı yordu.
Güzel San Diego’ya akşam saatlerinde varıyoruz. Şehrin gece manzarası bizi büyülüyor. Otelimize varıp bavullarımızı verdiğimizde ise tam olarak 27 saat yolculuk yaptığımızın farkına varıyoruz. San Diego’da yapacak birçok aktivite bulunmakta. Zamanımız bol. Şehrin her yerini keşfetmeye hazırız. Haydi o zaman başlayalım.
San Diego’da Gezilecek Yerler
1. La Jolla
Güzel San Diego’yu tanıtmaya La Jolla’dan başlamak istedim. Çünkü kaldığımız yer La Jolla bölgesinde. Bu bölge, yüksek gelirli insanların ve emeklilerin yaşadığı muhteşem bir bölge. Oldukça nezih, sakin ve yemyeşil. Her sabah muhteşem çam ormanlarının kokusuyla ve kuş cıvıltılarıyla uyanmak gerçekten harika. Üstelik La Jolla’dan otobüsle her yere ulaşım çok kolay.
2. University of California San Diego
University of California, San Diego’nun da bulunduğu La Jolla tam bir cennet… Bizim kaldığımız yer üniversiteye 15-20 dakika yürüme mesafesinde yer alıyordu. Ben üniversiteye hayran kaldım. Çok geniş bir arazide bulunan üniversite de hayal edebileceğiniz her şey var. Spor tesislerinde haftada iki gün tenis oynadık. Üstelik kortlar ücretsiz ve halka açık. Orada bulunan tenis antrenörü, ikizlerime üniversitenin rozetini hediye etti. San Diegolular gerçekten çok kibar insanlar. Üniversitenin kendine ait bir alışveriş merkezi, özel tasarım kütüphanesi, konser alanı ve inanılmaz derecede büyük bir alana yayılmış spor tesisleri bulunuyor. San Diegolular spora çok düşkün. Dışarı çıktığımız anda bisiklet sürenler, yürüyüş yapanlar ve koşanlarla karşılaşıyoruz.
Üniversitenin girişinde güvenlik olmayışı dikkatimi çekiyor. Kampüse giriş yaparken hiçkimse bize ne kimlik ne de kim olduğumuzu sordu. Burası gerçekten çok güvenli. Burada eğitim almak isterseniz üniversiteyi mutlaka ziyaret edin.
3. La Jolla Cove
Burası gerçekten çok etkileyici bir yer. Her ziyaret ettiğimde ayrı bir sürprizle karşılaştığım bir doğa cenneti. La Jolla Cove, Pasifik Okyanusu kıyısında bulunan bir koy. Güzel San Diego’nun da en popüler yerlerinden birisi. Biz La Jolla’da kaldığımız için buraya gelmek otobüsle yaklaşık olarak 20 dakika sürüyor. La Jolla Cove’a, San Diego merkezden otobüsle çok rahat ulaşabilirsiniz.
Pasifik Okyanusu’nun muhteşem manzarası eşliğinde keşfe başlıyoruz. Burası yaz tatilini geçirmek isteyenlerin popüler adresi. La Jolla Cove, eşsiz turkuaz sulara ve hayvan çeşitliliğine sahip. Bu güzel koyda deniz aslanlarıyla ve foklarla yüzme şansına sahip olabilirsiniz. Bu eşsiz bir deneyim. Koy olduğu için de çocuklar rahatlıkla yüzebiliyor. Deniz aslanları ve foklar insanlara alışkın oldukları için beraber yüzüyor ve hiç yadırgamıyorlar. Burada çeşitli kuşları ve ortalıkta koşuşturan sevimli sincapları görebilirsiniz.
La Jolla Cove birçok lüks otelin ve hediyelik eşya dükkânlarının olduğu şirin bir bölge. Her zevke hitap eden çeşitli restoranları ve alışveriş merkezleri ile bir günü dolu dolu geçirebileceğiniz harika bir rota. La Jolla’da bulunan bir başka koy da "Çocuklar Havuzu" olarak adlandırılıyor. Çocuklar Havuzu denmesinin sebebi de çok sakin sulara sahip olması. Kayalarla çevrili olması sebebiyle çocuklar burada rahatlıkla yüzüyor. Kayalıkların diğer tarafına gittiğiniz zaman ise Pasifik Okyanusu’nun muhteşem dalgaları eşliğinde bize poz veren bebek deniz aslanlarıyla karşılaşıyoruz. La Jolla Cove’da doya doya vakit geçirdikten sonra rotamızı La Jolla Shore’a çeviriyoruz. La Jolla Shore, güneşlenmek, Pasifik Okyanusu’nun sularında serinlemek ve özellikle de sörf yapmak isteyenlerin gözdesi. Pasifik Okyanusu’nda yapılacak en iyi aktivitelerden biri sörf. Amerikalılar sörfe bayılıyor. Bize de onları seyretmek ve okyanus manzarasının tadını çıkarmak düşüyor.
La Jolla Cove’da yapılacak çok ilginç bir aktivite var. Kano yapmak. Size çok sıradan gözüktü değil mi? Ancak kanoyu kıyıya gelen hamile köpekbalıkları eşliğinde yapınca sanırım ilginç olmaya başlıyor. Bana göre bu eşsiz bir deneyim. Hiçbir yerde böyle bir aktiviteyle karşılaşmamıştım. Gün batımına kadar La Jolla Cove’da çok güzel vakit geçirdik. Bu güzel manzaraları hafızamıza kazıyor ve fotoğraflarımızı çekiyoruz. Artık otelimize dönme zamanı.
San Diego Hayvanat Bahçesi ve Sea World
San Diego'daki maceramız son hızıyla devam ediyor. Güzel San Diego’ya alışmaya başladık bile… Artık keşif zamanı diyoruz. 2. bölümümüzde size San Diego’nun olmazsa olmazı San Diego Hayvanat Bahçesi'nden bahsetmek istiyorum. Haydi keşfimize başlayalım.
San Diego Hayvanat Bahçesi
San Diego Hayvanat Bahçesi, çok büyük bir alana yayılmış ve inanılmaz bir hayvan çeşitliliğine sahip. Özellikle çocuklarla seyahat ediyorsanız mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir yer. San Diego Hayvanat Bahçesi, Balboa Park’ta yer almakta. Yaklaşık olarak 4.000 hayvan ve 800 tür bulunan bu parka tüm gününüzü ayırmanızı tavsiye ediyorum. San Diego merkezinden bir otobüsle bu parka ulaşabilirsiniz. Girişte bulunan gişelerden biletlerinizi temin edebilirsiniz. Parkta birçok bölüm bulunmakta. Park; Afrika hayvanları, Avusturalya hayvanları gibi bölümlere ayrılmış. Parka girer girmez bizi flamingolar karşılıyor. Onları seyretmeye doyamıyoruz. Ardından başka bir bölüme doğru ilerliyoruz. Bizim en çok dikkatimizi çeken sevimli pandaların bulunduğu bölümdü. Uzun bir kuyruk oluşturan turistlerle birlikte beklemeye başlıyoruz. Sevimli Pandamızı beklerken ağacın üzerinde duran kırmızı panda dikkatimizi çekiyor. Kırmızı panda, küçük panda olarak adlandırılıyor. Kırmızı Pandalar Kuzeydoğu Hindistan’da, Nepal’de ve Çin’in bir bölümünde bulunuyorlar. Ne yazık ki bu güzel pandaların soyu her geçen gün tükeniyor. Kırmızı pandayı fotoğrafladıktan sonra sıra büyük pandaları görmeye geliyor. Öyle sevimliler ki size anlatamam. Hayvanat bahçesindeki görevli pandalar hakkında bilgi veriyor ve bize sessiz olmamızı söylüyor. Pandaların bambu bitkisine bayıldıklarını öğreniyoruz. Öyle ki bambuları çubuk kraker gibi yiyorlar. Hayvanat bahçesindeki görevli "bu sevimli pandaların bambusunu elinden alırsanız felaket olur" diyor. Tıpkı oyuncak gibiler.
Bu muhteşem anı hafızamıza ve fotoğraf makinemize kazıdıktan sonra oradan ayrılıp Avusturalya hayvanlarını görmeye gidiyoruz. Bu bölümde sevimli kangurular ve koalalar var. Koalalar ağacın üzerinde dinlenirken bir yandan zıplayan kanguruları görüyoruz. San Diego Hayvanat Bahçesi gerçekten de çok büyük ve burada açık otobüsler eşliğinde parkta dolaşabiliyor ve belirlenen duraklarda inerek hayvanları görebiliyorsunuz. Parkın en dikkat çekici hayvanlarından bir tanesi de, kendisine özel bir bölüm ayrılmış olan kutup ayısı. Kutup ayısı özel olarak soğutulmuş buzlu bir havuzun içerisinde yüzerek bizi karşılıyor. Oradan ayrılıp yaban hayvanlarını ziyaret ediyoruz. Parkta, bir de her yeri kuşbakışı görmenizi sağlayan teleferik bulunmakta. Biz de hemen bu fırsatı değerlendiriyoruz ve kendimizi teleferik sırasında buluyoruz. Ve nihayet teleferikteyiz. Parkı kuşbakışı seyretmek gerçekten çok keyifli. Parktaki bitki örtüsü de bir o kadar güzel görünüyor. Bu güzel turdan sonra Afrika hayvanlarını ziyaret ediyoruz. Burada biraz içim burkuluyor. Çünkü bu ihtişamlı hayvanlar "ormanın kralı" olarak biliniyor ve küçük bir alana hapsolmaları gerçekten çok acı. Onları kendi ortamlarında seyretmeyi tercih ederdim. Parkta geçen 4 saatin ardından artık dönüş vakti geliyor. Unutmadan söylemek istiyorum. San Diego’da hayvanları daha özgür bir alanda görmek isterseniz, San Diego Safari Parkı'nı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Giriş Ücreti: Yetişkinler için parkın giriş ücreti: 52 dolar
Çocuklar için ise: 42 dolar (0-12 yaş)
San Diego pass card alırsanız bir çok aktiviteyi indirimli alabilirsiniz. Bizim gibi uzun süre kalıyor ve her yeri keşfetmek istiyorsanız bu kart çok faydalı olacaktır.
Sea World
Sea World, San Diego’da mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden bir tanesi. Bu parkta bütün deniz ve okyanus hayvanlarını, kedi ve köpeklerle düzenlenen pet show'u ve sizi heyecanlandıracak roller coaster'ları deneyimleyebilirsiniz. Biz de hafta sonumuzu değerlendirmek için "Sea World"e gitmeye karar veriyoruz. Keşif başlasın. Parka girer girmez ilk bölüm, balık dolu bir havuz oluyor. Bu balıklar şifacı elinizi havuzun içine daldırdığınızda ellerinizi temizlemeye başlıyorlar.
Manta Ray ve Roller Coaster: Bu enteresan bölümden hemen sonra ise parkın sol tarafında bulunan manta havuzuna gidiyoruz. Burası devasa mantaları keyifle izleyebileceğiniz ve onlara dokunabileceğiniz bir yer. Hemen üst tarafta ise "Manta Ray" adında bir roller coaster bulunmakta. Mert ve Doğukan dil kursundan İtalyan arkadaşları ile buluşuyor ve mantalara dokunmanın keyfini deneyimliyorlar. Eee artık heyecan zamanı… Kendimizi "Manta Ray" roller coaster sırasında buluyoruz. Bu rollar coaster hem çok hızlı hem de gördüklerimin en uzunu. Ama gerçekten çok eğlenceliydi. Bu heyecanı tekrar tekrar yaşayabilirim.
Dolpin and Killer Whale Show (Yunus ve Katil Balina gösterisi): Sea Park’ın haritası elimizde keşfimize devam ediyoruz. Şimdi sırada belli saatlerde yapılan yunus ve katil balina gösterisi var. Çok büyük bir amfitiyatroda yapılan bu gösteri çok özel. Öncelikle görevliler bize gösteri yapacak hayvanları tanıtıyorlar. Yunusları küçükken ve yaralı olarak bulduklarını ve iyileştirildikten sonra bu gösteriye hazırladıklarını anlatıyorlar. Aslında bu güzel hayvanların yeri okyanuslar. Ama biz de onları çok merak ettiğimiz için Sea Park’ı ziyaret ediyoruz. Bir keresinde yunusları kendi doğal ortamlarında görme şansını yakalamıştım. Gemimizin etrafında zıplayıp bize eşlik ettiler. O anı unutamıyorum. Bu yüzden onların doğal ortamlarında olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ama bu muhteşem hayvanları nerede izlersem izleyeyim, onlara olan hayranlığım hep artıyor. Bize muhteşem bir gösteri sunuyorlar. Ardından hiç izlemediğim, daha önce duymadığım bir gösteriye tanıklık ediyoruz. Katil balina gösterisi… Devasa balinaların gösterisini izlerken gözlerimize inanamıyoruz. Ancak bu kadar muhteşem olabilirdi. Bu gösteri hiç bitmesin istiyoruz. Bu eşsiz hayvanları fotoğraflayıp hafızalarımıza kazıdıktan sonra, parkın diğer bölümlerini keşfe devam ediyoruz.
Penguenler ve Deniz Aslanları: Sırada sevimli penguenler ve deniz aslanları var. İsterseniz deniz aslanlarını besleyebiliyorsunuz. Penguenler için ayrılmış alan, yaşam koşullarına göre düzenlenmiş. Gerçekten çok sevimliler…
Explorer’s Reef (Keşif Resifi): Bu bölümde deniz yaşamıyla ilgili ne varsa deneyimleyebilirsiniz. Resifte eşsiz yunuslarla iletişim kurmayı ve köpekbalıklarını deneyimliyorsunuz. Bir tünelden geçerek her çeşit köpekbalığıyla tanışabilirsiniz. Ayrıca pasifikte bulunan ahtapotları ve ve Japon örümcek yengecini görme şansınız oluyor. Resifin biraz ilerisinde bulunan bölümde ise beyaz yunuslarla tanışabilirsiniz.
Pet Show (Evcil Hayvanlar Gösterisi): Bu bölümde kedi, köpek, domuz ve kuşların muhteşem gösterisine tanıklık ediyoruz. Doğrusu gösterinin bu kadar profesyonel olmasını beklemiyordum. Bayrak çeken domuzdan takla atarak çemberin içinden geçen köpeklere kadar uzanan geniş yelpazeli muhteşem bir gösteriydi. Bu bölümde gerçekten çok keyif aldık.
Journey to Atlantis (Atlantis’e Yolculuk): Atlantis’e yolculuk bölümü bol sulu bir aktivite. Bu roller coaster çok hızlı, çok eğlenceli ve çok sulu. Parkur heyecanı sona erdiğinde tişörtlerimiz tamamen ıslanıyor. Ama o kadar keyif aldık ki, Mert ve Doğukan tekrar sıraya giriyor ve bir kez daha sırılsıklamız. Her roller coaster'da olduğu gibi burada da biraz sıra bekliyorsunuz. Ama bu beklemeye değiyor. Bu aktiviteyi şiddetle tavsiye ediyorum. En az "Manta roller coaster" kadar eğlenceli.
Sea Dragon Drop (Su Ejderhası Kulesi): Bu bölüm, küçük kaşiflerimiz için öneriliyor. Rengarenk su ejderhası platformunda kulenin yukarısına tırmanıp birden aşağıya bırakılıyorsunuz. Çok eğlenceli…
Sky Tower (Gökyüzü Kulesi): Bu kulede, asansör gibi tasarlanmış kabine binerek gökyüzüne tırmanıyorsunuz. Ve muhteşem Pasifik Okyanusu ile Mission Bay manzarası sizi bekliyor. Bu aktivite de diğerleri gibi çok güzel. Bu parkta aktivitelerin hepsini bir günde yapmak gerçekten çok zor.
Teleferik: Sea World’de parkı kuşbakışı görmek ve Pasifik Okyanusu’nun tadını çıkarmak isterseniz teleferik güzel bir deneyim olacaktır. Aktivitelerden ve parkta gezmekten yorgun düştüyseniz teleferik güzel bir mola olacaktır.
Sea World giriş ücretleri, sunulan tekliflere göre değişiyor. Belirtilen tarihlerde gezmek biraz daha ekonomik ancak yıl sonuna kadar sınırsız giriş içeren Eğlence Kartı ya da birkaç aktivitenin birlikte teklif edildiği iki ya da üç günlük biletler de satılıyor. Kim bilir, gittiğiniz tarihe göre kapıda çok cazip tekliflerle de karşılaşabilirsiniz.
San Diego'da Yapılabilecek Etkinlikler
Sakinlik şehri San Diego sakin yaşam şartları, kibar insanları ve muhteşem doğasıyla keşifseverleri çağırıyor.
San Diego’da yapılacak o kadar çok etkinlik var ki... Eşsiz plajları, eğlence parkları ve müzeleriyle San Diego tam anlamıyla muhteşem bir şehir. Yukarıdaki bölümlerde yazlık bölge La Jolla’yı, San Diego Hayvanat Bahçesi’ni ve Sea World Eğlence Parkı'nı ayrıntılı bir şekilde tanıtmıştım. Şimdi sıra Pasifik Okyanusu'nun güzel plajları ve Balboa Park’a geldi. Sizlere biraz da Legoland Tema Parkı’nı ve Sea Port’u anlatmak istiyorum. Hadi o zaman keşif başlasın.
Pasifik Beach (Pasifik Plajı)
Pasifik Plajı, San Diego’nun en popüler plajlarından bir tanesi. Sakinlik Şehri San Diego’da birçok güzel plaj bulunmaktadır. Hepsi de sörf yapmak için muhteşem. Biz de bu güzel plajı keşfetmeye karar veriyoruz. Bu güzel şehirde ulaşım o kadar kolay ki, otobüs veya metroyla şehrin her yerine ulaşabilirsiniz. Biz San Diego’da 1 ay kalacağımız için 1 aylık kart çıkardık. Yetişkinler için 70 dolar, çocuklar için ise 40 dolar ödedik. Bir ay boyunca tüm toplu taşıma araçlarını kullandık. La Jolla’dan otobüsümüze binip Pasifik Plajı durağında iniyoruz. Pasifik Beach çok renkli bir plaj. Her taraf cıvıl cıvıl. Üstelik havlunuzu istediğiniz yere serip güneşlenebiliyorsunuz. Burası diğer plajlar gibi halka açık, ücretsiz bir plaj. Gençlerin popüler aktivitesi ise sörf. O kadar eğlenceli görünüyor ki, seyretmeye doyamıyoruz. Pasifik Okyanusu gün içinde dalgalanıp yükseldiği için tüm güvenlik tedbirleri alınmış. Jet ski ile cankurtaran okyanusun içinde turluyor. Okyanus yükseldiği anda tüm yüzenler okyanustan çıkarılıyor. Sadece sörfçüler devam edebiliyor. Diğer cankurtaran ekibi ise plajda dolaşarak kontrolü sağlıyor. İnsana verilen değer bu olsa gerek. Plajda güneşlenebilir, sörfçüleri izleyebilir ya da Pasifik Okyanusu’nun tadını çıkarabilirsiniz. Plajın çevresinde birçok kafe ve restoran bulunuyor. Günün yorgunluğunu atmak için bu kafelerde bir şeyler içerek dinlenebilirsiniz.
Mission Beach ve Belmont Park
Sakinlik Şehri San Diego’nun en popüler plajlarından birisi de Mission Beach. Burası sanki doğal bir havuz gibi. Dalgadan eser yok. Bembeyaz kumsallarıyla çocuklu aileler için biçilmiş kaftan. Belmont Park ise hemen yanında yer alıyor. San Diego şehir merkezinden kalkan otobüslerle buraya çok rahat ulaşabilirsiniz. Tam anlamıyla bir cennet olan Mission Beach’te piknik yapabilir, sakin sularda serinleyebilir ya da muhteşem manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
1925 yılından itibaren tarzını bozmadan devam eden eğlence parkı Belmont Park; San Diego’nun popüler eğlence parklarından biri olmaya devam ediyor. Bu parkta diğer eğlence parklarından farklı olarak ahşaptan yapılmış roller coasterları deneyimleyebilirsiniz. Nostaljik hız trenlerini deneyimledikten sonra modern ve korkunç roller coasterlar ile adrenalin dolu bir gün yaşayabilirsiniz.
Sea Port Village
Sakinlik Şehri San Diego’da görmeniz gereken en güzel noktalardan bir tanesi de Sea Port Village. Bu güzel rotaya San Diego merkezi Downtown’dan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yaklaşık bir saat sürüyor. Biz ailece yürümeyi sevdiğimiz için yürüyerek ve keyifle Sea Port’a ulaşıyoruz. Burası şirin ahşap evlerden oluşmuş bir bölge. Her çeşit restoran, kafe ve pastanenin olduğu bir yer. Ayrıca San Diego ile ilgili her çeşit hediyelik ürünü bulabileceğiniz hediyelik eşya dükkânları da bulunuyor. Pasifik Okyanusu kıyısında bulunan Sea Port’a geldiğiniz zaman muhteşem bir manzara eşliğinde yemeğinizi yiyebilir ya da hediyelik eşya dükkânlarında alışverişin keyfini çıkarabilirsiniz. Buradan, şehre bir köprü ile bağlanan Coronado Adası‘nın manzarasını da görebilirsiniz.
Geçmişte deniz yoluyla taşınan malların raylı sisteme aktarılıp tüm Amerika’ya ulaştırıldığı yer olarak görev yapan Sea Port Village, 20. yüzyılın sonlarına doğru turizme açılmış. Sea Port Village’da dolaşırken canlı müzik performansı sunan sokak sanatçılarıyla keyfimiz daha da yerine geliyor. Hamburgerlerimizi yedikten ve turumuzu attıktan sonra bu güzel köyü fotoğraf makinemize kaydedip oradan ayrılıyoruz. Yeni keşifler bizi bekler.
Balboa Park
Balboa Park, ülkenin en büyük parklarından bir tanesi olma özelliğine sahip. San Diego Hayvanat Bahçesi’nin hemen yanında konumlanan Balboa Park’ın içinde 15 adet büyük sergi ve müze alanı bulunuyor. Cam sanatları atölyelerine de sahip olan Balboa Park’a bir gününüzü ayırmanızı tavsiye ediyorum. Balboa müzeleri yıl boyunca aktif durumda. Parkın biletlerini hayvanat bahçesindeki San Diego pass card gişelerinden alabilirsiniz. Parkın içindeki havuzlar ve botanik bahçesi görülmeye değer. Yunan mimarisini andıran yüksek tavanlı yapılara hayran kalacaksınız. Eğer zamanınız kalırsa Balboa Park’ın hemen yanında yer alan İspanyol köyünü mutlaka ziyaret etmelisiniz. Doğa Tarihi Müzesi, Açık Uzay Müzesi ve Otomotiv Müzesi gibi birçok ilginç müze ziyaretinizi bekliyor.
Legoland Tema Parkı
Sakinlik Şehri San Diego’da bulunan en önemli noktalardan birisi de Legoland Tema Parkı. Legoland, Carlsbad bölgesinde bulunuyor. Bu park üç bölümden oluşuyor: Legoland California, Legoland Water Park ve Sea Life Aquarium.
Legoland California: Bu bölümde legodan şehirlerin sergilendiği Miniland bulunuyor. San Francisco’dan, New York, Mısır (Luksor), Hindistan, Sidney Opera Binası ve çok daha fazlasını Miniland’da görebilirsiniz. Bütün eserler çok ince ayrıntıyla legolardan yapılmış. Çok etkileyici doğrusu. Bu bölümde ayrıca Star Wars, Einstein’ın kafası, Ninjagoworld gibi bölümleri gezebilirsiniz. Minik kâşifler Ninjagoworld’e hayran kalacaklar. Burada eğlence hızını hiç kesmiyor. Roller coasterla adrenalin dolu saatler geçirmeye hazır olun. Bu bölümde ayrıca Castle Hill bulunuyor. Burada da roller coaster bulunuyor. Ama her eğlence parkında olduğu gibi burası da çok kalabalık. Minik misafirlerimiz için hayvandan legoları görebilecekleri bot turları var. Bunlara katılarak güzel zaman geçirebilirsiniz.
Legoland Water Park: Burası aileler için gerçekten de çok keyifli bir bölüm. Çeşit çeşit kaydıraklar, havuzlar legolarla birleştirilmiş ve hoş bir konsept oluşturulmuş. Dalga havuzunda keyifli vakit geçirebilir, ya da tamamen ıslanacağınız hız trenlerine binebilirsiniz. Tur bittiğinde kurulama bölgelerinde kurulanabilirsiniz. Rafting nehrinde de keyifli vakit geçirebilirsiniz. Çocuklar için eğlencede sınır tanımayan Legoland’de Splash Safari’yi de ziyaret etmeyi unutmayın.
Sea Life Aquarium: Bu bölümde, adından anlaşılacağı gibi su dünyası ile ilgili her şey var. Burada denizanası, köpekbalığı, denizatı gibi birçok deniz canlısını görebilirsiniz.
Legoland’e giriş ücreti 2021 yılı itibariyle 89.99 Dolar ancak akvaryumu da gezmek isterseniz 100 Dolar'ı gözden çıkarmanız gerek. Bir günlük otel konaklaması dahil ve yıllık geçiş gibi farklı bilet alternatifleri de mevcut.
Not: Tüm fotoğrafların kullanım ve telif hakkı yazara aittir.