Cunda Adası'nda Yapmanız Gereken 10 Şey

Türkiye’nin incilerinden Cunda Adası popülaritesini son yıllarda gittikçe artırıyor. Her santimetrekaresi fotoğraflık olan Cunda; renkli ve nostaljik sokakları, temiz havası, tarihî yapıları, sevimli kedileri, sıcak insanları, tertemiz denizi ve doğal güzellikleriyle adeta yeryüzünde bir cennet. Buranın en güzel özelliğiyse, tüm bu popülaritesine rağmen doğal güzelliklerini bozmaması. Hem tarihî dokusunu koruyan hem de çağın tüm yeniliklerine kucak açan bu adada yapmanız gereken 10 şeyi sizin için derledik.

1. Patriça Koyu’nda huzurlu dakikalar geçirin.

Adanın merkezine yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Patriça (Pateriça) Koyu, gidebileceğiniz en huzurlu yerlerden. Ulaşımı biraz zor olduğundan dolayı kalabalıktan uzak, sakin ve etkileyici bir yer. Tozlu yollardan geçeceksiniz ama sizi gittiğinize pişman etmeyeceğinden eminiz. Burada iki tane plaj bulunuyor; Sobe ve Bıyıklı. Sığ bir denizi olan Patriça o kadar iyi korunuyor ki etrafta atık görmek bile mümkün değil. İlk girdiğiniz zaman sizi taşlar karşılasa da 4-5 metre sonrası kum. Ücretsiz deseler de girişte cüzi bir miktar aldıklarını da bilmenizde fayda var.

2. Rahmi Koç Müzesi’ni ziyaret edin.

Cunda’nın en eski ve en özel yapılarından biri olan Rahmi Koç Müzesi, Taksiyarhis Kilisesi, Rum Ortodoks cemaati tarafından 1873 yılında Metropol Kilisesi olarak inşa edilip, 2011 yılında Rahmi Koç tarafından restorasyon süresi başlatılıp, 31 Mayıs 2014 tarihinde Ayvalık Rahmi M. Koç Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Tüm dönemlere ait endüstri ve mühendislikle ilgili objelerin yanı sıra oyuncaklar, önemli yapıların maket ve modelleri ile gündelik araç ve gereçleri görebileceğiniz bu müzenin hediyelik eşya dükkânına bir göz atmanızı ve kafesine uğramanızı da tavsiye ederiz.

3. Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı’na uğramayı unutmayın.

2007 yılında Rahmi Koç’un katkılarıyla restore edilen şapel ve değirmende açılan kitaplık, ismini ilerleyen yaşı sebebiyle göz sağlığı bozulan, “Göremediğime değil, okuyamadığıma üzülüyorum,” diyen Emekli Büyükelçi Necdet H. Kent ve eşinden almıştır. Bu küçük ve sıcak ortam gündelik yaşamdan kaçabileceğiniz en huzurlu yerlerden biri. Önündeki kafede Şeytan Sofrası’na karşı kahvenizi yudumlarken kitap okuyabilirsiniz. Kafe hem manzarası hem de uygun fiyatlarıyla dikkat çekiyor.

4. En iyi restoranlarda deniz ürünleri yemeyi ihmal etmeyin.

Cunda’da yapabileceğiniz keyiflerden biri de yöreye has yiyecekleri tatmak olacaktır. Adanın ruhu yemeklere de yansımış olduğundan son derece keyif alacağınızı garanti edebiliriz. Güzel bir akşam yemeği için önerebileceğimiz mekânlardan ikisi Bay Nihat ve Körfez Restaurant. Bu mekânlara geldiğinizde, adaya özgü yemekleri tatmayı sakın ihmal etmeyin. Damla sakızlı ahtapot, balık kokoreci, fener balığı kavurması, denizkestanesi havyarı ve kabak çiçeği dolması tatmanız gereken lezzetlerden yalnızca birkaçı.

5. Cunda’ya özgü lokmayı tadın.

Cunda’ya özgü bir tat daha var ki, gelenlerin kuyruk oluşturdukları, mutlaka tadılması gereken bir lezzet: Lokma... Şerbetli bir hamur işi olmasına rağmen oldukça hafif yapıyorlar Cunda’da bu tatlıyı. Yiyebileceğiniz en meşhur mekân ise Saki ve Mustafa’nın Yeri, yani “Lokma İmparatorluğu”. Saki Bey’in adeta şov yaptığı mekânda kuyruk eksik olmuyor. Kimsenin dilinden düşmeyen, gidenin bir daha gitmek istediği bu yere siz de uğramalısınız.

6. Taş Kahve’de damla sakızlı Türk kahvesi için.

Cunda Adası’nın sembollerinden biri olan Taş Kahve yaklaşık 200 yıllık bir bina. Yapımında kullanılan, Ayvalık çevresine özgü doğal sarımsak taşı ile mimari işçiliği de çok iyi yansıtıyor. Yaz-kış aynı serinlikte olduğunu da unutmamak lâzım. Kahveyi şu an 3. nesil olan Ali Barış Bey işletiyor. Kahvenin beyaz taş duvarları, yüksek tavanı, geniş camlı pencereleri ve tahta masaları sizi büyüleyecek detaylardan. Kışın içerde yanan soba da mekana ayrı bir nostaljik bir hava katıyor. Yaz-kış işlek bu mekân genelde hep dolu oluyor. Cunda’da mutlaka uğramanız gereken bu mekânda özellikle damla sakızlı Türk kahvesi içmenizi öneririz.

7. Dar sokaklarda gezinti yapın.

Tarihi Rum evleri ve Arnavut kaldırımlı taş sokaklarıyla ünlü olan Cunda’da gezinirken bir anda gözünüz eskilere dalabilir. Kalabalık şehir hayatından kaçıp bu şirin, güvenli ve temiz sokaklarda aheste aheste dolaşmak, kafelerinde uzun uzun oturmak, neredeyse insandan daha fazla sayıdaki kedileri sevmek ve temiz havanın tadını çıkarmak size bol bol enerji verecektir. Kafanızı çevirdiğiniz her yerde ilginç bir detayla karşılaşacağınız Cunda sokaklarında, bol bol fotoğraf çekmeyi de ihmal etmemelisiniz.

8. Kamp yapın, doğaya dönün.

Cunda’yı hissetmek ve doğasının tadını çıkarmak için yapabileceğiniz en verimli aktivite şüphesiz ki kamp olacaktır. Cunda Adası’nın Midilli’ye bakan sahilinde bulunan ve merkeze 3 km uzaklıkta bulunan  Ada Camping’de tabiat parkının ve özel kumsalın tadını çıkarabilirsiniz. Yalnız çadır ve diğer lazım olacak şeyleri kendiniz getirmeniz gerekiyor, buradan kiralayamıyorsunuz maalesef. Ancak alanda kiralayabileceğiniz karavanlar olduğunu ekleyelim. Elektrik, çamaşır makinesi ve buzdolabı hizmetlerinden de ücret karşılığı yararlanabiliyorsunuz.

9. Butik otellerde kalın, lüksü yaşayın.

Cunda’ya gelip kamp dışında kalacak bir yer istiyorsanız tercihiniz butik otellerden yana olabilir. Eski taş evleri en iyi şekilde değerlendiren butik otellerde kendinizi cennette hissedeceksiniz. Tavsiye edebileceğimiz otellerden bazıları: Pür Beyaz Otel, Taş Bahçe Butik Otel, Cunda Vrodi Otel, Cunda Poseidon Otel, Lemon House Cunda.

10. Tekne turu yapıp mehtaba çıkın. 

Ayvalık koyu kendi içinde 22 küçük adayı bulunduruyor. Bunlardan tek yerleşim yeri olan Cunda olsa da, diğer adalara tekne turları vasıtasıyla gidebilirsiniz. Cunda’da yapabileceğiniz bir diğer aktivite de tekne ve mehtap turudur. Akşam 20.00’de kalkan teknelerde güzel bir akşam yemeği yiyip mehtabı izleyebilirsiniz. Önceden rezervasyon yaptırmanızda fayda var.