Hırvatistan Gezisi Bölüm 6: Zadar - Nin

Dalmaçya kıyılarının tam orta noktasında yer alan Zadar, bizi hem tarihî hem de yaratıcılıkta sınır tanımayan Sea Organ ve Solar Circle’ı ile çok etkiledi. Vakit olsa biraz daha kalsak dediğimiz yerlerden biri oldu.

Zadar’da konakladığımız evin sahibinden bir önceki yazım “ZADAR, DENİZ ORGU VE GÜNEŞE SELAM”da bahsetmiştim. İşte bu ev sahibimize biraz deniz, güneş istiyoruz demiştik. O da bize Nin isimli kasabaya gitmemizi önermişti. İyi ki de önermiş.

Nin, Zadar merkezine otobüs ile sadece 20 dakika mesafede. Ancak biz araba ile gittiğimiz için biraz daha uzun sürdü çünkü azıcık kaybolduk. Hırvatistan’da yol tabelaları biraz eksik, dolayısıyla yolumuzu biraz kulağı ters taraftan göstererek bulduk.

Neolitik Çağ'dan beri yaşamın bulunduğu Nin, Roma döneminde kent seviyesine yükselmiş olsa da günümüzde yaklaşık 2.700 kişinin yaşadığı ufacık bir kasaba. Orta Çağ'da Hırvat Devleti’nin beşiği olarak anılmış ve dünyanın en küçük katedrali burada. Ancak biz bu bilgiyi maalesef döndükten sonra öğrendiğimiz için bu minik katedralin önünden küçük bir kilise zannederek hızlıca geçtik.

Buranın en büyük özelliği muhteşem güzellikteki kum lagüne sahip olması. Arabamızı çam ağaçlarının yükseldiği bir park alanına bırakıp, havlularımızı alıp doğruca kumsala doğru yürüdük. Park alanından kumsala uzunca bir ahşap iskeleden yürüyerek ulaşıyorsunuz.

Kumsalda şezlong, şemsiye hizmeti yok. Burası daha çok yerel halk tarafından biliniyor. Bu nedenle onlar da durumu bildikleri için şemsiyesini yanında getiriyor.

Upuzun, sapsarı bir kumsal. Çok kalabalık değil. Havluları serip etrafı izliyoruz. Çok sayıda rüzgâr sörfü yapan var, özellikle de yeni başlayanlar. Çünkü burada deniz seviyesi oldukça sığ. Bu nedenle rüzgâr sörfüne yeni başlayanlar için çok ideal bir yer. Aynı zamanda sığ olduğu için çocuklu aileler de tercih ediyor.

Denizi tamamen kumluk ve çok güzel, tek dezavantajı çok uzun bir süre derinleşmiyor. O nedenle kumsaldan epey ilerlemeniz gerekiyor ki, bu da iki kişi seyahat ettiğinizde denizin içindeyken “Acaba çalınır mı?” diye aklınızın hep çantalarınızda olması anlamına geliyor.

Etrafta içecek ya da yiyecek alacak çok sayıda tesis yok. O nedenle yanınızda bir şeyler götürmek güzel olabilir.

Biz gittiğimizde hafta sonuna denk geldiği için nispeten biraz daha kalabalıktı. Özellikle çocuklu aile sayısı bir hayli fazlaydı. Burayı beğendik beğenmesine ama vaktiniz kısıtlıysa mutlaka görülmeli listenize almanıza çok değmiyor.

Tabii çocukla seyahat ediyorsanız ve amacınız deniz, güneş seyahatiyse başlara yazmakta fayda var.

Hırvatistan Gezisi yazı dizisinin diğer bölümleri için tıklayınız:

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni