İsviçre'nin Yazlık Beldesi Thun

Thun’un adını duymadıysanız bile Aar Nehri’nin adını duymuşsunuzdur. Hani şu bulmacalarda hep çıkan “Avrupa’da 3 harfli bir akarsu” :Dİsviçre’yi gezmeyi her zaman seviyoruz. Daha önceki ziyaretlerimizde genelde İsviçre’nin kış turizmi açısından önemli noktalarını gezmiş ve yazılarımızda onlardan bahsetmiştik, örnek olarak Glacier Express ve Zermatt yazılarımızı okuyabilirsiniz. Bu sefer ise bir değişiklik yapalım dedik ve İsviçre’yi Ağustos ayında ziyaret ettik.


Aar Nehri üzerinden Thun manzarası

Thun İsviçre’nin Bern kantonuna bağlı bir şehir. Oldukça da turistik bir şehir. Böyle olmasının ana nedeniyse tabi ki Thun Gölü. Thun şehri, aynı ismi taşıyan bu gölün kuzeybatısında yer alıyor ve göl kıyısındaki en büyük yerleşim olmasıyla dikkat çekiyor. Biz de zaten o yüzden bu gezimizde Thun’u merkez aldık. Otelimiz Thun’daydı ancak biz tüm bu bölgeyi trenle ve feribotla gezdik. Detaylar sonraki yazılarda geliyor.


Thun Gölü üzerinde tekne turu

Thun Gölü, İsviçre’nin önemli turistik değerlerinden. Gölün masmavi berrak suları, çevre zirvelerdeki karların erimesiyle besleniyor. Thun Gölü’nden dışarı doğru ise oldukça güçlü bir nehir akıyor; işte şu meşhur Aar...


Aar Nehri, Thun

Aar, Thun şehrini tam ortasından ikiye bölüyor. Yalnızca bölmekle kalmıyor, orta yerinde iki kola ayrılıp, şehrin ortasında da bir minik adacık yaratıyor. O yüzden Thun’u gezerken bir kaç tane köprüden geçme ihtimaliniz çok yüksek. Bu köprülerin üzerinden nehrin sularının ve nehir kenarındaki evlerin görüntüsü çok güzel.


Tepeden Thun evleri

Genel anlamda Thun’un görüntüsü çok etkileyici aslında. İsviçre malumunuz masal gibi sahneleriyle ünlü bir ülke. Hele ki bazı noktalarında gerçekten nefes kesen doğa manzaraları, yemyeşil Alpler, karlı zirveler, şirin kulübeler, otlayan inekler alışılageldik şeyler. Ancak Thun’da bunların yanı sıra bir de güzel şehir görüntüleri var. Öyle Montreaux, Zürih gibi büyük şehirden ziyade küçük bir şehrin kendi halinde bir havasını düşünün. Sokaklardaki eski İsviçre tarzı mimarideki evler epey güzel görüntüler veriyor bu nedenle.


Thun mimarisi

Thun şehrini gezmek aslına bakarsanız oldukça kolay. Şehir zaten 45 bin nüfuslu, oldukça küçük bir şehir. Tabi ki turizmin yüksek sezonlarında bu sayı yükseliyor ve şehir turistlerle doluyor. Ancak yine de görünüm itibarıyla oldukça butik bir yer olduğu söylenebilir. Tüm şehri gezmek yaklaşık yarım gününüzü alır. Eğer bir de müzelerde vakit geçirmek isterseniz toplamda 1 gün ayırmanız yeterli olacaktır Thun için.
Bizim bu gelişimizde şehrin içerisine ayıracak vaktimiz çok yoktu. Thun’un içerisini yarım günde gezip esas önemli kısımlara, yani Thun Gölü boyunca sıralanan merkezlere ve özellikle de gölün öteki tarafındaki Interlaken’a gitmemiz gerekiyordu. Belki bilirsiniz Interlaken hem içi, hem de çevresi muhteşem manzaralarla dolu, oldukça turistik bir yer.


Gökçe ile Murat, Gökçe’nin inemediği trende J

Bir önceki geceyi trende geçirerek otele sabah saatlerinde varmıştık. Hem kendi pillerimiz bitmişti, hem de tüm elektronik cihazlarımızın pilleri. Tuğçe’nin kardeşi Gökçe bizi Düsseldorf’tan yolcularken bindiği trenden inemedi ve soluğu Köln’de aldı :D Bu kargaşa sırasında ise telefon şarjımız ve powerbank’imiz onda kaldı. Sabaha kadar telefonların pilleri bitti ve otele vardığımızda şarjsız kaldık. Ama işte o anda aklımıza bir şey geldi.
Tuğçe de aynı benim gibi dişlerini çok iyi fırçalayamayan bir insan. İkimiz de düzenli olarak diş fırçalıyoruz tabi ama bir şekilde diş hekimleri bize muayanede kırık not veriyor ve fırçalamamızı beğenmiyor. Tuğçe’nin diş sağlığı bu aralar hamilelik nedeniyle ekstra önemli olduğu için işi garantiye almak istedik ve Tuğçe’ye bir adet elektrikli diş fırçası almaya karar verdik. Tercihimiz Oral B 10000N oldu.


Oral B Genius 10000N

Bu yeni nesil akıllı diş fırçası sayesinde kafamız rahat çünkü hem diş etleri, hem de dişler için gerekli bakımı garanti altına almış oluyoruz. Ürünün 6 farklı fırçalama modu var. Biz 1 tanesini bile yapamayıp diş hekiminden fırça yerken bu bize tam bir nimet oldu. “Şimdi trenden bahsederken diş fırçası nereden aklınıza geldi?” diyeceksiniz. Bu OralB 10000N’in bir özelliği de seyahat kutusu.


Oral B şarj kutusu

Diş fırçasının şarj aleti olarak kullanılan bu kutusunda bir tane de fazladan usb çıkışı var. Bu sayede otele gelir gelmez  telefonları sırayla şarj edebildik.


Thun’da kahvaltı

Otele varıp, kahvaltı edip, hem pilleri şarj edip, hem de bir kaç saat uykuyla kendimizi dinlendirdikten sonra öğleden sonra Thun’un keşfine başladık.


Thun Schlossberg

İlk gidilmesi gereken yer bize sorarsanız Thun Schloss, yani Thun Kalesi (Şatosu). İlk olarak 12. yüzyılda yapılan şato tam bir Ortaçağ görüntüsü verdiği için şehrin süsü konumunda. Diğer adıyla ‘Schlossberg’, günümüzde tarih müzesi olarak işlev görüyor. Bahçesindeki bina ise bir butik otel.


Thun Kilisesi

Kalenin hemen yanında ise şehrin kilisesi var. 1330 yılında yapılmış bu kilise oldukça sade bir mimariye ve dekorasyonu sahip. İçerisinde çok sade bir mermer altar, arka tarafta ise orta büyüklükte bir kilise orgu dikkat çekiyor. Çünkü bunun dışında tüm dekoru inanılmaz derecede sade. Yalnızca arka kemerin orada bir kaç fresko göze çarpıyor. Aslında kilise İsviçre’nin bir özeti gibi. Orijinal, tarihi, sade ama hem kullanışlı, hem de malzemeleri son derece kaliteli.


Thun Kilisesi İçi

Kilisede ilgimizi çeken tek bir farklı detay oldu. Altara yakın bir noktada bir askıya kağıttan renkli güvercinler kesilip asılmıştı. Her bir güvercin üzerinde birer bebeğin ismi ve doğum tarihi vardı. Sanıyoruz ki burada vaftiz edilen bebeklerin her biri için birer renkli kağıt güvercin yapıp bırakmışlar buraya.


Thun kilisesi vaftiz edilen bebeklere bırakılan kağıt güvercinler

Şehirde bir diğer önemli nokta ise Rathaus Platz, yani Belediye Meydanı. Thun Kalesi ve kilisenin olduğu üst kentten aşağıya merdivenle inilen bir kaç farklı nokta var. Bunlardan kalenin ön cephesindeki üstü kiremit kaplı olanı tercih ederseniz sizi direk bu bahsettiğimiz meydana çıkaracak. Meydanda belediye konağını (Rathaus) saat kulesinden hemen tanıyacaksınız. Diğer binalar ise otel ve restoranlardan ibaret.


Thun Rathaus

Meydanı dik kesen caddenin ismi Obere Hauptgasse. Bu cadde Thun’un en işlek caddesi. Bazı diğer Ortaçağ havası bozulmamış Avrupa şehirlerinde olduğu gibi bu caddenin de hem ortasından, zeminden giden bir kısmı var, hem de yanlarda daha yüksekten ilerleyen kısımları. Yanlardaki dükkanlar iki katlı yani. Biz gittiğimizde pek çok dükkanın kapalı olduğu saate denk geldik ama restoranlar halen açıktı.


Thun Ober Hauptgasse

İşte biz Thun gezimizi Obere Hauptgasse’de yediğimiz akşam yemeğiyle sonlandırdık. Ancak daha fazla zamanınız varsa gezilmesini tavsiye ettiğimiz noktalar şunlar: ThunSanat Müzesi, Thun Panorama, İsviçre Buhar Makineleri Müzesi ve tabi ki Schlossberg’in içindeki Tarih Müzesi.
Thun’a Bern’den 30 dakikalık bir tren yolculuğuyla ulaşılabiliyor. Zürih’e ise trenle 1.5 saat mesafede.


Thun’a trenle gidiş

Thun’daki vapur iskelesinden günün büyük çoğunluğunda saat başı kalkan vapurlarla (tekne mi desek?) Thun Gölü’nde bir gezintiye çıkabilirsiniz. Thun Gölü’nün en batısı olan Thun şehrinden çıkan bu tekneler göl etrafındaki keyifli yerleşimlere uğraya uğraya Interlaken’ın batı ucuna tam 2 saatte varıyor. Geri dönmek için 2 saati göze alamazsanız, trenle Interlaken West istasyonundan Tuhn istasyonu 30 dakika kadar sürüyor.


Thun Gölü

Biz Thun’u çok keyifle gezdik. Çevredeki Alp zirvelerinin görüntüsü, gölün ve Aar nehrinin enfes serinliği ve binaların Ortaçağ havası burayı 1-2 günlük konaklama için çok ideal bir merkez yapıyor. Bundan sonraki adımlarımızda Interlaken ve oradaki nefes kesici manzaralar var. Diğer notlara göz atmayı unutmayın ;)