MSC Magnifica ile yaptığımız cruise gezisinde son duraktayız. Sabah saat 8.00’de lagünün ilk adalarını geride bırakarak Venedik’in meşhur Biennale sanat sergisinin yapıldığı Sant Elena ve Giardini bölgesini sağımızda bırakıyoruz ve uzaktan seçtiğimiz San Marko’ya doğru devam ediyoruz. Tarihi Schiavoni Riva’ya giriyoruz ve ilk olarak Ducale Sarayı’nı, San Marco Çan Kulesi’ni izliyoruz. Sol tarafımızda ise Giorgio Adası ve hemen arkasında Giudecca Adası görülüyor. Sağ tarafımızda Punta Della Doğana’yı geçtikten sonra Guidecca Kanalı’ndan seyre devam ederek saat 9.00’da limana demir atıyoruz.
Venedik’e girerken ve çıkarken mutlaka ve mutlaka güvertede fotoğraf makinelerinizle hazır olun. Venedik, Venetto bölgesinin başkenti. 118 adet ada, 150 adet kanal üzerine kurulmuş 409 adet birbirinden şirin köprülerle birbirine bağlanmış.
Gemiden çıkışta 10 dakikalık bir yürüyüşle Vaperettolara bineceğiniz iskeleye geliyorsunuz. Kişi başı 2-3 Euro. Vaperettolar sizi San Marco Meydanı’na yakın bir yere kadar getiriyor. Kıyı boyunca yürürken adacıklar arası köprülerden geçerek önce cezaevini daha sonra cezaevi ile Dükler Sarayı arasındaki İç Çekiş Köprüsü (Son Nefes Köprüsü ya da Ahlar Vahlar Köprüsü de deniyor) denilen pencereli köprüyü geçerek San Marco Meydanı’na ilerliyoruz.
Dükler Sarayı (Plazzo Duca) 814’te yapılmış, dört defa yangın geçirmiş olup, İtalyan Gotik sanatının baş yapıtlarından biri. Saray, tavanındaki freskleriyle ünlü; altın kaplı merdiveni de önemli özelliklerinden biri. Son Nefes, Ahlar Vahlar gibi isimlerle adlandırılan köprü ise mahkumların infaz edilmek üzere cezaevinden Dükler Sarayı’na geçerken dünyaya son kez baktıkları yer.
İnfazlar meydandaki iki sütun arasında yapılıyormuş. Sütun üzerindeki kanatlı aslan Venedik’in sembolü.
100 metre yükseklikteki Çan Kulesi 10. yüzyıla tarihleniyor. Çan Kulesi’ne çıkıp Venedik’in panoramik görüntüsünü almalısınız. Biz önceki gelişlerinizde bunu yaptığımız için kuleye bu defa çıkmadık. Napolyon’un dünyanın en güzel balo salonu olarak nitelendirdiği San Marko Meydanı, Venedik’in buluşma noktası. Meydana bakan San Marco Katedrali (Golden Basilica) 1063 yılına tarihleniyor. Golden Basilica ismi 12 ile 14. yüzyıllara tarihlenen ve İncil’den sahnelerin işlendiği altın panodan geliyor. Bazilika içinde Bizans ve Rönesans dönemi mozaikleri görülmeye değer. Bazilika 830’larda İskenderiye’den Venedik’e kaçırılan Aziz Marcos’un kemiklerinin konulacağı yer arayışı sonucu yapılmış. En sağdaki resimde İskenderiye’den kaçırılma sahnesi resmedilmiş. Kemiklerin bulunduğu sandığın üzerine domuz yağı konulmuş. Müslümanlıkta domuz mekruh olduğu için Osmanlı arabayı açıp yağları görünce fazla aramayıp geçişe izin vermiş. Aziz Markos’un kemiklerinin kaçırılıp öyküsü de böyle.
Bazilika girişi üzerinde ‘Mahşerin Dört Atlısı’ replikası bulunuyor. İstanbul Sultanahmet Hipodromu’nda bulunan bu dört at bir şekilde Venedik’e gelmiş. Mahşerin Dört Atlısı’nın aslı bazilika içindeki müzede sergileniyor. Dış cephe üzerindeki atlar replika.
San Marco meydanı U şeklinde olup çepeçevre kemerli binalarla çevrili, önceki gelişlerimizde burada güvercinler çok yoğunlukta idi. Bu defa bayağı azalmış. Bence bu meydanda canlı müzik yapan kafelerde oturup meydanın keyfini çıkarmalısınız.
Şık mağazaların dizildiği daracık sokaklardan geçerek Rialto Köprüsü’ne gelebilirsiniz. Venedik’in ilk yerleşimi bu köprünün bulunduğu yerde 455’li yıllarda başlamış. Burada ilk evler ahşap kazıklar üzerine ahşap olarak yapılmış. İlerleyen yıllarda ahşap evler betonarmeye çevrilmiş.
Rialto, 1588-1591 yılları arasında yapılmış. Büyük kanal üzerindeki bu mermer köprü San Marco ile Rialto’yu birbirine bağlıyor. Rialto Köprüsü için şehrin kalbi diyorlar. Köprü boyunca iki tarafa sıralanmış şık mağazalar size göz kırpıyor. Rialto Köprüsü bu son gidişimizde tadilatta idi. Bu arada köprünün bir ucundan diğer ucuna hiç konuşmadan yürürseniz dileğiniz gerçekleşiyormuş.
Murano Adası’nın cam biblo, kadeh ve çeşitli objeleri, Burano Adası’nın dantelleri ve çeşitli tasarım mağazaları göz kamaştırıyor. Yalnız fiyatların oldukça yüksek olduğunu söylemeliyim. Buradan alınacak hediyelikler masklar, Burano dantelleri, Venedik’e ait çiçek mineli saatler, Murano cam objeler…
Kanallar şehri Venedik’te 11. yüzyıldan beri ulaşım aracı olarak kullanılan gondollar dikkatinizi çekecek. Bugün en çok da turizm amaçlı kullanılıyorlar. 1.40 metre enindeki gondollar 280 parçadan oluşuyor. Venedik’e bu dördüncü gelişimiz. Önceki yıllarda çok daha bol çiçekli ve çok daha temizdi. Gondol turunda kanal evlerinin pencerelerinden sarkan çiçekler camlardaki perdeler harika idi. Bu geldiğimde Venedik’i çok bakımsız ve pis buldum. Yine de Venedik defalarca gelinecek bir nokta.
Gondol turu ve Rialto Köprüsü dönüşünde gemimize dönüyoruz. Bence Venedik için 3-4 saat yeterli değil, en az 2 gün kalınmalı. Murano Adası’nda cam işçiliğinin nasıl yapıldığını izlemeli, Burano Adası’nı keşfetmelisiniz. Önceki gelişlerimizde bu adaları gören şanslı kişilerdeniz. Gemi turlarında ne yazık ki şehirde görebileceğiniz bölgeler 3-5 saatle sınırlı. Ancak gemi ile Venedik’e gelirken ve Venedik’ten ayrılırken gördüğünüz manzara da gemi seyahatinin en büyük ödülü.
Bu tur da burada bitti. Gemimize geliyor ayrılırken muhteşem manzarayı içimize sindirerek, kameralarımıza kaydedip valizlerimizi hazırlamaya başlıyoruz. Ertesi sabah Bari’den uçağımıza binip İstanbul’a dönüş yapıyoruz.
MSC tarafından sunulan bu turun detaylarını görmek ve satın almak için tıklayın.
SERİNİN DİĞER YAZILARI İÇİN: MSC MAGNIFICA İLE DALMAÇYA KIYILARI: BARİ
https://gezimanya.com/GeziNotlari/msc-magnifica-ile-dalmacya-kiyilari-bari
MSC MAGNIFICA İLE DALMAÇYA KIYILARI: KATAKOLON
https://gezimanya.com/GeziNotlari/msc-magnifica-ile-dalmacya-kiyilari-katakolon
MSC MAGNIFICA İLE DALMAÇYA KIYILARI: MYKONOS
https://gezimanya.com/GeziNotlari/msc-magnifica-ile-dalmacya-kiyilari-mykonos
MSC MAGNIFICA İLE DALMAÇYA KIYILARI: PİRE-ATİNA
https://gezimanya.com/GeziNotlari/msc-magnifica-ile-dalmacya-kiyilari-pire-atina
MSC MAGNIFICA İLE DALMAÇYA KIYILARI: DUBROVNİK https://gezimanya.com/GeziNotlari/msc-magnifica-ile-dalmacya-kiyilari-dubrovnik