Zagreb ile ilk tanışıklığım 2000’lerin başına rastlıyor. Dubrovnik seyahatimin ilk durağıydı Zagreb. Çok fazla zaman ayıramadığım bu kent beni oldukça fazla etkilemişti. Aradan yıllar geçti, bu kez Dalmaçya kıyıları seyahatimizin başlangıç noktası oldu. Bu kez biraz daha fazla zaman ayırmaya kararlıydık. İstanbul ile Zagreb arası uçakla yaklaşık 1 saat 50 dakika sürüyor. Zagreb Havaalanı çok büyük olmadığı için pasaport kontrolde de fazla sıra beklemeden direkt ülkeye giriş yapıyoruz.
Dalmaçya kıyılarını gezmeyi planladığımız için daha gelmeden bir araç kiralamıştık. Genelde Murat’la bu tarz seyahatlerimizde araba kiralamak bize bir çok açıdan çok büyük özgürlük sağlıyor. Parkı kolay olması açısından da genelde en ufak araçları tercih ediyoruz, tabii iki kişiysek. Bu seyahatte de çok sevimli bir araç kiraladık ve ilk olarak konaklayacağımız daireye gittik.
Eve ulaştığımızda akşam saatleri olmuştu. Bu nedenle ilk akşam kentin ana alışveriş caddesinde bir yürüyüş yapıp keyifli kafelerinde biraz takıldık ve ertesi günü planladık. İlk intiba kentin neredeyse 24 saat yaşadığı şeklinde. Ana meydana çıkan ara sokaklar kafelerle dolu. Bu kafelerin bir kısmı canlı müzik de yapıyor. Gördüğüm kadarıyla gece hayatı bir hayli hareketli.
Ertesi sabah uyandığımız gibi kahvaltı yapmaya gittik. Ancak Avrupa’nın genelinde yaygın olduğu gibi burada da sabah kahvaltısı için bulabileceğiniz en yaygın şey kahve ve kruvasan. Birkaç kafede omlet ya da tost da bulmak mümkün tabii. Fiyatlar İstanbul ile kıyaslandığında çok düşük değil, yüzde yirmi kadar altında olduğunu söyleyebilirim. Ancak ben burayı 2000’lerin başında ziyaret ettiğimde her şey gerçekten çok ucuzdu.
Hırvatistan’ın kuzeyinde yer alan Zagreb, iki bölümden oluşuyor: Gornji Grad (yukarı şehir), Donji Grad (aşağı şehir).
Kahvaltı sonrası aşağı şehir olan Donji Grad'ın en hareketli noktası Ban Josip Jelacic Meydanı'na geldik. Kentin içindeki tramvaylar dikkatinizi çekecek, tabii eskilikleri de. 1891 senesinde kurulan kent tramvay ağı kent içi ulaşımında büyük kolaylık sağlıyor. Eğer kenti tramvay ile gezmek isterseniz, neredeyse her köşe başında bulunan TISAK isimli büfelerden günlük bilet alabilirsiniz.
Hırvatistan, sahip olduğu yüzölçümüne baktığınızda daha kalabalık zannedebileceğiniz bir ülke. Ancak geniş coğrafyasına rağmen nüfusu bir hayli düşük, sadece 4,3 milyon. Bu nüfusun da yaklaşık bir milyonu başkent Zagreb’te yaşıyor. Ancak ülkedeki genç nüfus oranı bir hayli düşük. Gerçi Zagreb’de bunu çok hissetmesek de biraz daha kırsala gittiğimizde bu durum çok net görülebiliyor. Bunun sebebi de gelişmiş bir sanayi olmadığı için iş imkanlarının kısıtlı olması. Bu nedenle genç nüfus çareyi ekonomisi daha güçlü yakın ülkelere göç etmekte bulmuş. Resmi dil Hırvatça ancak bir çok kişi ile rahatlıkla İngilizce anlaşabiliyorsunuz.Kent ilk olarak 1. yüzyılda Medvednica Dağı’nın eteğine kurulmuş.Sava Nehri’ne yakın konumda. Ancak nehrin kenarında değil. Çünkü yıllar önce yaşanan su taşkınları kentin merkezinin nehirden uzağa kurulmasına neden olmuş.
Zagreb, 1851 senesinde Kaptol ve Gradec isimli iki kentin birleşmesi ile oluşmuş. Tarihinde en büyük acıları ise 17. ve 18. yüzyıldaki veba salgınları döneminde yaşamış.
ZAGREB GEZİLECEK YERLER
Ban Jelacic Meydanı: Ortasında kenti zamanında Macar ve Osmanlı tehdidine karşı savunmuş olan Josip Jelacic’in heykelinin bulunduğu meydan günün her saati hareketli. Ayrıca meydanda, Mandusevac adı verilen bir de fıskiyeli havuz bulunuyor. Anlatılana göre bu havuz, savaş döneminde çok susamış bir askere su getiren Manda/Mandu adındaki bir köylü kızın anısını hatırlatmak için yapılmış.
Zagreb (St. Stephan) Katedrali: Kentin simgesi haline gelmiş olan katedral 12. yüzyıla tarihleniyor. 108 metre yükseklikte kulelere sahip olan katedral, Cengiz Han kenti işgal ettiğinde yıkılmış ve 10 sene içinde yeniden yapılmış. Hermann Bolle tarafından inşa edilen yapı neo-gotik tarzda.
Katedralin önündeki büyük bir sütun üzerinde duran altın sarısı renkteki Kutsal Bakire Meryem ve Dört Melek Heykeli oldukça dikkat çekici. Heykeller, 1865 senesinde Anton Dominik Fernkorn tarafından yapılmış. Sütunun hemen altında ise ufak bir çeşme bulunuyor.
Katedralin sol tarafında yer alan tarihî bir duvar var. Bu duvarda da tarihî bir saat. Saatin özelliği 1880’de saat 07.03’te gerçekleşen depremde durmuş olması. Depremi halka hatırlatması için de saat o gün bugündür tekrar çalıştırılmamış.
Dolac Pazarı: Ban Jelacic Meydanı’na yakın konumdaki Dolac Pazarı, ne ararsanız bulabileceğiniz renkli bir pazar alanı. Meyve, sebze, şarküteri ürünleri, çiçek, kıyafet ve çeşitli el yapımı Hırvat ürünlerini bulabileceğiniz yerel bir pazar. Pazar alanına biz gittiğimizde kapanışına yetiştik. O nedenle o rengârenk görüntüleri maalesef yakalayamadık.
Lotrscak Kula: Bir tepe üzerinde yer alan Lotrscak Kulesi aynı zamanda Zagreb manzarasının da en güzel izlendiği yerlerden biri. Bu tepeye isterseniz merdivenlerle, isterseniz 100 senelik füniküler ile çıkabiliyorsunuz. Finükülerde tramvay bileti geçerli.
Lotrscak Kulesi’nden her gün, günün aynı saatinde top atışı yapılıyor. Bunun tarihî bir sebebi de var. Eskiden tüm şehir surlarla çevriliymiş ve halk bu surların iç kesiminde yaşıyormuş. Ancak gün içinde tarlalara çalışmaya, hayvanlarını otlatmaya sur dışına gidiyorlarmış. Top atıldığı vakit de sur içine geri dönüyorlarmış ve sur kapıları kapanıyormuş. İşte bu top atışı da eski günleri unutmamak adına halen devam ettiriliyor.
Kulenin bulunduğu muhit tam bir sanat köyüne çevrilmiş. Ağaçları süsleyen oyuncak bez bebekler, çiçeklerle bezenmiş taşlı yollar, ufacık hediyelik eşya standları ortamı daha da renklendiriyor.
St. Mark Kilisesi: 13. yüzyıla tarihlenen St. Mark Kilisesi, kırmızı, beyaz ve mavi renkli seramiklerle çatısına işlenmiş olan Hırvatistan bayrağı ve biri Zagreb şehrini diğeri Hırvatistan, Slovenya ve Dalmaçya Krallığı'nı temsil eden iki hanedanlık arması ile kentin en çok fotoğraflanan noktalarından. Bu bölgede dilerseniz antika arabalar ile kısa bir tur da yapabilirsiniz.
St. Mark Kilisesi’nin bir diğer özelliği de yeni evlenen çiftlerin düğün fotoğraflarına fon oluşturması. Haliyle biz de bir düğüne denk geldik.
Banski Dvori Binası: Hırvatistan Cumhurbaşkanlığı binası da yine St. Mark Kilisesi’ne yakın konumda yer alıyor. Bu bölge aynı zamanda müzisyenlerin de mesken tuttuğu bir bölge.
Museum of Broken Relationships (Bitmiş İlişkiler Müzesi): Lotrscak Kulesi’nden St. Mark Kilisesi’ne doğru yürürken sağ tarafınızda kalacak olan bu müzenin teması kişilerin biten aşklarından kalan eşyalar ve hikâyeleri. Farklı bir temaya sahip olan bu müzede dünyanın farklı yerlerinden pek çok kişinin hikayesi sergileniyor. Müzede Türkiye’den de gönderilen hikâye ve eşyalar var. 2011 yılında "Avrupa’nın en yaratıcı müzesi" ödülüne layık görülen müze kesinlikle ziyaret edilmeyi hak ediyor.
Tkalciceva Ulica Sokağı: Eski kentte yer alan St. Mark Kilisesi’nden Dolac Pazarı’na doğru devam ederken geçeceğiniz bu hoş sokak üzerinde yer alan 13. yüzyıla tarihlenen kent kapısı ve taş geçidi ile ünlü. Geçitte yer alan şapel ise her turistin fotoğraflamak için durduğu bir nokta.
Şapelin duvarlarını Meryem Ana ve bebek İsa heykel ve resimleri süslüyor.
Yine bu sokaktan aşağıya doğru inerken sağlı sollu kravat mağazaları dikkatinizi çekecek. Kravatın ana vatanı olan Hırvatistan’da hâliyle sayısız kravat dükkânı yer alıyor.
Kent merkezinde çok sayıda heykel göreceksiniz. Bunlar arasında en önemlilerinden biri de 1856-1943 seneleri arasında yaşamış olan elektiriğin mucidi Nikola Tesla’nın heykeli. Eğer heykele ilgi duyuyorsanız, ünlü Hırvat heyketraş Ivon Mestrovic’in müzesini ziyaret edebilirsiniz. Tramvay ile kent merkezine yaklaşık yarım saat mesafede yer alan Maksimir Park toplam 316 hektar alan üzerine kurulmuş olup, Avrupa’nın da en büyük parklarından biridir. İçerisinde bir de hayvanat bahçesi yer alıyor. Özellikle sıcak yaz aylarında yerel halk için bir nefes alma noktası. Parkta yürüyüş yapanlar, bisiklete binenler, koşanlar, her yaştan insan var.
Mirogoj Mezarlığı ise Avrupa’nın en güzel mezarlıkları arasında yer alıyor. Bu mezarlığ ister kendiniz isterseniz de turist rehberlerinin anlatımı ile gezebilirsiniz. Ülke tarihi için önemli kişilerin de mezarlarının yer aldığı bu mezarlık açıkhava heykel sergisini andırıyor.
Zagreb çok büyük bir kent olmadığı için iki gün ayırmak yeterli olacaktır. Biz de keyifle geçirdiğimiz iki gün sonunda Rijeka’ya gitmek üzere yola çıkıyoruz.
Hırvatistan Gezisi yazı dizisinin diğer bölümleri için tıklayınız:
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 1: ZAGREB
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 2: HIRVATİSTAN’IN EN BÜYÜK LİMANI RIJEKA
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 3: ADRİYATİK KIYILARINDA KÜÇÜCÜK BİR YERLEŞİM, SENJ
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 4: PLITVICE GÖLLERİ DOĞAL PARKI
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 5: ZADAR, DENİZ ORGU VE GÜNEŞE SELAM
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 6: ZADAR - NİN
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 7: SİBENİK
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 8: KRKA MİLLÎ PARKI
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 9: PRIMOSTEN
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 10: SPLIT
- HIRVATİSTAN GEZİSİ BÖLÜM 11: TROGİR