“Şeytan’ın yeri” ya da “Şeytan’ın şehri” anlamına gelen Davolja Varos, Kapadokya’nın oldukça küçük ama biraz farklı bir versiyonu. Biz çok beğendik, bakalım siz de beğenecek misiniz?
“Şeytan’ın Şehri”, Sırbistan’ın Niş kentine 100 km mesafede yer alsa da yol yaklaşık 2-2,5 saat sürüyor. Buraya vardıktan sonra da bir yürüyüş yolunuz olduğunu unutmayın. Ama değer mi derseniz, kesinlikle değer!
Geçici UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Davolja Varos, Kursumlija’ya yakın olan Radan Dağı’nda yer alan 202 farklı kaya formasyonunun bütününe verilen isim. Toplam 67 hektarlık alana yayılan bölge 1995 senesinden beri koruma altında.
Burada yer alan kaya formasyonlarının boyları 2 metreden 14 metreye kadar değişiyor. Bazıları 2 metre bazılarıysa 5 metre genişliğe kadar büyüklük gösterebiliyor.
Günümüzden yaklaşık bir milyon yıl önce volkanik aktivite sonucu oluşmuş ve yıllar boyunca gerçekleşen erozyonlar neticesinde buradaki kayalar günümüzdeki formuna gelmiştir. Tabii aynı Kapadokya’da olduğu gibi burada da kaya formlarını bir şeylere benzetmek bir gelenek. Haliyle burada gezerken rehberimiz de “bakın burada şu açıdan bakınca bir insan yüzü görüyoruz, şuradaki de bir kaplumbağa…” gibi benzetmeler yapıyor.
Yakınlarındaki Djake Köyü, deniz seviyesinden 660 ila 700 metre yükseklikte. Köyün adı Arnavutça "gjak" kelimesinden geliyor, anlamıysa “kan”. Dolayısıyla Davolja Varos adının da buradan esinlenildiği söyleniyor.
Doğanın Yeni Yedi Harikası'ndan birine aday gösterilen Davolja Varos’ta, demir minareli fazlalığı nedeniyle bazı alanlardaki toprak neredeyse kıpkırmızı ve bu bölgedeki kaynak suları da turuncu ve kırmızı tonlarda.
Bu doğal kaynaklar Davolja Voda (Şeytan Suyu) ve Crveno Vrelo (Kızıl Kuyu) olarak adlandırılıyorlar. Ve bu iki kaynağın suyu da çok asitli ve çok yüksek mineralli...
Aslında bölgede anlatılan türlü hikayeler var. Mesela bu kaya formasyonlarını barındıran ve oksitlenmiş demir madeni nedeniyle kırmızı akan derelerine bakarak bu bölgede yaşayan halk bir gariplik sezmiş, şeytanın burada yaşadığı hikayesini anlatmaya başlamış.
Bir başka hikayeye göreyse bu taşlar zamanında buraya bir düğüne gelen konukların taşlaşmış haliymiş. Çünkü düğüne gelen konuklar şeytanın emriyle, bir erkek ve kız kardeşle evlenmek istemişler. Daha sonra da tanrı onları hiçbir günah cezasız kalmaz diyerek taşa çevirmiş.
Hikayeler bitmez, işte bir başka hikaye daha… Zamanında burada yaşayan bir cadı varmış. Ve bu cadı istediği şeyi ona vermeyi vaat ettikleri sürece buradaki insanların dileklerini yerine getiriyormuş. Ancak 202 kişi cadıyı kandırmaya çalışarak vaat ettiklerini yerine getirmemişler ve cadı da onları işte böyle taşa çevirmiş. Nasıl ama?
Gideceklere ufak önerilerim var: Öncelikle mutlaka rahat bir ayakkabı giyin. Çünkü arabayı park ettiğiniz noktadan yaklaşık 20-25 dakikalık keyifli bir yürüyüş var. Koyu renkleri tercih edin ve beyaz giymekten uzak durun. Yolda yürürken belirli alanlarda çamura girebilirsiniz. Çamurun renginin kızıl-kırmızı olduğunu unutmayın.
Yürüyüş sonunda formasyonlara ulaştınız, ancak henüz bitmedi. Dilerseniz buradaki merdivenlerden çıkıp daha yakından görebilirsiniz. Tepe biraz rüzgarlı olabilir... En tepedeki terasta fotoğraf çektirmeyi ihmal etmeyin.
Tepeden inişte minik ahşah kiliseyi görün. İsterseniz, burada gelenek haline gelmiş olan dilek dileme ritüeline siz de katılın.
Dönüş yolunda çevrenizi inceleyin. Mutlaka enteresan şeyler göreceksiniz. Mesala bu ağaç bir örnek...
Sırbistan’a geldiğinizde eğer ülkenin güneyine inerseniz burayı mutlaka ve mutlaka görmelisiniz!
Sırbistan gezimizin önceki yazıları:Sırbistan Gezisi (1): Belgrad'a Gidiş ve Viminacium
Sırbistan Gezisi (2): Golubac Kalesi ve Hikayesi
Sırbistan Gezisi (3): Lepenski Vir ve Hikayesi
Sırbistan Gezisi (4): Djerdap Milli Parkı
Sırbistan Gezisi (5): Felix Romuliana
Sırbistan Gezisi (6): Niş
Sırbistan gezimizin sonraki yazıları:Sırbistan Gezisi (8): Novi Pazar