Bükreş Gezilecek Yerler

Bükreş gezilecek yerler arasında ilk sıralarda yer alan ve dünyanın en ihtişamlı parlamento binalarından biri olan Romanya Parlamentosu 84 metre yüksekliktedir. Parlamentonun içinde biri Çağdaş Sanat Müzesi, biri Komünist Totalitarizm Müzesi olmak üzere toplam üç müze ve bir uluslararası konferans salonu yer alır. Gündüz içini gezeceğiniz binanın gece ışıklandırmasını da mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. Büyük 1977 depreminden sonra Bükreş yeniden inşa edilirken devasa bir parlamento binası yapmak odak noktasıydı. 

Bükreş’in en ünlü caddesi Calea Victorieri (Zafer Bulvarı) üzerinde bulunan Romanya Ulusal Tarih Müzesi binası 1894-1900 yılları arasında Alexandru Săvulescu tarafından Neo-klasik mimariyle inşa edilmiştir. 70 yıl boyunca postane olarak kullanılan bina 1970 yılı itibarıyla Ulusal Tarih Müzesi olmuştur. Pazartesi ve salı günleri kapalı olan müzeyi haftanın geri kalan her günü 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Bir zamanlar Rumen kraliyet ailesine ait olan değerli eşya ve ulusal hazinenin bir kısmı bu müzede sergilenir.

Bükreş’in merkezindeki bu pasaj sizi hemen etkisi altına alacak. Belki Türklere değil ama yabancılara çok çekici gelen, Türk kahvesi ikram edilen ve Mısır’daki bir kahvehane tarzında dekore edilen nargile kafeleri, değerli taş ve takıların satıldığı butikler, hazır giyim mağazaları ile bu pasaj alışveriş yapmak isteyen turistlerin Bükreş’te mutlaka geldiği yerlerden biridir. Sarı ve yeşil camdan tavanla kaplı olan bu pasajın yapımı 1891’de tamamlanmıştır ve Milano’daki veya Paris’teki pasajlarla karşılaştırılmaktadır.

Bükreş Ulusal Sanat Müzesi, Romanya’nın en önemli sanat müzesidir ve hem Romanya hem Doğu Avrupa sanatına dair çok sayıda sanat eserine ev sahipliği yapar. Müzede modern ve Orta Çağ Romanya’sına ait eserlerin bulunduğu Ulusal Galeri başta olmak üzere birçok kalıcı sergi salonu bulunmaktadır. Bunların dışında geçici sergiler için ziyaretçilerin ağırlandığı salonlar mevcuttur. Müzede çocuklar için sanat atölyeleri de organize edilmektedir.

Bu müze Bükreş’teki en güzel binalardan birinde bulunmaktadır. Öyle ki sırf, Cantacuzino Sarayı olarak bilinen bu binayı görmek için bile müze ziyaret edilmelidir. 1881-1955 yılları arasında yaşayan Goerge Enescu, Romanya’nın gelmiş geçmiş en önemli müzisyeni olarak kabul edilir. Besteci, piyanist ve orkestra şefi olan Enescu’nun anısına açılan bu müzede sanatkarın el yazıları, müzik çalışmaları, özel eşyası, evinde bulunan heykeller, diploma ve madalyaları ve müzik enstrümanları sergilenir.

Doğa tarihinin, evrimin bugüne kadar insanoğlu tarafından keşfedilebildiği kadarıyla sergilendiği ve milyonlarca yıl önceden günümüze kalan hayvan iskeletlerinin görülebileceği müzeye giriş ücreti yetişkinler için kişi başı 20 Ley iken öğrencilere 5 Leydir. Yaz tatillerinde 18 yaş altı ziyaretçiler için ücretsiz olan müzeye yıl boyu engelli ziyaretçiler dışında tıp, biyoloji, güzel sanatlar öğrencileri de bedava girebilmektedir. Müzede hem kalıcı hem geçici sergiler bulunur.

Başta manastır olarak yapılan sonrasında 1888-1893 yılları arasında saray olarak yeniden inşa edilen bu güzeller güzeli yapıyı, Rumen Kralı I. Carol kullanıyordu. 1947’ yılına kadar hanedanı ağırlayana Cotroceni Sarayı, 1991’de komünist rejimin yıkılmasının ardından başbakanlık merkezi olarak kullanılmaya başlandı. Ünlü Fransız mimar Paul Gottereau tarafından inşa edilen ve içi gibi dışı da adeta masallardan çıkmış gibi süslü olan bu saray büyük 1977 depreminin ardından büyük hasar aldı ve Rumen mimar Nicolae Vladescu tarafından restore edildi.

Bükreş gezilecek yerler listenize bir de sizi dinlendirecek bir yer ekleyelim. Bükreş'in görmeye değer oldukça çok noktası var. Tarihi binalardan, müzelerden, kiliselerden biraz yorulmuş olmanız normal. Şehri inşa edenler de böyle düşünmüş olacak ki şehrin orta yerine 1847 yılında bir bahçe koymuşlar. Cişmigiu, Türkçe'de Çeşmeci anlamına geliyor. Halka açık bu devasa park, 16 hektarlık alana inşa edilmiştir ve içinde yapay göller ve heykeller barındırır.

Onlarca yıllık ihmallerin ardından kapsamlı restorasyon çalışmalarıyla yeni bir görünüm elde eden Old Town bölgesi Bükreş’in tarihine ayna tutan noktalardan biri. Birbirinden güzel dönem binaları, eski kiliseler ve romantik kafelerle dolu olan eski şehir bölgesi ilgi çekici manzaralarla dolu. Yerliler tarafından eski merkez anlamına gelen Centru Vechi olarak bilinen bu bölge aşağı yukarı 2. Dünya Savaşı öncesindeki görünümünü koruyor.

Zafer Bulvarı anlamına gelen Calea Victoriei, Bükreş’in en eski caddelerinden biri ve tartışmasız bir biçimde en ünlüsüdür. Bundan bir asır önce Küçük Paris diye nitelendirilen Bükreş’in pitoresk görünümünü günümüze taşımayı başaran mimari stillere ev sahipliği yapan bu caddenin tarihi 16. Yüzyıla kadar uzanıyor. 18. Yüzyılla birlikte varlıklı asil ailelerin ev yapmak için satın aldıkları bir bölge haline gelen bu uzun cadde, günümüzdeki görünümüne ancak 19. Yüzyılın sonlarına doğru kavuşabilmiştir.

Bükreş’in en güzel tabiat parklarından biri olan Herastrau Park; Londra’nın ünlü parkı Hyde ile kıyaslanabilecek güzelliktedir ve yerli yabancı turistlerin şehri gezerken mutlaka gidip huzur doldukları bir alandır.  400 dönümlük alanıyla Bükreş’in en büyük parkı olan  yemyeşil ve sakin dokusuyla gelenlerin güzel zamanlar geçirdiği, fotoğraf çekildiği, piknik yaptığı, bisikletle ya da yürüyerek tura çıktığı, dışarıdan getirdiklerini ya da restoranda oturup yemeklerini yiyebildiği bir alandır. 

Bükreş gezilecek yerler arasında gelen Zafer Takı, kendinizi Paris’te geziyormuş gibi hissetmenize sebep olacak yapılardan biri. Bizde “93 Harbi” diye de bilinen 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı’nda Rusların yardımıyla Romanya’nın Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanması anısına zafer takı inşa edilir. 27 metre yükseklikte olan zafer takı, başkent Bükreş’te 1 Aralık Milli Bağımsızlık Bayramı’ndaki kutlamaların ana adresidir.