Seyahatimizin 6. günü Porto Riko’nun başkenti San Juan’a yanaşıyoruz. Ülkenin nüfusu 3,3 milyon. San Juan’ın ise 430 bin, çevresi ile 1,5 milyon nüfusa sahip. Karayipler’in en fazla nüfus yoğunluğuna sahip şehirlerinden biri. Ülke başkentin bulunduğu ana ada dışında Vieques, Culebra, Mona gibi birkaç ada ve adacıktan oluşuyor. Kristof Kolomb 1493’te adaya geldiğinde adada Kolombiya’dan gelen 50 bin kadar Taino yerlisi yaşıyormuş. Tainolartarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlarmış.
Adaya gelen İspanyollar buradaki şeker kamışı, ananas gibi tropikal bitkilerin bolluğu ayrıca da altın ve gümüşün cazibesi karşılığında adaya gereken ihtimamı göstermiş! Bu durum diğer sömürgeci ülkeler olan İngiltere, Hollanda ve Fransa’nın iştahını kabartmış. Bunun neticesinde ada yerlileri kıyıma uğramış. Daha sonra Afrika’dan getirilen köleler ile İspanyol karışımı melezler, Porto Riko halkını oluşturmuş.
İspanya ve diğer sömürgeci güçlerin saldırıları nedeni ile ada çepeçevre sur ve kalelerle çevrili. Ülke yaklaşık 400 yıl İspanya’nınsömürgesi olmuş. Amerika da adaya göz dikince İspanya-Amerika Savaşı sonrası 1898’de yapılan Paris Antlaşması ile Porto RikoABD yönetimine geçmiş. Günümüzde iç işlerinde serbest, dış işlerinde ABD’ye bağlı dense de ABD’nin sömürgesi.
Rehberimizin ifadesine göre burada her 10 yılda bir referandum yapılıyormuş. ABD’nin bir eyaleti olmak veya bağımsızlık için. Bağımsızlığı isteyenlerin oranı sadece %5’miş. Çok büyük çoğunluk ABD’nin eyaleti olmak istiyormuş. ABD senatosunda Cumhuriyetçiler çoğunluktaymış, Porto Riko’da ise demokratlar çoğunluktaymış. ABD Porto Riko’yu eyalet yapmak istemiyormuş.
Ada halkı ABD pasaportuna sahip. Ülkenin en önemli geçim kaynağı turizm. Adada bir de Bacardi romfabrikası bulunuyor. Ülkenin sembolü ise minikkurbağa (COQUI) ve bu kurbağanın uğur getirdiğine inanılıyor. Ben San Juan’da hediyelik eşya satan mağaza vitrinlerindeki minik kurbağalardan başka herhangi bir yerde kurbağa sembolü göremedim.
Rehberimiz Birol Güney Bey’den aldığımız bu bilgiler sonunda adayı gezmeye başlıyoruz. Önce Colomb Meydanı’na geliyoruz. Meydanın ortasında etrafı fıskiyelerle çevrili bir sütun üzerindeki Kristof Kolomb heykeli, Kolomb’un şehri keşfinin 400. yılı anısına yapılmış.
Colomb Meydanı sonrası, pastel renkli 2-3 katlı İspanyollardan kalma kolonyal evlerin bulunduğu dar sokaklardan keyifli bir yürüyüş yaparak San Juan Katedrali’ne geliyoruz.
Katedral 1540 yılında yapılmış. Doğal afetler, savaşlar sırasında zarar görmüş, hırsızlar tarafından da talan edilmiş. Buna rağmen yine de ihtişamlı bir katedraldi.
San Juan şehrinin ilk valisi Ponce de Leon bu Katedral’e gömülmüş.
Katedral’in bulunduğu bölge çok keyifli, Katedral yakınındaki, 1700’lü yıllarda yapılmış olan Hükumet Binası (La Fortezella) ise UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’nde yerini almış. Eski San Juan sokaklarından El Morro Kalesi’ne keyifle yürüyoruz. Old San Juan’ın hemen hemen her sokağı mavi bazalt taşla kaplı.
Bu yer döşemesindeki bazalt taşlarının hikâyesi de şöyle: Ülkedeki tropik meyve, altın ve gümüş sömürgeci ülkeleri öyle iştaha getirmiş ki buraya gelen gemilere safra olarak bazalt taşları dolduruluyor, taşları boşaltıp yerine altın, gümüş ve tropikal meyvelerle geri dönüyorlarmış.
El Morro, San Juan’ın mutlaka görülmesi gereken önemli kalelerinden biri. El Morro, San Juan Körfezi’ne hâkim bir tepede bulunuyor.
Kale, San Juan’ın 1521’de İspanyollar tarafından kuşatılması ardından, 1539’da yapılmış. Bu kale de UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne alınmış. Kale’den San Juan manzarası müthiş. Burada fotoğraflarımızı çekiyor ve dönüşe geçiyoruz.
San Cristobal Kalesi, El Morro’dan daha sonra, 1783’te tamamlanmış, yapımıysa 1771’da başlanmış. Hava çok sıcak, grubun genel isteği ile San Cristobal Kalesi’ne gitmedik. El Morro Kalesi dönüşü eski San Juan’un mavi paket taşlı sokaklarından, pastel renkli kolonyal evlerinin arasından keyifli bir yürüyüşle gemimize dönüyoruz.
Adaya yanaşırken ve adadan ayrılırken burayı mutlaka kameralarınıza kaydedin. Denizden her iki kale ve surların görüntüsü muhteşem.
Bence Porto Riko’ya en az 2-3 gün ayırmak gerek çünkü burası gerçekten çok keyifli. Gelmeden önce okuduğum notlarda El Yunque Yağmur Ormanları’nın görülmeye değer olduğunu, muhteşem sahilleri, gece hayatı ve kumarhaneleri ile Porto Riko’nun ABD’nin en popüler eğlence adalarından biri olduğu yazıyordu.
Porto Riko gezimizden sonra sırada Labadee var.
Sağlıkla kalın.
Yazı dizisinin birinci bölümü: Royal Caribbean ile denizlerde yolculuk: Miami - 1. bölümYazı dizisinin ikinci bölümü: Royal Caribbean ile denizlerde yolculuk: Allure of the Sea içinde 2 gün - 2. bölüm
Yazı dizisinin üçüncü bölümü: Royal Caribbean ile denizlerde yolculuk: St. Maarten - 3. bölümYazı dizisinin beşinci bölümü: Royal Caribbean ile denizlerde yolculuk: Haiti / Labadee - 5. bölüm