Eğer dalış meraklısıysanız ya da şnorkelle kafanızı suya sokup da rengârenk mercanları, çeşit çeşit tropik balıkları görerek adeta bir akvaryumda yüzer gibi bir deniz tecrübesini seviyorsanız, bizim coğrafyamıza en yakın şanslarınızdan biri Kızıldeniz.
Kızıldeniz’e en küçük kıyısı olan ülke ise Ürdün. Zamanında Suudi Arabistan ile toprak alışverişi sayesinde Kızıldeniz’den kısa bir kıyı şeridi almış olan ülke, bugün kıyı kenti Akabe’deki turizmle bunun mükâfatını alıyor.
Kızıldeniz kenarında yer alan Akabe, Ürdün’ün denize açılan tek kapısı. Akabe konum olarak öyle bir yerde ki, hemen batısında İsrail’in Eilat kentiyle, güneyinde ise Suudi Arabistan ile komşu. Karşısında ise Mısır’ın Taba kenti yer alıyor. Akabe’de deniz kenarında oturduğunuzda 3 ülkeyi de görebilmeniz bu şehrin ilginç taraflarından biri.
Akabe’ye 2017 senesine kadar Türk Hava Yolları’nın her gün karşılıklı seferleri vardı ancak bir süreliğine durdurulmuştu. Şimdi uçuşlar yeniden başladı. Biz de THY’nin yeniden Akabe hat açılışı için Akabe’yi ziyaret ettik.
Petra, Wadi Rum, Dead Sea, Jerash (Ceraş), Medeba gibi önemli antik kentlere ve yerleşim alanlarına sahip olan Ürdün’ün deniz kenarındaki tek kenti Akabe’ye İstanbul’dan uçuş süresi sadece 2 saat 15 dakika. Üstelik vize de yok. Daha ne olsun, öyle değil mi?
Tabii hat açılışı olduğu için, apronda geleneksel olarak suyla yıkanan uçağımızdan inip havaalanında bandoyla karşılandık.
Sonra da doğruca konaklayacağımız otele gittik: Kempinski. Burası Akabe’nin en güzel otellerinden biri. Hemen Kızıldeniz kenarında, odaları geniş ve oldukça konforlu.
Otele yerleştikten sonra ilk olarak otelin iskelesine gidip burada bizi bekleyen özel yat ile Kızıldeniz’de kısa bir gezintiye çıktık. Yetkililer bize bir proje göstermek istediklerini söyleyip dümen kırınca anladık ki Ürdün turizmi açısından önemli bir konunun içindeyiz: Ayla Projesi. Proje, Kızıldeniz kıyısının İsrail sınırına yakın kısmındaki turistik tesislerden ibaret. Bu bölgeye doğru ilerlerken Ürdün Kralı’nın yazlık malikânesinin yanından geçiyoruz. Tabii ki burada fotoğraf çekmek yasak.
Ayla Projesi, Akabe’nin gelecek planlarının bir yansıması. Bu bölgede kanallar açarak deniz sınırını uzatmışlar. Belli ki amaç da biraz bu, çünkü kıyı şeridi çok kısıtlı. Biraz Dubai ve Doha’daki yeni yapılanmaları andırdığını söyleyebilirim. Hani şu Jumeyra’daki Palmiye Ada.
19 kilometre boyunca yapay göller, kanallar, marinalar, beach clublar, oteller, golfsahaları ve lüks villalar yapılmış. Yapılmaya da devam ediyor. Yattan bu bölgede inip önce villalardan birini gezdik. Güzel, lüks villalarda Ürdün’ün önde gelenlerinin oturacağı kesin. Her villanın denize bağlantısı var.
Ardından golf sahalarına gittik. Burada bir golf hocası bize golfün inceliklerini anlattı. Meğerse bende bir golfçü potansiyeli varmış da haberim yokmuş. Birkaç vuruş sonrası elim tam alışmaya başlamışken buradan ayrılma vaktimiz geldi. Hadi yine iyi kurtuldun Tiger Woods!
Sıradaki durağımız ise yine Ayla Park içerisinde bulunan beach club’lardan biriydi. Oldukça renkli olan bu beach club yemek yemek ve sakin bir ortamda denize girmek için ideal.
Proje tamamlandığında bu tesis gibi tam 19 tane beach club olacakmış. Bu da Ayla Projesi’ni Akabe’nin kültür ve eğlence merkezi haline getirecek gibi görünüyor.
Doğal olarak biraz bölgeye has, Orta Doğu tarzı bir tatil anlayışına göre planlama yapılıyor ancak göründüğü kadarıyla her tarz eğlence için de tesis altyapısı düşünülmüş. Önümüzdeki yıllarda Ürdün’den gelecek turizm patlaması haberlerine de hazır olun yani.
Biraz keyifli vakit sonrası akşam otelimize geri döndük. Otelden çıkıp isterseniz çevreyi dolaşabiliyorsunuz. Özellikle marina tarafında çokşık kafe ve restoranlar var.
Akabe sokaklarında dolaşıp yöresel ürünlerin satıldığı mağazalara da göz atabilirsiniz. Şişelerin içinde renkli kumlarla yapılan süslemeler ya da deniz kabukları ile yapılmış hediyelik eşyalar burada sıklıkla rastlayacaklarınızdan.
Akabe’deki ikinci günümüzde artık sıra esas konumuz olan su altına gelmişti. Akabe’nin renkli su altı dünyasını keşfetmek için Berenice Beach Club’a gittik.
Burada dilerseniz tüplü dalış dilerseniz şnorkelle dalabiliyorsunuz. Biz vakit sınırlı olduğundan şnorkelle daldık. Ben çok iyi bir dalışçı sayılmam, çok tecrübeli de değilim. Yalnızca Padi Openwater lisansım ve toplasan 30 - 40 dalışım var toplamda ancak kısıtlı tecrübem dâhilinde söyleyecek olursam, bu tarz tropik su altı olan noktalarda şnorkel de en az scuba kadar güzel bir tecrübe oluyor. Hatta yüzeye yakın noktalarda daha fazla ışık olduğu için renkler daha canlı görünüyor. Yani aslında şnorkeli, scuba dalışa tercih bile edebilirsiniz.
Aynı Şarm el Şeyh’te olduğu gibi Akabe’de de su altı gerçekten muhteşem. Bu bölgede 161 farklı balık türü ve 130 çeşit farklı mercan oluşumu varmış. Tabii aksiyon kameramı da su geçirmez korumasını takarak yanıma almayı ihmal etmedim. Bakar mısın görüntülere?
Su altı için bölgeye gelenleri cezbetmek adına bilinçli olarak batırılan batıklar da var. Mesela Cedar Pride gemisi bunlardan biri. Biz zaten scuba yapmayacağımız için bu kez gitmedik ama Tuğçe en son Akabe seyahatinde bu batığa dalmış ve deneyimlerini paylaşmıştı.
Bunun dışında bir uçak, bir de tank batırılmış. Kimbilir belki de bir sonraki Akabe seyahatimizde bu batıklara da dalarız.
Akşamüstü saatlerinde Berenice Beach Club oldukça ideal bir nokta çünkü buradan gün batımını izlemek çok keyifli. Akşam ise açık büfe olarak hizmet veren restoranından faydalanabilirsiniz. Biz de burada keyifli ve humusu eksik olmayan bir yemek yedik. Ardından iskeleye yürüdük ve bizi otelimize götürecek olan yelkenliye bindik. Akşam saatlerinde her yer ışıklandırılmışken İsrail, Mısır, Ürdün ve SuudiArabistan’ı Kızıldeniz üzerinden süzülerek izleyebilmek harika.
Kızıldeniz’de dalış eğer tek amacınızsa, muhtemelen Mısır’da bolca tesis bulacaksınız. Ürdün’e göre daha da ucuz olacaktır ancak Ürdün’ün tesislerinin daha iyi ve parasını daha çok hak eden yerler olduğunu söyleyebiliriz.
Yine de tek amacınız dalışsa Akabe’yi değil de Mısır’ı tercih edebilirsiniz ama bizim için olduğu gibi sizin için de dalış işin sadece bir parçasıysa ve başka yerler de gezmek istiyorsanız, Akabe çok ideal. Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri Petra’ya yapacağınız gezinin bir kısmına Akabe’yi de eklemek oldukça mantıklı bir gezi planı olacaktır.
Su altı dünyasının yanı sıra, Akabe, Wadi Rum, Lut Gölü (Ölü Deniz), Petra gibi Ürdün’ün diğer önemli duraklarına da kolay ulaşılabilir bir noktada. Hem kültürel gezi hem de biraz deniz güneş arıyorsanız Akabe tam size göre.